akademik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
akademik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2009 Cumartesi

DTÖ'den Bölgeselcilik Üzerine Bir Kitap: "Multilateralizing Regionalism"



Uluslararası ticaret politikasının en önemli sorunsallarından biri çoktaraflılıkla bölgeselcilik arasındaki etkileşim. Çoktaraflılıktan kastımız Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) etrafında şekillenen kural, tercih ve kararlara göre sürdürülen dünya ticareti. Bölgeselcilik ise belirli ülkeler veya ülke gruplarının genelde karşılıklı olmak üzere oluşturduğu münhasır düzenlemeler.

Doha Kalkınma Gündemi'nde ilerleme sağlanamaması ve Kuzey ülkelerinin ekonomi politik rekabeti son yıllarda bölgesel anlaşmalarda bir patlama yaşanmasına neden olmuş durumda. Haliyle çoktaraflı ticaret sistemi açısından endişe veriyor, tartışmalara neden oluyor bu durum.

DTÖ tarafından Ocak 2009'da yayınlanan Multilateralizing Regionalism: Challenges for the Global Trading System isimli kitap işte bu sorunsalı ele alıyor. 2007 yılında düzenlenen bir konferansta sunulan bildirileri bir araya getiren kitap bölgesel ticaret anlaşmalarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler yer vermenin yanı sıra bunların yarattığı sorunları ve olası çözümleri de irdeliyor.

20 Aralık 2008 Cumartesi

Cliff Stevenson'dan Yeni Raporlar

Cliff Stevenson dünyanın anti-damping konusunda önde gelen uzmanlarından biri, bir uygulayıcı. Yakın temasta olduğumuz bu uzmanla ilgili ayrıntılı bilgiye internet sitesinden ulaşmak mümkün (http://www.cliffstevensonconsulting.com/).
Cliff'in bir de ticari savunma araçlarına ilişkin bir internet sitesi bulunuyor: http://www.antidumpingpublishing.com/. Konuyla ilgili önemli bir referans kaynağı.
Hemen belirtelim: Ben de Cliff'in Türkiye muhabiriyim. Ülkemizdeki anti-damping uygulamaları, korunma önlemleri ve ilgili mevzuat değişikliklerine ilişkin İngilizce haberleri hazırlıyorum.

Cliff bu site aracılığıyla ticari savunma araçlarına ilişkin bazı yayınlarını da ilgililerin dikkatine sunuyor. Bunların başında yıllık olarak çıkan Global Trade Protection Report (Küresel Ticari Korunma Raporu) ve üç ayda bir yayınlanan Global Anti-Dumping Brief (Küresel Anti-Damping Özeti) yer alıyor. Her iki yayının da yeni sayıları çıkmış durumda, siteden ücretsiz olarak erişim mümkün.

7 Ekim 2008 Salı

İKV'nin Gümrük Birliği Çerçevesinde Anti-Damping Uygulamalarına İlişkin Açıklaması Hakkında

İktisadi Kalkınma Vakfı'nın (İKV) anti-damping ve diğer ticari savunma aracı uygulamalarının Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasındaki gümrük birliği dahilinde yerine ilişkin yayınladığı bilgi notu (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/ikvden-gmrk-birlii-erevesinde-anti.html), Vakfın Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Haluk Kabaalioğlu'nun aynı hususa ilişkin açıklamaları (http://antidamping.blogspot.com/2008/10/abhabercom-ikvab-haksz-olarak-trkiye.html) ve konuyla ilgili basında çıkan bazı haberlere internet günlüğümüzde yer verdik.

İKV Sayın Kabaalioğlu'nun yönetimi altında Avrupa Birliği ve Türkiye makamlarıyla temaslar yaparak ilişkilerin sürdürülmesine yardımcı olmak, Birlik ile ilgili araştırma yapmak ve Türkiye'nin uyum çalışmalarına yardımcı olmak misyonunun ötesine geçerek Türk iş dünyasının hukuksal haklarının savunulması için çalışmalara da girişti. Gümrük birliğiyle yakından ilişkili olan vize sorunu, Türk vatandaşlarının serbest dolaşımı gibi konularda önemli etkinlik ve yayınlarda bulundu.

Anti-damping konusunda yapılan bu son açıklamayı da aynı çerçevede görmek gerekiyor. Sayın Kabaalioğlu gümrük birliği dahilinde anti-damping uygulamalarına son verilmesini talep ediyor. Ancak bizzat İKV tarafından hazırlanan bilgi notu da bunun için gerekli hukuksal ön koşulların karşılanmamış olduğunu ortaya koyuyor. Gerçeği söylemek gerekirse Türkiye etkin bir Devlet yardımlarını denetleme sistemi oluştursa bile Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye yönelik ticari savunma aracı uygulamalarına son verme yükümlülüğü yok. Zira gümrük birliği kararında yer alan ilgili hükümler bağlayıcı nitelikte değil

