7 Ekim 2008 Salı

İKV'nin Gümrük Birliği Çerçevesinde Anti-Damping Uygulamalarına İlişkin Açıklaması Hakkında

İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) anti-damping ve diğer ticari savunma aracı uygulamalarının Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasındaki gümrük birliği dahilinde yerine ilişkin yayınladığı bilgi notu (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/ikvden-gmrk-birlii-erevesinde-anti.html), Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Haluk Kabaalioğlu'nun aynı hususa ilişkin açıklamaları (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/abhabercom-ikvab-haksz-olarak-trkiye.html) ve konuyla ilgili basında çıkan bazı haberlere internet günlüğümüzde yer verdik.

İKV Sayın Kabaalioğlu'nun yönetimi altında Avrupa Birliği ve Türkiye makamlarıyla temaslar yaparak ilişkilerin sürdürülmesine yardımcı olmak, Birlik ile ilgili araştırma yapmak ve Türkiye'nin uyum çalışmalarına yardımcı olmak misyonunun ötesine geçerek Türk iş dünyasının hukuksal haklarının savunulması için çalışmalara da girişti. Gümrük birliğiyle yakından ilişkili olan vize sorunu, Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı gibi konularda önemli etkinlik ve yayınlarda bulundu.

Anti-damping konusunda yapılan bu son açıklamayı da aynı çerçevede görmek gerekiyor. Sayın Kabaalioğlu gümrük birliği dahilinde anti-damping uygulamalarına son verilmesini talep ediyor. Ancak bizzat İKV tarafından hazırlanan bilgi notu da bunun için gerekli hukuksal ön koşulların karşılanmamış olduğunu ortaya koyuyor. Gerçeği söylemek gerekirse Türkiye etkin bir Devlet yardımlarını denetleme sistemi oluştursa bile Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik ticari savunma aracı uygulamalarına son verme yükümlülüğü yok. Zira gümrük birliği kararında yer alan ilgili hükümler bağlayıcı nitelikte değil

Üstelik Türkiye'nin Birlik'e adaylık süreci gümrük birliğiyle ilgili konuların katılım müzakerelerine entegre olmasına neden olmuş durumda. Bu da Ortaklık Konseyi ve Komitesi ile alt organların mevcut işleyişe ilişkin teknik sorunları ele alabileceğini, anti-dampingin kaldırılması gibi daha esaslı meselelerin ancak gümrük birliğinin diğer temel sorunlarıyla birlikte gündeme gelebileceğini gösteriyor. Dolayısıyla - Brüksel'in uluslararası ekonomiyle ilgili sıkıntıları bulunan ve Türkiye ile ilişkilerin pek dinamik olmadığı böyle bir dönemde - bu alanda fazla bir ilerleme kaydedileceğini zannetmiyorum.

Hiç yorum yok: