7 Ekim 2008 Salı

Silikon: AB'de Önlem Sona Eriyor

Avrupa Birliği (AB) 7 Ekim 2008 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde (2008/C 254/9) yayınlanan bir duyuru aracılığıyla Çin Halk Cumhuriyeti menşeli silikona ilişkin olarak yürürlükte bulunan dampinge karşı önlemin süresinin 5 Mart 2009'da dolacağını belirterek ilgili ürünün Topluluk üreticilerinin bu önleme dair bir sona erme gözden geçirmesi (nihai gözden geçirme soruşturması) başlatılmasını istemesi halinde önlemin sona erme tarihinin üç ay öncesinden daha geç olmamak üzere sona ermenin damping veya zararın devam etmesi veya tekrar meydana gelmesine neden olacağına dair kanıtlarla desteklenen bir başvuruda bulunabileceğini beyan etti.

Dampinge ve sübvansiyona karşı önlemlerin süresi beş yıl. Önlemin sona ermesinin damping veya zararın tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı iddiasıyla bir başvuru yapılması üzerine nihai gözden geçirme soruşturması açılabiliyor. Soruşturma süresince önlem askıda kalıyor. Nihai gözden geçirme sonucunda önlemin bir beş yıllığına daha uzatılması, değiştirilerek uzatılması veya sona erdirilmesi kararları çıkabiliyor.

AB'den PET Filmlere Bağlayıcı Tarife

Avrupa Birliği (AB) 7 Ekim 2008 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde (2008/L 266/8) yayınlanan 3 Ekim 2008 tarih ve (AT) 977/2008 sayılı Komisyon Tüzüğü aracılığıyla Ortak Gümrük Tarifesi kapsamında polietilen tereftalat (PET) filmlerin sınıflandırılmasında bağlayıcı tarife düzenlemesine gitti.

Buna göre Brezilya ve İsrail'den sevk edilmemiş olan, metalize yüzeyli ve kalınlığı 0,35 milimetreyi geçmeyen PET filmler 3920 62 19 94, kalınlığı 0,35 milimetreyi geçenler 3920 62 90 94 TARIC kodu altında sınıflandırılacak. Tüzük sınıflandırmanın teknik gerekçelerine de yer veriyor.

PET filmler anti-damping ve anti-sübvansiyon uygulamaları açısından gözde ürünlerden arasında. Türkiye de geçtiğimiz günlerde Hindistan menşeli PET filmlere ilişkin olarak yürüttüğü tarihinin ilk anti-sübvansiyon soruşturmasında geçici önlem almıştı (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/pet-film-trkiye-ilk-anti-sbvansiyon.html).

Sodyum Siklamat: AB'de Önlemin Süresi Doluyor

Avrupa Birliği (AB) 4 Ekim 2008 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde (2008/C 253/22) yayınlanan bir duyuru aracılığıyla Çin Halk Cumhuriyeti menşeli sodyum siklamata ilişkin olarak yürürlükte bulunan dampinge karşı önlemin süresinin 12 Mart 2009'da dolacağını belirterek ilgili ürünün Topluluk üreticilerinin bu önleme dair bir sona erme gözden geçirmesi (nihai gözden geçirme soruşturması) başlatılmasını istemesi halinde önlemin sona erme tarihinin üç ay öncesinden daha geç olmamak üzere sona ermenin damping veya zararın devam etmesi veya tekrar meydana gelmesine neden olacağına dair kanıtlarla desteklenen bir başvuruda bulunabileceğini beyan etti.

Dampinge ve sübvansiyona karşı önlemlerin süresi beş yıl. Önlemin sona ermesinin damping veya zararın tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı iddiasıyla bir başvuru yapılması üzerine nihai gözden geçirme soruşturması açılabiliyor. Soruşturma süresince önlem askıda kalıyor. Nihai gözden geçirme sonucunda önlemin bir beş yıllığına daha uzatılması, değiştirilerek uzatılması veya sona erdirilmesi kararları çıkabiliyor.

Kösele Ayakkabılar: AB'den Nihai Gözden Geçirme

Avrupa Birliği (AB) 3 Ekim 2008 tarihli Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'nde (2008/C 251/21) yayınlanan bir duyuru aracılığıyla Çin Halk Cumhuriyeti ve Vietnam menşeli üstü kösele belirli ayakkabılara ilişkin olarak yürürlükte bulunan dampinge karşı önleme dair bir sona erme gözden geçirmesi (nihai gözden geçirme soruşturması) başlattığını beyan etti. Makao'yu kapsayacak şekilde genişletilmiş bulunan bu önleme tabi ürünler 6403 kombine nomenklatür kodu altında sınıflandırılıyor.