Üstelik Türkiye'nin Birlik'e adaylık süreci gümrük birliğiyle ilgili konuların katılım müzakerelerine entegre olmasına neden olmuş durumda. Bu da Ortaklık Konseyi ve Komitesi ile alt organların mevcut işleyişe ilişkin teknik sorunları ele alabileceğini, anti-dampingin kaldırılması gibi daha esaslı meselelerin ancak gümrük birliğinin diğer temel sorunlarıyla birlikte gündeme gelebileceğini gösteriyor. Dolayısıyla - Brüksel'in uluslararası ekonomiyle ilgili sıkıntıları bulunan ve Türkiye ile ilişkilerin pek dinamik olmadığı böyle bir dönemde - bu alanda fazla bir ilerleme kaydedileceğini zannetmiyorum.

6 Ekim 2008 Pazartesi

İKV'den Gümrük Birliği Çerçevesinde Anti-Dampinge İlişkin Not

Ülkemizin AB ve AB-Türkiye ilişkileri konusunda uzman sivil toplum kuruluşu İktisadi Kalkınma Vakfı 15 Eylül 2008 tarihinde anti-damping uygulamalarının taraflar arasındaki gümrük birliği dahilinde yerine ilişkin bir not yayınladı. Açıklama yapan İKV olunca bilgilendirme basının da ilgisini çekti. İKV Brüksel temsilcisi Haluk Nuray tarafından hazırlanan not aşağıdaki şekilde:

TÜRKİYE-AB GÜMRÜK BİRLİGİ KAPSAMINDA ANTİ DAMPİNG
ÖNLEMLERİNİN UYGULANABİLME NEDENLERİ HAKKINDA NOT

Türkiye-AB Gümrük Birligi’nde taraflar birbirine anti damping önlemler uygulayabiliyor.

Teorik olarak, mükemmel isleyen bir gümrük birliginde anti-damping önlemlerin uygulanması tabii ki düsünülemez. Çünkü, bu tanım dahilinde, rekabet ve devlet yardımları mevzuat ve uygulamalarının da tamamen uyumlu olacagı varsayılmaktadır.

Öte yandan, daha en bastan itibaren Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliginin “mükemmel” olmadıgının kabul edildigi anlasılmaktadır. Katma Protokolün 47nci maddesi, gümrük birligi yükümlülüklerinin yerine getirilecegi bu geçis dönemi boyunca taraflar arasındaki ticarette “damping” olabilecegini varsayarak, bu durumda ne yapılacagına iliskin usul ve esasları uzun ve detaylı bir biçimde açıklamaktadır.

Yirmi iki yıllık sürenin sonu gelip, Türkiye’nin belli yükümlülüklerini tamamladıgı bu noktada dahi rekabet ve devlet yardımları alanlarında uyumun tam olarak gerçeklesmedigi (tekstil sektörü hariç) tespit edilmis ve bu durumda ne sekilde davranılacagı Gümrük Birligi Kararı’nın 45 ila 47’inci maddeleri arasında hükme baglanmıstır.

Bu hükümlere göre;
a) Gümrük Birligi Kararı’nın yürürlüge girmesinden sonra da, anti damping önlemlerin uygulanması konusunda Katma Protokol’ün 47nci maddesi ile getirilen usuller yürürlükte kalacaktır (yani taraflar birbirlerine karsı anti damping önlemler uygulayabilecektir / GB Kararı madde 44.2);
b) (anti dampingin de içerisinde oldugu) ticari koruma araçları, ancak Türkiye rekabet, devlet yardımlarının denetimi ve Tek Pazar hakkındaki diger ilgili mevzuata uyum sagladıgı ölçüde kaldırılacaktır.

Ticari koruma araçlarının kaldırılabilmesi için Türkiye’nin Devlet Yardımlarının izlenmesi için bagımsız bir kurul olusturması (yardımı veren ve denetleyen kurumlar farklı olmak üzere); sayılan alanlardaki mevzuatını AB ile uyumlu hale getirmesi ve etkili uygulama (effective enforcement) yapması gerekmekteydi. On iki yıldır bu alanlarda adım atılmadıgı için sanayimiz hala daha anti damping uygulamaları ile karsı karsıya kalmaktadır.

Bu ortamda, Türkiye, gümrük birligi alanındaki “biricik” konumuna ragmen, anti damping konusunda üçüncü ülkelerle aynı muameleye tabi tutulmak gibi çarpık bir durumla karsı karsıya kalmıstır.