Gözden geçirme Avrupa Ayakkabı Sanayisi Konfederasyonu CEC tarafından 30 Haziran 2008 tarihinde yapılan başvuru üzerine başlatılmış durumda. Orijinal soruşturmada işbirliğine girmeyen tarafların soru formu istemek için 15 günlük süresi var. Formlara yanıt vermek veya diğer bilgileri iletmek için ise süre 40 gün. Avrupa Komisyonu soruşturmada örneklem alma yöntemini kullanmayı planlıyor. Örnekleme girmek isteyen tarafların gerekli bilgileri arz etmek için 15 günü, soru formlarına yanıt vermek için 37 günü bulunuyor.

Dampinge ve sübvansiyona karşı önlemlerin süresi beş yıl. Önlemin sona ermesinin damping veya zararın tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı iddiasıyla bir başvuru yapılması üzerine nihai gözden geçirme soruşturması açılabiliyor. Soruşturma süresince önlem askıda kalıyor. Nihai gözden geçirme sonucunda önlemin bir beş yıllığına daha uzatılması, değiştirilerek uzatılması veya sona erdirilmesi kararları çıkabiliyor.

Vidalar: Kanada'dan Gözden Geçirme

Kanada Sınır Hizmetleri Ajansı 15 Eylül 2008 tarihinde yaptığı bir duyuruyla Çin Halk Cumhuriyeti menşeli belirli karbon çelik vidalara ilişkin olarak yürürlükte bulunan sübvansiyona karşı önlem çerçevesinde normal değerler, ihraç fiyatları ve sübvansiyon tutarlarını yeniden soruşturmadan geçireceğini, yani bir ara gözden geçirme soruşturması yürüteceğini ilan etti. Ayrıca Tayvan menşeli karbon çelik ve paslanmaz çelik vidaların normal değerleri ve ihraç fiyatları da gözden geçirilecek.

Önlemler Kanada Uluslararası Ticaret Divanı tarafından 7 Ocak 2005 tarihinde karara bağlanmıştı. Gözden geçirmelerin ise 23 Şubat 2009'da tamamlanması öngörülüyor.

Mutfak Rafları: ABD'den Ön Zarar Saptaması

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Uluslararası Ticaret Komisyonu Çin Halk Cumhuriyeti menşeli mutfak araç gereçleri için raflara ilişkin olarak yürütülmekte olan dampinge ve sübvansiyona karşı soruşturmalarda çerçevesinde ön zarar saptamasında bulundu. Çin menşeli malların dampingli ve sübvansiyonlu olması nedeniyle yerli sanayinin zarar gördüğünün tespit edildiği anlamına gelen bu karar 24 Eylül 2008 tarihli Federal Sicil 73 (186)'da yayınlandı.

Konuyla ilgili şikayet başvurusu Nashville Wire Products Inc., SSW Holding Company, Inc., United Steel,Paper and Forestry, Rubber,Manufacturing, Energy, Allied-Industrial and Service Workers International Union ve International Association of Machinists and Aerospace Workers, District Loge 6 tarafından yapılmıştı. Yani hem şirketleri hem de sendikaları içeren bir dilekçe.

Soruşturmalar ise 31 Temmuz'da açılmıştı. ABD Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticaret İdaresi'nin konuyla ilgili duyuruları 27 Ağustos 2008 tarihli Federal Sicil 73 (167)'de yayınlanmıştı (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/mutfak-raflar-abdden-iki-ayr-soruturma.html).

Renkli Televizyon Tüpleri: Hindistan Soruşturma Başlattı

Hindistan'ın Tayin Edilmiş Otoritesi (Designated Authority), yani Ticaret ve Sanayi Bakanlığı Ticaret Departmanı Anti-Damping ve Buna Bağlı Vergiler Genel Müdürlüğü Hindistan Gazetesi'nde yayınlanacak 15 Eylül 2008 tarihli bir duyuru aracılığıyla Endonezya menşeli renkli televizyon tüplerine ilişkin olarak bir dampinge karşı soruşturma başlattığını duyurdu.

M/s Samtel Color Limited isimli firmanın yaptığı başvuru üzerine başlatılan soruşturmada dampingin belirlenmesi için soruşturma dönemi 1 Temmuz 2007 ila 30 Haziran 2008 arası.

Renkli televizyon tüpleri anti-damping soruşturmalarının favori konularından biri. Hali hazırda Türkiye de bu üründe Çin'e karşı bir anti-damping vergisi uyguluyor.

Ham Mıknatıs: ABD Önlemleri Aldı

ABD Ticaret Bakanlığı Uluslararası Ticaret İdaresi'nin 3 Temmuz 2008 tarihli bir basın açıklamasıyla duyurduğu ve 10 Temmuz 2008 tarihli Federal Sicil 73 (133)'te yayınlanarak yürürlüğe giren üç ayrı duyuru aracılığıyla yürüttüğü soruşturmalar çerçevesinde Tayvan menşeli ham esnek mıknatıs ithalatlarının dampingli, Çin Halk Cumhuriyeti menşeli olanların ise hem dampingli hem de sübvansiyonlu olduğu hususunda nihai saptamada bulunduğunu açıklamış, (http://antidamping.blogspot.com/2008/07/abdnin-mktans-soruturmalarnda-nihai.html), ABD Uluslararası Ticaret Komisyonu da 15 Ağustos 2008 tarih ve 08-079 sayılı basın açıklamasıyla duyurduğu, bu nedenle ABD yerli sanayisinin maddi zarar gördüğüne dair nihai zarar saptaması 2 Eylül 2008 tarihli Federal Sicil 73 (170)'de yayınlamıştı (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/ham-mknats-nihai-zarara-saptamas.html).

Uluslararası Ticaret İdaresi, Komisyon'un kararını takiben önlem alınmasına ilişkin talimatlarını yayınladı. 17 Eylül 2008 tarihli Federal Sicil 73 (181)'de yayınlanan üç ayrı talimatla, nihai damping ve sübvansiyon saptamaları doğrultusunda Tayvanlı üreticiler için % 31,20 ila 38,03 oranında, Çinli üreticiler için ise % 105 ila 185,38 oranında dampinge karşı vergi ihdas edilmesi ayrıca Çinliler için telafi edilebilir vergi oranının ise % 109,95 olarak belirlenmesine hükmolunuyor.

Sıcak Haddelenmiş Çelik Plakalar: Kanada Önleme Devam Diyor

Kanada Sınır Hizmetleri Ajansı Başkanlığı 5 Eylül 2008 tarihinde Bulgaristan Cumhuriyeti, Çek Cumhuriyeti ve Romanya menşeli belirli sıcak haddelenmiş çelik plakaların ithalatında uygulanan dampinge karşı önlemin sona erdirilmesinin dampingin devam etmesi ya da yeniden meydana çıkmasına yol açmasının muhtemel olduğunu yönünde saptamasını içeren gerekçe beyanatını yayınladı. Orijinal önlem Ocak 2004'te karara bağlanmıştı.

Dampinge ve sübvansiyona karşı önlemlerin süresi beş yıl. Önlemin sona ermesinin damping veya zararın tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı iddiasıyla bir başvuru yapılması üzerine nihai gözden geçirme soruşturması açılabiliyor. Soruşturma süresince önlem askıda kalıyor. Nihai gözden geçirme sonucunda önlemin bir beş yıllığına daha uzatılması, değiştirilerek uzatılması veya sona erdirilmesi kararları çıkabiliyor.

Sakarin: ABD Gözden Geçirmeyi Tam Yapacak

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Uluslararası Ticaret Komisyonu 16 Eylül 2008 tarihli Federal Sicil 73 (180)'de yayınlanan bir duyuru ile Çin Halk Cumhuriyeti menşeli sakarine ilişkin olarak tam bir nihai gözden geçirme soruşturması yürütülmesine karar verdiğini beyan etti.

Dampinge karşı önlemlerin süresi beş yıl. Önlemin sona ermesinin damping veya zararın tekrar ortaya çıkmasına neden olacağı iddiasıyla bir başvuru yapılması üzerine nihai gözden geçirme soruşturması açılabiliyor. Soruşturma süresince önlem askıda kalıyor. Nihai gözden geçirme sonucunda önlemin bir beş yıllığına daha uzatılması, değiştirilerek uzatılması veya sona erdirilmesi kararları çıkabiliyor.