Kağıt üzerinde kalan küçük bir ayrıcalık: Ön bilgilendirme

Durumun uygunsuzlugunun farkında olsalar gerek ki, Komisyon yaptıgı tek taraflı bir deklarasyon ile Türkiye’ye özel bir ön bilgilendirme prosedürü yaratmayı ve mümkün oldugu ölçüde anti damping vergi uygulamak yerine fiyat taahhütlerini kabul etmeyi taahhüt etmistir. Ama ne yazık ki, en bastan itibaren bu maddede belirtilen ön bilgilendirme mekanizması iyi çalısmamıstır. Dolayısıyla Türkiye açısından herhangi bir avantaj ya da iyilestirmeye yol açmamıstır. Uygulamada herhangi bir Cuma günü ön bildirim mektubu Brüksel’de Daimi Temsilcilige geliyor; ancak anti damping önlem Pazartesi gününün resmi gazetesinde yayınlanmıs oluyor. Yani “ön uyarı” kagıt üzerinde kalıyor. En bastan itibaren yeteri güçte itiraz edilmedigi için de, bu sistem artık yerlesik uygulama haline gelmis durumdadır. Aslında anti damping uygulamaları konusundaki sorunların çözümü diger pek çok teknik konuda oldugu
gibi Ortaklık Konseyi’nde yatıyor. Ancak Ortaklık Konseyi bugüne kadar bu tür sorunlara çözüm üretecek sekilde çalıstırılmadı.

Demir ve Alasımsız Çelikten Tüp ve Borular’da AB tarafından uygulanmakta
olan anti damping önlemlere iliskin bilgiler

AB Komisyonu ESTA (Avrupa Çelik Boru Üreticileri Birligi) tarafından yapılan basvuru üzerine, 26 Eylül 2007 tarihinde “demir veya alasımsız çelikten tüp ve borular”ın diger ülkelerle birlikte Türkiye’den ithalinde (2002 yılından beri uygulanmakta olan) anti-damping önlemleri için nihai gözden geçirme ve ara gözden geçirme sorusturması baslatmıstır. 30 Mayıs 2008 tarihinde sorusturmaya iliskin ülkemizin görüsü Komisyon’a iletilmistir. 6 Agustos tarihinde Komisyon tarafından Türkiye’ye, ilgili firmalarımıza degisik oranlarda damping vergisi öngören “genel bildirim” metni iletilmis ve bu metin çerçevesindeki olabilecek ilave yorumlar ile firmalarımızın taahhüt önerileri talep edilmis, 9 Eylül 2008 tarihinde ilave yorumlar Komisyon yetkili servislerine iletilmistir. Bundan sonra Komisyon tüm görüsleri inceleyerek, gerekli gördügü düzeltmeleri yapacak ve sorusturma en fazla 15 ay sürebildiginden en geç 26 Aralık 2008 tarihine kadar kesin bulguları/önlemleri açıklayacaktır. Bu çerçevede alınan önlemler normalde bes sene daha yürürlükte kalabilecek olup, bir seneden sonra ihracatçı ya da üreticilerden gelecek bir talep olursa ve Komisyonca uygun görülürse gözden geçirme sorusturması açılıp, önlemlerin degistirilmesi ya da kaldırılabilmesi mümkündür.

14 Eylül 2008 Pazar

Global Customs Journal'dan Yeni Makaleler

Kluwer Law International tarafından aylık olarak yayınlanan gümrük ve uluslararası ticaret hukuku dergisi Global Custom Journal'ın Eylül 2008 sayısı anti-dampingle ilgili iki makaleye yer veriyor.

Bunlardan ilki Avrupa Topluluğu tarafından yürütülen dampinge karşı soruşturmaların olası sonuçlarına ilişkin.

Liu Chao, 'A Dissection of the different Solutions Resulting from the Anti–dumping Investigations of the European Community' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 317-323.

Summary:


The European Community’s Anti–dumping Regulation clearly stipulates the following possible solutions that could result from an anti–dumping investigation – termination of the investigation without the adoption of anti–dumping measures; imposition and collection of anti–dumping duties; and/or acceptance of undertakings. However in practice, over the years, the European Commission (‘Commission’) has complicated these three possible solutions to quite an extent. In different cases, the Commission can prudently and skillfully select a specific solution on the basis of the clearly stipulated anti–dumping law provisions, while balancing various conflicting interests. As a matter of fact, concerns of economic interests, though untraceable in the legal provisions, are yet hidden in each possible solution. Moreover, each solution entails a positive or negative legal and economic impact of a different degree.

Through this article I attempt to make a legal and economic analysis, on the basis of the anti–dumping law of the European Community (EC) and its actual practice, of all the possible solutions that can result from an anti–dumping investigation. The aim of this study is to serve as a source of guidance and reference for understanding and dealing with the anti–dumping proceedings conducted by the Commission.

İkincisi ise bir kitap değerlendirmesi:

Edwin Vermulst, 'Antidumping Law and Practice of China, by Xiaochen Wu (Kluwer Law International, 2008)' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 325-326

7 Eylül 2008 Pazar

İKV'den "Kota" Tanımı

İktisadi Kalkınma Vakfı. 2003. AB ve Türkiye-AB İlişkileri Temel Kavramlar Rehberi: s. 134.