ABD anti-damping mevzuatı Uluslararası Ticaret Komisyonu'nun nihai gözden geçirme soruşturmaları açıldıktan sonra gelen ilk yanıtları değerlendirerek, soruşturmanın açılmasını takip eden 95 günlük bir süre içerisinde tam bir soruşturma mı yoksa soru formları ve dinleme toplantısını içermeyen hızlandırılmış bir soruşturma mı yürütüleceğine karar vermesini hükme bağlıyor. Hızlandırılmış soruşturmalarda Komiserler bir karara varmak için eldeki bilgileri kullanıyor.

İKV'nin Gümrük Birliği Çerçevesinde Anti-Damping Uygulamalarına İlişkin Açıklaması Hakkında

İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) anti-damping ve diğer ticari savunma aracı uygulamalarının Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasındaki gümrük birliği dahilinde yerine ilişkin yayınladığı bilgi notu (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/ikvden-gmrk-birlii-erevesinde-anti.html), Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Haluk Kabaalioğlu'nun aynı hususa ilişkin açıklamaları (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/abhabercom-ikvab-haksz-olarak-trkiye.html) ve konuyla ilgili basında çıkan bazı haberlere internet günlüğümüzde yer verdik.

İKV Sayın Kabaalioğlu'nun yönetimi altında Avrupa Birliği ve Türkiye makamlarıyla temaslar yaparak ilişkilerin sürdürülmesine yardımcı olmak, Birlik ile ilgili araştırma yapmak ve Türkiye'nin uyum çalışmalarına yardımcı olmak misyonunun ötesine geçerek Türk iş dünyasının hukuksal haklarının savunulması için çalışmalara da girişti. Gümrük birliğiyle yakından ilişkili olan vize sorunu, Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı gibi konularda önemli etkinlik ve yayınlarda bulundu.

Anti-damping konusunda yapılan bu son açıklamayı da aynı çerçevede görmek gerekiyor. Sayın Kabaalioğlu gümrük birliği dahilinde anti-damping uygulamalarına son verilmesini talep ediyor. Ancak bizzat İKV tarafından hazırlanan bilgi notu da bunun için gerekli hukuksal ön koşulların karşılanmamış olduğunu ortaya koyuyor. Gerçeği söylemek gerekirse Türkiye etkin bir Devlet yardımlarını denetleme sistemi oluştursa bile Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik ticari savunma aracı uygulamalarına son verme yükümlülüğü yok. Zira gümrük birliği kararında yer alan ilgili hükümler bağlayıcı nitelikte değil

Üstelik Türkiye'nin Birlik'e adaylık süreci gümrük birliğiyle ilgili konuların katılım müzakerelerine entegre olmasına neden olmuş durumda. Bu da Ortaklık Konseyi ve Komitesi ile alt organların mevcut işleyişe ilişkin teknik sorunları ele alabileceğini, anti-dampingin kaldırılması gibi daha esaslı meselelerin ancak gümrük birliğinin diğer temel sorunlarıyla birlikte gündeme gelebileceğini gösteriyor. Dolayısıyla - Brüksel'in uluslararası ekonomiyle ilgili sıkıntıları bulunan ve Türkiye ile ilişkilerin pek dinamik olmadığı böyle bir dönemde - bu alanda fazla bir ilerleme kaydedileceğini zannetmiyorum.

Hürriyet: AB'nin "anti-damping" vergilerine tepki

Hürriyet
25 / 09 / 2008 16:57


İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türk şirketlerinin, damping konusunda AB için, herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığını, bu durumun Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlayan bir ülkeye karşı kabul edilebilir tutum olmadığını bildirdi.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türk şirketlerinin, damping konusunda AB için, herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığını, bu durumun Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlayan bir ülkeye karşı kabul edilebilir tutum olmadığını bildirdi.

İKV'nin, AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı anti-damping vergisi hakkındaki duyurusunda, Gümrük Birliğine rağmen AB'nin haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere karşı anti-damping vergisi uygulamaya devam ettiği belirtildi.
Duyuruda, şöyle denildi:

"Bu uygulamalar, 1996 yılında ülkemiz ile AB arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırıdır. Öncelikle Gümrük Birliği, taraflar arasında gümrük vergileri ve eş etkili her türlü tedbirin kaldırıldığı, ortak gümrük tarifesinin uygulandığı, Türkiye'nin AB'nin ortak ticaret politikasına ve malların serbest dolaşımı ile ilgili tüm teknik mevzuatına uyum sağlamayı üstlendiği bir ekonomik entegrasyonu ifade etmektedir."

AB'nin halen Türkiye menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiası var ise, buna karşı önlemleri ortaklık anlaşmalarında öngörülen usule göre alması gerektiği kaydedilen duyuruda, bu hükümlerin tatbikatına ilişkin usullerin belirlenmesi konusunun, hükümetler tarafından Gümrük Birliği sonrasında sık sık gündeme getirildiği, fakat bugüne kadar somut bir ilerleme sağlanamadığına dikkat çekildi.

Türk şirketlerinin, bugün gelinin noktada, Türkiye-AB Gümrük Birliği ve ortaklık anlaşmalarına rağmen damping konusunda AB için herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığı ve aynı prosedürlere göre yaptırıma tabi tutulduğu görüşünün aktarıldığı duyuruda, şunlar kaydedildi:

"Bu durum, Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeye karşı kabul edilebilir bir tutum olmaktan uzaktır. Bu itibarla, AB'nin en kısa zamanda Türk menşeli ürünlere karşı anti-damping uygulamalarına son vermesi ve konunun Ortaklık Konseyinde çözüme kavuşturulması, Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı ve hukuki gereklerine uygun olarak yürümesi ve aynı zamanda ülkemizin AB'ye ihracatı bakımından önem arz etmektedir. Aynı şekilde Türkiye'nin de, bu alanda müzakere sürecinde üstlendiği eksik kalan yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmesi gerekmektedir."

Cumhuriyet: AB'nin anti-damping vergisine tepki

Cumhuriyet
15:15:41 26.09.2008
İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV), AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı anti-damping vergisi hakkındaki duyurusunda, Gümrük Birliğine rağmen AB'nin haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere karşı anti-damping vergisi uygulamaya devam ettiği belirtildi. Duyuruda, şöyle denildi:

"Bu uygulamalar, 1996 yılında ülkemiz ile AB arasında gerçekleştirilen Gümrük Birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırıdır. Öncelikle Gümrük Birliği, taraflar arasında gümrük vergileri ve eş etkili her türlü tedbirin kaldırıldığı, ortak gümrük tarifesinin uygulandığı, Türkiye'nin AB'nin ortak ticaret politikasına ve malların serbest dolaşımı ile ilgili tüm teknik mevzuatına uyum sağlamayı üstlendiği bir ekonomik entegrasyonu ifade etmektedir."

AB'nin halen Türkiye menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiası var ise, buna karşı önlemleri ortaklık anlaşmalarında öngörülen usule göre alması gerektiği kaydedilen duyuruda, bu hükümlerin tatbikatına ilişkin usullerin belirlenmesi konusunun, hükümetler tarafından Gümrük Birliği sonrasında sık sık gündeme getirildiği, fakat bugüne kadar somut bir ilerleme sağlanamadığına dikkat çekildi.

Türk şirketlerinin, bugün gelinin noktada, Türkiye-AB Gümrük Birliği ve ortaklık anlaşmalarına rağmen damping konusunda AB için herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alındığı ve aynı prosedürlere göre yaptırıma tabi tutulduğu görüşünün aktarıldığı duyuruda, şunlar kaydedildi: "Bu durum, Gümrük Birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeye karşı kabul edilebilir bir tutum olmaktan uzaktır. Bu itibarla, AB'nin en kısa zamanda Türk menşeli ürünlere karşı anti-damping uygulamalarına son vermesi ve konunun Ortaklık Konseyinde çözüme kavuşturulması, Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı ve hukuki gereklerine uygun olarak yürümesi ve aynı zamanda ülkemizin AB'ye ihracatı bakımından önem arz etmektedir. Aynı şekilde Türkiye'nin de, bu alanda müzakere sürecinde üstlendiği eksik kalan yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmesi gerekmektedir."

İHA: AB'ye "Antidamping" eleştirisi

İSTANBUL 26.09.2008 10:46:49

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı antidamping uygulamasının, usul ve esaslara aykırı olduğunu bildirdi.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), AB'nin Türkiye menşeli ürünlere uyguladığı antidamping uygulamasının gümrük birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırı olduğunu bildirdi.

İKV'den yapılan açıklamada, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin 1963 yılından bu yana ortaklık anlaşması çerçevesinde süregeldiği, 1996 yılı itibariyle gümrük birliği tesis edildiği ve 2005 yılında da Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerine başladığı hatırlatıldı.