Kota

Kotalar, arzı dengelemek amacıyla ithalat veya ihracat üzerinde uygulanan miktar kısıtlamalarıdır. Roma Antlaşması’nın 30. Maddesi çerçevesinde, AB üyesi ülkeler arasında kotalar dahil olmak üzere miktar kısıtlamalarının uygulanmasına izin verilmemektedir. Mallar üzerinde uygulanan miktar kısıtlamalarının yanı sıra, ticareti kısıtlamak amacıyla döviz kotaları da kullanılmaktadır. Döviz kotaları, bazı malların satın alınmasının, döviz miktarının sınırlandırılması yoluyla engellenmesidir.

6 Eylül 2008 Cumartesi

İKV'den "Korunma Tedbiri" Tanımı

İktisadi Kalkınma Vakfı. 2003. AB ve Türkiye-AB İlişkileri Temel Kavramlar Rehberi: s. 133-134.

Korunma Tedbiri

Roma Antlaşması'nın 226. maddesi, "Geçiş döneminde ekonominin bir kesiminde ciddi ve sürekli olabilecek bir güçlük belirir ya da bir bölgenin ekonomik durumunu ciddi biçimde bozabilecek güçlükler ortaya çıkarsa, ilgili üye devlet, durumu yeniden dengeye kavuşturabilmek ve söz konusu sektörü Ortak Pazar ekonomisine uydurabilmek için korunma önlemleri alma yetkisi isteyebilir.", hükmünü getirmektedir. Komisyon tarafından koşulları ve uygulama biçimleri belirlenecek olan bu önlemler, belirli ölçü ve süreler içinde kalacak ve Ortak Pazar'ın işleyişini en az etkileyecek önlemler olacaktır.

Katma Protokol'un 60. maddesi Roma Antlaşması'nın bu hükmünde esinlenerek koyulmuştur. Genel bir korunma önlemi niteliğindedir. Bu maddeye göre Türkiye, ekonomisinin bir faaliyet sektörünü veya dış mali istikrarını tehlikeye düşürecek ciddi bozukluklar ortaya çıkar veya bir bölgesinin ekonomik durumunun bozulması şeklinde güçlükler belirirse, gerekli korunma tedbirlerini alabilir. Aynı hüküm Topluluk için de geçerlidir.

Her iki tarafça derhal Ortaklık Konseyi'ne bildirilmesi gereken bu tedbirler, Ortaklığın işleyişini en az aksatacak tedbirler olacak ve ortaya çıkan güçlüklerin giderilmesi için gerekli ölçüyü hiçbir şekilde aşmayacaktır.

Katma Protokol'un 60. maddesine Roma Antlaşması'nın benzer hükmünden farklı olarak "dış mali istikrarın bozulması" kavramı da eklenmiştir. Ortaklığın son dönemi uygulamasını düzenleyen Ortaklık Konseyi'nin 1/95 sayılı kararının 63. maddesi, Katma Protokol'un 60. maddesinin geçerli olmaya devam edeceğini belirtmektedir.

Yorum: Dünya ticaret hukuku değil, Avrupa Birliği hukuku çerçevesinde bir değerlendirme olduğu dikkate alınarak okunmalı.

İKV'den "Sübvansiyon" Tanımı

İktisadi Kalkınma Vakfı. 2003. AB ve Türkiye-AB İlişkileri Temel Kavramlar Rehberi: s. 188.

Sübvansiyon

Sübvansiyon, çeşitli ekonomi politikası hedeflerinin gerçekleştirilmesi amacıyla işletmelere sağlanan, doğrudan mali destek, vergi indirimi vb. devlet yardımlarıdır. Sübvansiyonlar, bir işletmenin ya da br sektörün faaliyetini sürdürmesini desteklemek, firmaların değişen iş koşullarına uyum sağlamasını kolaylaştırmak, üretim verimliliğini arttırmak, sanayinin gelişimine yardımcı olmak gibi farklı amaçlar doğrultusunda verilebilir. Avrupa Birliği rekabeti olumsuz yönde etkileyecek sübvansiyonları yasaklamaktadır. Ancak sübvansiyonların sosyal, yapısal ve bölgesel gelişmelere katkıda bulunması durumunda bazı istisnalara izin verilmektedir. Genel olarak serbest ticareti engellemeleri nedeniyle, sübvansiyonların DTÖ müzakereleri aracılığıyla zaman içerisinde tümüyle kaldırılması hedeflenmektedir.

Yorum: Sübvansiyonların DTÖ müzakereleri aracılığıyla tamamen kaldırılması söz konusu değil. Hali hazırda belli nitelikte olan sübvansiyonlar yasak. Bu çerçevenin genişletilmesi hedefleniyor. Yoksa sübvansiyonların kaldırılması ne ekonomik ve sosyal açıdan yerinde ne de siyasal açıdan mümkün.

20 Ağustos 2008 Çarşamba

İKV'den "Anti-damping" Tanımı

İktisadi Kalkınma Vakfı. 2003. AB ve Türkiye-AB İlişkileri Temel Kavramlar Rehberi. İstanbul: s. 22-23.