Ancak gümrük birliğine rağmen AB'nin haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere karşı antidamping vergisi uygulamaya devam ettiği belirtilen açıklamada şöyle denildi:"Bu uygulamalar 1996 yılında ülkemiz ile AB arasında gerçekleştirilen gümrük birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırıdır. Türkiye'nin gümrük birliği sürecinde gerçekleştirdiği ticari ve ilgili mevzuat uyumuna rağmen, AB'nin halen Türkiye menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiası var ise, buna karşı önlemlerin ortaklık anlaşmalarında öngörülen usule göre alması gerekmektedir.

Bu hükümlerin tatbikatına ilişkin usullerin belirlenmesi hususu, Hükümetlerimiz tarafından gümrük birliği sonrasında sık sık gündeme getirilmiş, fakat bugüne kadar maalesef somut bir ilerleme sağlanamamıştır.

Sonuç olarak bugün gelinen noktada Türk şirketleri Türkiye-AB Gümrük Birliği ve ortaklık anlaşmalarına rağmen, damping konusunda AB için herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alınmakta ve aynı prosedürlere göre yaptırıma tabi tutulmaktadır. Bu durum, gümrük birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeye karşı kabul edilebilir bir tutum olmaktan uzaktır.

Bu itibarla, AB'nin en kısa zamanda Türk menşeli ürünlere karşı antidamping uygulamalarına son vermesi ve konunun Ortaklık Konseyinde çözüme kavuşturulması Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı ve hukuki gereklerine uygun olarak yürümesi ve aynı zamanda ülkemizin AB'ye ihracatı bakımından önem arz etmektedir."

ABHaber.com: İKV:AB haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere anti-damping uyguluyor

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF. DR. HALǗK KABAALİOĞLU’NUN AÇIKLAMASI

AB’NİN TÜRKİYE MENŞELİ ÜRÜNLERE UYGULADIĞI ANTİ-DAMPİNG VERGİSİ HAKKINDA DUYURU

Bilindiği üzere, ülkemiz ile AB arasındaki ilişkiler 1963 yılından bu yana Ortaklık Anlaşması çerçevesinde süregelmekte, 1996 yılı itibariyle Gümrük Birliği tesis edilmiş bulunmakta ve 2005 yılında da AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış bulunmaktayız. Ancak gümrük birliğine rağmen AB haksız olarak Türkiye menşeli bazı ürünlere karşı anti-damping vergisi uygulamaya devam etmektedir.

Bu uygulamalar 1996 yılında ülkemiz ile AB arasında gerçekleştirilen gümrük birliğinin gerek lafzına ve ruhuna, gerekse Türkiye-AB ortaklık anlaşmalarında dampinge karşı uygulanacak önlemlerin alınmasına ilişkin öngörülen usul ve esaslara aykırıdır. Öncelikle, gümrük birliği, taraflar arasında gümrük vergileri ve eş etkili her türlü tedbirin kaldırıldığı; Ortak Gümrük Tarifesinin uygulandığı; Türkiye’nin AB’nin Ortak Ticaret Politikasına ve malların serbest dolaşımı ile ilgili tüm teknik mevzuatına uyum sağlamayı üstlendiği bir ekonomik entegrasyonu ifade etmektedir. Ayrıca Türkiye, gümrük birliği kararının gereği olarak, AB mevzuatıyla tam uyumlu Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu ve diğer ilgili mevzuatı çıkararak ve etkin uygulayarak teşebbüsler arasındaki fiyat anlaşmalarını ve ilgili piyasadaki hakim teşebbüslerin aşırı düşük fiyatlarla ürün satmalarını önlemektedir. Devlet yardımları (sübvansiyonlar) konusunda ise, AB kurallarına aykırı devlet yardımlarını uygulamadan kaldırmış olmakla birlikte, bu yardımların denetlenmesini sağlayacak bir denetleme ve izleme birimi henüz oluşturmamıştır. Bu alanda tam uyumun sağlanabilmesi için esasen 3. Ulusal Programda 2008 yılının son çeyreğinde hayata geçirilmesi öngörülen bu yapılanmanın bir an önce tamamlanması gerekmektedir.

İkinci olarak, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğini düzenleyen 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararında (md. 44) ve Katma Protokolde (md. 47) damping veya diğer rekabete aykırı uygulamalara karşı korunma tedbirlerinin alınması koşulları ve gümrük birliği sürecinde bunların ortadan kaldırılabilmesi için ne tür düzenlemelerin yapılacağı hususunda özel düzenlemelere yer verilmiştir. Dolayısıyla eğer AB’nin halen Türkiye menşeli ürünlerde damping yapıldığı iddiası var ise, buna karşı önlemleri ortaklık anlaşmalarında öngörülen usule göre alması gerekmektedir. Ancak bu hükümlerin tatbikatına ilişkin usullerin belirlenmesi hususu, Hükümetlerimiz tarafından gümrük birliği sonrasında sık sık gündeme getirilmiş, fakat bugüne kadar maalesef somut bir ilerleme sağlanamamıştır. Sonuç olarak bugün gelinen noktada Türk şirketleri Türkiye-AB gümrük birliği ve ortaklık anlaşmalarına rağmen, damping konusunda AB için herhangi bir üçüncü ülke konumundaki ülkelerle aynı kategoride ele alınmakta ve aynı prosedürlere göre yaptırıma tabi tutulmaktadır.

Bu durum, gümrük birliği içinde olan ve tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeye karşı kabul edilebilir bir tutum olmaktan uzaktır. Bu itibarla, AB’nin en kısa zamanda Türk menşeli ürünlere karşı anti-damping uygulamalarına son vermesi ve konunun Ortaklık Konseyinde çözüme kavuşturulması Türkiye-AB ilişkilerinin sağlıklı ve hukuki gereklerine uygun olarak yürümesi ve aynı zamanda ülkemizin AB’ye ihracatı bakımından önem arz etmektedir. Aynı şekilde Türkiye’nin de bu alanda müzakere sürecinde üstlendiği eksik kalan yükümlülüklerini bir an önce yerine getirmesi gerekmektedir.

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI

ABHaber, 25-09-2008 19.00 (TSİ)

6 Ekim 2008 Pazartesi

İKV'den Gümrük Birliği Çerçevesinde Anti-Dampinge İlişkin Not

Ülkemizin AB ve AB-Türkiye ilişkileri konusunda uzman sivil toplum kuruluşu İktisadi Kalkınma Vakfı 15 Eylül 2008 tarihinde anti-damping uygulamalarının taraflar arasındaki gümrük birliği dahilinde yerine ilişkin bir not yayınladı. Açıklama yapan İKV olunca bilgilendirme basının da ilgisini çekti. İKV Brüksel temsilcisi Haluk Nuray tarafından hazırlanan not aşağıdaki şekilde:

TÜRKİYE-AB GÜMRÜK BİRLİGİ KAPSAMINDA ANTİ DAMPİNG
ÖNLEMLERİNİN UYGULANABİLME NEDENLERİ HAKKINDA NOT

Türkiye-AB Gümrük Birligi’nde taraflar birbirine anti damping önlemler uygulayabiliyor.

Teorik olarak, mükemmel isleyen bir gümrük birliginde anti-damping önlemlerin uygulanması tabii ki düsünülemez. Çünkü, bu tanım dahilinde, rekabet ve devlet yardımları mevzuat ve uygulamalarının da tamamen uyumlu olacagı varsayılmaktadır.

Öte yandan, daha en bastan itibaren Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliginin “mükemmel” olmadıgının kabul edildigi anlasılmaktadır. Katma Protokolün 47nci maddesi, gümrük birligi yükümlülüklerinin yerine getirilecegi bu geçis dönemi boyunca taraflar arasındaki ticarette “damping” olabilecegini varsayarak, bu durumda ne yapılacagına iliskin usul ve esasları uzun ve detaylı bir biçimde açıklamaktadır.

Yirmi iki yıllık sürenin sonu gelip, Türkiye’nin belli yükümlülüklerini tamamladıgı bu noktada dahi rekabet ve devlet yardımları alanlarında uyumun tam olarak gerçeklesmedigi (tekstil sektörü hariç) tespit edilmis ve bu durumda ne sekilde davranılacagı Gümrük Birligi Kararı’nın 45 ila 47’inci maddeleri arasında hükme baglanmıstır.