Anti-damping

GATT çerçevesinde damping, "bir ürünün benzer bir ürünün ihracatçı ülkede tüketim için satışa sunulan fiyattan daha düşük fiyatla ihraç edilmesi" şeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle, eğer ihraç fiyatı ile ihracatçı ülkeledi iç tüketim fiyatı arasındaki karşılaştırma sonrasında, ikincisinin daha yüksel olduğu ankaşılırsa ürün dampingli kabul edilir. Damping suçlamalarının geçerli sayılabilmesi için, ithal ülkesindeki yerel sanayi üzerinde somut ve tespit edilebilir zarar meydana geldiğinin kanıtlanması gereklidir.

AB, GATT Anlaşması'nın hükümlerine paralel olarak bu alanda kendi mevzuatını geliştirmiştir. AB'nin Ortak Ticaret Politikası çerçevesinde Komisyon, damping suçlamalarının haklılığını araştırmakla yetkili kılınmıştır. Herhangi bir AB üyesi ülke ya da AB içerisindeki bir firma ya da kuruluş damping yapıldığını iddia eder ve bunun AB içerisinde faaliyette bulunan herhangi bir sektöre zarar verdiğini delillerle ortaya koyarsa, Komisyon tarafından bir damping soruşturması açılır. Bu dönem içerisinde eper ihracatçı ülke fiyatları yükseltmeyi kabul ederse (price undertaking) soruşturma durdurulur. Soruşturma sonucunda bir damping marjı saptanırsa, Komisyon tarafından eşit düzeyde anti-damping vergisi belirlenir. Söz konusu vergiler, bir tüzük vasıtasıyla Konsey tarafından onaylanmasını takiben yürürlüğe koyulur. Anti-damping kararlarına karşı, Adalet Divanı ve Birinci Derece Mahkemesi'ne başvurulabilir.

Yorum: Bazı hatalar, eksiklikler var; ancak yine de iyi bir açıklama.

4 Temmuz 2008 Cuma

Döviz Kuru Manipülasyonu ve Telafi Edici Önlemler

Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu'nun 2007 Yıllık Raporu'nu incelerken (http://antidamping.blogspot.com/2008/06/birleik-devletler-in-ekonomik-ve.html) Komisyon'un ticari savunma araçlarına ilişkin önerilerini eleştirmiştim. Bunların başında döviz kuru manipülasyonunun yasadışı ihracat sübvansiyonu olarak kabul edilmesi ve telafi edici önlemlerin hesaplanmasında dikkate alınması yönündeki tavsiye geliyordu.

Sinofobi muzdaribi Washington, D.C.'de bir süredir tartışılan bir konuymuş meğersem! Hemen Capitol Hill'den tepki geldi... demek isterdim, diyemeyeceğim tabi. Ben konuyla ilgili yeni bir akademik çalışmaya rastladım. Araştırmalarına en çok ilgi duyduğum ekonomistlerden Staiger ve Sykes tarafından hazırlanmış 13 Haziran tarihli bir working paper. İşte künyesiyle özeti:

Staiger, Robert W. ve Alan O. Sykes. 2008. "Currency Manipulation". Mimeo.

Central bank intervention in foreign exchange markets may, under some conditions, stimulate exports and retard imports. In the past few years, this issue has moved to center stage because of the foreign exchange policies of China. China has regularly intervened to prevent the RMB from appreciating relative to other currencies, and over the same period has developed large global and bilateral trade surpluses. Numerous public officials and commentators argue that China has engaged in impermissible "currency manipulation," and various proposals for stiff action against China are now pending on Capitol Hill. This paper clarifies the theoretical relationship between exchange rate policy and international trade, and addresses the question of what content can be given to the concept of "currency manipulation" as a measure that may impair the commitments made in trade agreements. The analysis goes to the proper relationship between IMF obligations and WTO obligations and to the question whether trade measures can be an appropriate response to exchange rate policies. Our conclusions are at odds with much of what is currently being said in Washington. For example, it is often asserted that China's currency policies have real effects that are equivalent to an export subsidy. In fact, however, if prices are flexible the effect of exchange rate intervention parallels that of a uniform import tariff and export subsidy, which will have no real effect on trade, an implication of Lerner's symmetry theorem. With sticky prices, the real effects of exchange rate intervention and the translation of that intervention into trade-policy equivalents depend critically on how traded goods and services are priced. We show how the effects differ, according to whether exporters invoice in the local currency of the producer, in the currency of the buyer, or in a "vehicle" currency such as dollars. The real effects of China's policies are thus potentially quite complex, are not readily translated into trade-policy equivalents, and are dependent on the time frame over which they are evaluated (because prices are less "sticky" over a longer time frame). Accordingly, we are skeptical about many of the policy responses now under consideration in Washington both on economic and legal grounds.

18 Haziran 2008 Çarşamba

Journal of International Economics: "Antidumping, signaling and cheap talk"

Cassing, James and Ted To. 2008. "Antidumping, signaling and cheap talk". Journal of International Economics 75 (2): pp 373-382.

Abstract

In the United States, there is evidence that domestic non-filing firms do not always support dumping/countervailing duty investigations. Absent other factors, domestic firms have an unambiguous incentive to support petitions filed by other domestic producers. We argue that in cases where the non-complainant firm is not a significant importer or exporter, the most plausible explanation is that non-support acts as a costly signal of private information. Extending the model to allow firms to engage in cheap talk, such signaling can take place even in the absence of an investigation. This result provides an explanation for the puzzling observation that fewer antidumping investigations are filed than one would expect.

Global Trade and Customs Journal'ın Yeni Sayısı

Uluslararası ticaret hukuku ve politikasıyla ilgili en önemli akademik yayınlardan biri olan Global Trade and Customs Journal'ın yeni yayınlanan 7/8'inci sayısında ticari savunma araçları ve ilgili konularla ilgili birçok makale var. Dolayısıyla derginin içeriğinin tamamına yer veriyorum bu sefer:

Brian Hindley, 'The Draft Doha Round Anti–Dumping Agreement' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 231-238.

Xiaochen Wu, 'Overview of China’s 10 Years of Antidumping Law and Practice' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 239-252.

Mehnaz Bhaur, 'Use of Antidumping and Its Economic Impact' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 253-260.

Louise Curran, 'Unpicking the Textiles Trade – The Impact of Liberalization on the Global Textiles Sector' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 261-274.

Carsten Weerth, 'Harmonized System: Nomenclature Evolution at Its 20th Anniversary (1988–2008)' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 275-278.

Davide Rovetta, 'The Modernized Community Customs Code Is Adopted' (2008) 3 Global Trade and Customs Journal pp. 279-280.

15 Haziran 2008 Pazar

WTR: "United States – Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods "

Bown, Chad P. and Jasper Wauters. 2008. "United States – Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods (OCTG) from Mexico: a legal-economic assessment of sunset reviews". World Trade Review 7 (1): 269-298.

Abstract


This paper reviews the WTO Appellate Body Report on United States – Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods (OCTG) from Mexico (WT/DS282/AB/R 2 November 2005). This dispute concerns the disciplines imposed by the Anti-Dumping Agreement on WTO Members seeking to extend their anti-dumping measures beyond the original five-year period through a so-called sunset review. Our analysis focuses on the Appellate Body's finding in this case that no causation analysis is required in sunset reviews, and addresses the AB's approach towards the legal instrument that provides for the US policy in terms of sunset reviews, the Sunset Policy Bulletin. We conclude that the Anti-Dumping Agreement, as interpreted by the Appellate Body in this and other similar cases, imposes only minimal disciplines of a general nature on Members wishing to extend the anti-dumping measure beyond its original five-year period. We argue that the ‘textual’ argument relied on to support this deferential approach is weak and has resulted in undermining the practical effect of, what was considered to be, one of the major achievements of the Uruguay Round Anti-Dumping Agreement: limiting the life span of an anti-dumping measure to five years. From an economic perspective, Panels and the Appellate Body are simply debating the wrong type of questions. The prospective nature required by a sunset review analysis raises questions such as why exporters engaged in dumping in the first place, and what the conditions of the industry were so that the dumped imports caused injury. At the moment, sunset reviews seem adrift as panels and the Appellate Body fail to give guidance to Members on how to do a more economically sound and informed review.

Ayrıca bakınız:

Davey, William J. 2008. "Comment: United States – Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods (OCTG) from Mexico Prepared for the ALI Project on the Case Law of the WTO". World Trade Review 7 (1): 299-303.

WTR: "United States – Sunset Reviews of Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods"

Grossman, Gene M. and Jasper Wauters. 2008. "United States – Sunset Reviews of Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods from Argentina: A Cloudy Sunset". World Trade Review 7 (1): 235-263.

Abstract

We review the WTO Appellate Body report on United States – Sunset Reviews of Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods from Argentina (WT/DS268/AB/R, 29 November 2004). This dispute is one of several that deals with sunset reviews of antidumping-duty orders. In its ruling, the AB reasserts a rigid distinction between mandatory and discretionary law, and sets a very high standard for Member challenges to laws or practices that allow for violations of WTO obligations but do not mandate such behavior. We argue that this ruling is unfortunate, because it diminishes scope of and incentives for ‘as-such’ challenges to laws and practices, which have a potentially useful role to play in the world trading system. The AB ruling also overlooks the purpose and objectives of sunset reviews – to ensure that duty orders are not extended when their removal would generate no harm to an import competing industry – by failing to impose sufficient discipline on their conduct. We argue that a sunset review requires an evaluation of competitive conditions in the industry and of the reasons and incentives for dumping, in order that the investigating authority can judge whether the removal of a duty order would lead to a continuation or recurrence of dumping and injury. The Appellate Body's rulings in this and other similar cases have the effect of relieving the investigating authority of this responsibility and thereby render the sunset review process virtually meaningless.