Bu hükümlere göre;
a) Gümrük Birligi Kararı’nın yürürlüge girmesinden sonra da, anti damping önlemlerin uygulanması konusunda Katma Protokol’ün 47nci maddesi ile getirilen usuller yürürlükte kalacaktır (yani taraflar birbirlerine karsı anti damping önlemler uygulayabilecektir / GB Kararı madde 44.2);
b) (anti dampingin de içerisinde oldugu) ticari koruma araçları, ancak Türkiye rekabet, devlet yardımlarının denetimi ve Tek Pazar hakkındaki diger ilgili mevzuata uyum sagladıgı ölçüde kaldırılacaktır.

Ticari koruma araçlarının kaldırılabilmesi için Türkiye’nin Devlet Yardımlarının izlenmesi için bagımsız bir kurul olusturması (yardımı veren ve denetleyen kurumlar farklı olmak üzere); sayılan alanlardaki mevzuatını AB ile uyumlu hale getirmesi ve etkili uygulama (effective enforcement) yapması gerekmekteydi. On iki yıldır bu alanlarda adım atılmadıgı için sanayimiz hala daha anti damping uygulamaları ile karsı karsıya kalmaktadır.

Bu ortamda, Türkiye, gümrük birligi alanındaki “biricik” konumuna ragmen, anti damping konusunda üçüncü ülkelerle aynı muameleye tabi tutulmak gibi çarpık bir durumla karsı karsıya kalmıstır.

Kağıt üzerinde kalan küçük bir ayrıcalık: Ön bilgilendirme

Durumun uygunsuzlugunun farkında olsalar gerek ki, Komisyon yaptıgı tek taraflı bir deklarasyon ile Türkiye’ye özel bir ön bilgilendirme prosedürü yaratmayı ve mümkün oldugu ölçüde anti damping vergi uygulamak yerine fiyat taahhütlerini kabul etmeyi taahhüt etmistir. Ama ne yazık ki, en bastan itibaren bu maddede belirtilen ön bilgilendirme mekanizması iyi çalısmamıstır. Dolayısıyla Türkiye açısından herhangi bir avantaj ya da iyilestirmeye yol açmamıstır. Uygulamada herhangi bir Cuma günü ön bildirim mektubu Brüksel’de Daimi Temsilcilige geliyor; ancak anti damping önlem Pazartesi gününün resmi gazetesinde yayınlanmıs oluyor. Yani “ön uyarı” kagıt üzerinde kalıyor. En bastan itibaren yeteri güçte itiraz edilmedigi için de, bu sistem artık yerlesik uygulama haline gelmis durumdadır. Aslında anti damping uygulamaları konusundaki sorunların çözümü diger pek çok teknik konuda oldugu
gibi Ortaklık Konseyi’nde yatıyor. Ancak Ortaklık Konseyi bugüne kadar bu tür sorunlara çözüm üretecek sekilde çalıstırılmadı.

Demir ve Alasımsız Çelikten Tüp ve Borular’da AB tarafından uygulanmakta
olan anti damping önlemlere iliskin bilgiler

AB Komisyonu ESTA (Avrupa Çelik Boru Üreticileri Birligi) tarafından yapılan basvuru üzerine, 26 Eylül 2007 tarihinde “demir veya alasımsız çelikten tüp ve borular”ın diger ülkelerle birlikte Türkiye’den ithalinde (2002 yılından beri uygulanmakta olan) anti-damping önlemleri için nihai gözden geçirme ve ara gözden geçirme sorusturması baslatmıstır. 30 Mayıs 2008 tarihinde sorusturmaya iliskin ülkemizin görüsü Komisyon’a iletilmistir. 6 Agustos tarihinde Komisyon tarafından Türkiye’ye, ilgili firmalarımıza degisik oranlarda damping vergisi öngören “genel bildirim” metni iletilmis ve bu metin çerçevesindeki olabilecek ilave yorumlar ile firmalarımızın taahhüt önerileri talep edilmis, 9 Eylül 2008 tarihinde ilave yorumlar Komisyon yetkili servislerine iletilmistir. Bundan sonra Komisyon tüm görüsleri inceleyerek, gerekli gördügü düzeltmeleri yapacak ve sorusturma en fazla 15 ay sürebildiginden en geç 26 Aralık 2008 tarihine kadar kesin bulguları/önlemleri açıklayacaktır. Bu çerçevede alınan önlemler normalde bes sene daha yürürlükte kalabilecek olup, bir seneden sonra ihracatçı ya da üreticilerden gelecek bir talep olursa ve Komisyonca uygun görülürse gözden geçirme sorusturması açılıp, önlemlerin degistirilmesi ya da kaldırılabilmesi mümkündür.