Ayrıca bakınız:

Vermulst, Edwin. 2008. "Comment: United States – Sunset Reviews of Anti-Dumping Measures on Oil Country Tubular Goods from Argentina". World Trade Review 7 (1): 265-268.

WTR: "The Zeroing Issue: a critical analysis of Softwood V"



Bown, Chad P. ve Alan O. Sykes. 2008. "The Zeroing Issue: A Critical Analysis of Softwood V" World Trade Review 7 (1): 121-142.

Abstract

This paper addresses the issues that came before the Appellate Body in the Softwood V dispute, concerning an affirmative antidumping determination by the US Department of Commerce. The paper addresses both the original Appellate Body opinion in the dispute, and the later opinion reviewing the compliance panel findings. We focus primarily on the ‘zeroing’ issue in ‘transaction-to-transaction (T–T)’ calculations of dumping, and briefly on two other cost-allocation issues. In general, we are ambivalent about the Appellate Body's approach to the zeroing issue. On the one hand, zeroing inflates dumping margins without any sound economic rationale for doing so. On the other hand, zeroing has been a standard administrative practice for many years and the ADA does not clearly prohibit it. The Appellate Body's legal analysis of the matter in T–T cases, in particular, rests on shaky premises. We also consider the wisdom of addressing the zeroing issue in piecemeal fashion through what has proven to be a lengthy sequence of narrow decisions.


Ayrıca bakınız:

Crowley, Meredith A. 2008. "Comment: United States – Final Dumping Determination on Softwood Lumber from Canada: Recourse to Article 21.5 of the DSU by Canada (Softwood V)". World Trade Review 7 (1): 143-147.



Not: World Trade Review'un bu özel sayısında uluslararası ticaret konusunda ün sahibi yazarların Dünya Ticaret Örgütü ihtilaflarıyla ilgili birbirinden iyi makaleleleri var. Çoğu da anti-damping ve telafi edici önlemlerle ilgili. Burada sadece özeti olan makalelere yer veriyorum.

MJIEL: "Antidumping Laws as Weapons of Protectionism"

McGee, Robert W. 2008. "Antidumping Laws as Weapons of Protectionism: Asian Case Studies". Manchester Journal of International Economic Law 5 (1): 36-69.

Abstract

Antidumping laws have existed in some form since the early twentieth century. Ostensibly aimed at protecting domestic producers from unfair trade practices, they have sometimes been used as weapons of protectionism even when dumping has not occurred. When this happens, some special interest group gains at the expense of the general public. This paper begins with a review of the theory and practice of antidumping laws, then proceeds to examine recent trends in antidumping cases involving four Asian countries and regions.

JoIEL: "Foe or Friend of GATT Article XXIV"



Ahn, Dukgeun. 2007. "Foe or Friend of GATT Article XXIV: Diversity in Trade Remedy Rules". Journal of International Economic Law 11 (1): 107-133.

Abstract


While the WTO Member countries continue to increase their FTA arrangements with divergent frameworks, they have begun to adopt modified WTO trade remedy systems in FTAs. Although the content and degree of these modified systems may not be significant yet, they still set very important precedents, or ‘seeds’, for ‘rule diversification’ in the world trading system. Such modification typically aims to further liberalize mutual trade between FTA parties and thereby contribute to a freer world trading system. However, such rule diversification appears to be inconsistent with the mandate of Article XXIV of GATT by worsening economically inferior trade diversion. The reinterpretation of the legal obligations in Article XXIV commensurate with economically more reasonable structures implies that trade remedy rules in FTAs should be applied on a non-discriminatory basis. Moreover, an FTA safeguard measure must precede a WTO safeguard measure to ensure optimal competitive conditions among trading partners. In sum, the right channel for improving the current WTO trade remedy systems is not the FTA forums but the WTO negotiation.

13 Haziran 2008 Cuma

Bentley & Silberston: "Anti-Dumping and Countervailing Action"


Bentley, Philip ve Aubrey Silverston. 2007. Anti-Dumping and Countervailing Action: Limits Imposed by Economic and Legal Theory. Londra: Edwar Algar Publishing.

2007 anti-dampinge ilişkin yayınlar açısından verimli bir sene oldu, konuyla ilgili birçok makale ve çalışma kağıdının yanı sıra birbirinden değerli kitaplar yayınlandı demiştik. Bence yılın en önemli kitabı olan Philip ve Silverston'ın eseri hakkında tanıtım bilgileri aşağıda.

Bentley works as an attorney in Brussels, while Silbertson taught economics at Imperial College, London, UK; both have worked extensively in the field of international trade. They present an overview of the World Trade Organization (WTO) rules on countervailing action and dumping in a text for regulatory authorities, trade lawyers, trade economists and scholars, and students in business schools. Following an historical overview of the topic and a brief discussion of the WTO framework for countervailing action and dumping, the authors consider the matters in detail, examine a number of economic and legal problems that arise in their operation, and suggest a number of changes to current law and practice.

‘This book is an excellent study in depth of the practical problems that arise for regulatory authorities in seeking to apply the international rules, as laid down in the various WTO agreements, when requests for anti-dumping or countervailing measures have been received from industry. It offers not only an analysis of the difficult choices awaiting the practitioner but also a rigorous examination of the economic sense, if any, behind the practices that have evolved in recent years. On several occasions this sense is found to be wanting, and the authors make some thought provoking points and recommendations for change. Highly recommended for students and practitioners alike.’– Roderick Abbott, former deputy Director General at DG Trade in the EC Commission, and later deputy DG at the WTO

This book, written by a lawyer and an economist both of whom have worked extensively in the field of international trade, offers a challenging and thought-provoking consideration of actions against dumping and export subsidies.

Contents: Preface 1. Introduction 2. Anti-Dumping Principles 3. Anti-Subsidy and Countervailing Principles 4. Injury 5. Anti-Dumping Action – Problems Arising 6. Zeroing and the Full Degree of Dumping 7. Subsidies and Countervailing Action – Problems Arising 8. Public Policy Considerations 9. Anti-Dumping Action – Alternative Approaches 10. Conclusions and Recommendations Appendix 1. Article VI of the GATT 1947 Appendix 2. Agreement on Implementation of Article VI of GATT 1994 (AD Agreement) Appendix 3. Agreement on Subsidies and Countervailing Measures Appendix 4. List of Cases Index

12 Haziran 2008 Perşembe

Ukrayna'nın DTÖ Üyeliğinin Demir Çelik Sektörüne Etkisi

Eremenko, Igor ve Ekaterina Lisenkova. 2005. "Impact of Joining the WTO on Ukrainian Ferrous Metallurgy: Subsidies vs. Antidumping, Is There Really a Trade-Off?" Economics Education and Research Consortium Working Paper Series No. 05/02.

16 Mayıs 2008 tarihinde Dünya Ticaret Örgütü'ne (DTÖ) katılan Ukrayna (http://antidamping.blogspot.com/2008/05/ukrayna-dtye-ye-oldu.html) bu üyelikle beraber Avrupa Birliği'ne (AB) çelik ürünlerini ihraç etmekte özgürlüğe kavuşmuş(http://antidamping.blogspot.com/2008/06/ukrayna-artk-abye-elik-ihra-etmekte-zgr.html), bunu tekstil ürünleri takip etmişti (http://antidamping.blogspot.com/2008/06/ukrayna-artk-abye-tekstil-ihra-etmekte.html).

Bu gelişmeler AB pazarında hem demir çelikte hem de tekstilde Ukrayna ile rakip olan, ayrıca demir çelikte Ukrayna'ya karşı anti-damping önlemlerine başvuran Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Ukrayna'nın daha rahat ihracat yapması Türk ihracatçılarının daha fazla rekabete maruz kalacağı anlamına geliyor.

Ukrayna'nın DTÖ'ye üyeliğinin etkileri üzerine yapılmış bazı çalışmalar bulunuyor. İngiltere'de ekonomi doktorası yapan Igor Eremenko ile Ekaterina Lisenkova isimli araştırmacıların demir çelik sektörüne ilişkin çalışma kağıdı bu çerçevede dikkati çekiyor.

Yazarlar çalışmalarına Ukrayna için demir çelik sektörünün önemine işaret ederek başlıyor. Buna göre Ukrayna dünyanın en büyük yedinci çelik üreticisi. Sektör ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının % 20'sini karşılıyor. Ayrıca sektörde 500,000 çalışan istihdam ediliyor. Toplam sınai üretim içerisindeki payı % 28 civarında. Ukrayna'nın ihracatlarında metalurjinin payı aşağı yukarı % 50. Nitekim kuzey komşumuz Japonya, Rusya ve Almanya'dan sonra dünyanın en büyük dördüncü ihracatçısı.

Durum böyle olunca DTÖ üyeliği ülkede en fazla demir çelik bağlamında tartışılmış. Sektörün uluslararası ticaret düzenlemeleri, daha spesifik olmak gerekirse ticari savunma araçları açısından göze çarpan iki özelliği var. Birincisi Ukrayna hükümetinin bu alanda faaliyet gösteren teşebbüslere farklı yöntemlerle ciddi tutarda sübvansiyon vermesi. İkincisi ise diğer ülkelerin Ukrayna'ya karşı sık sık anti-damping ve anti-sübvansiyon önlemlerine başvurması.

DTÖ üyeliği bu çerçevede bir al-ver süreci Ukrayna için. Bir yandan sektöre verilen sübvansiyonların DTÖ kurallarına uyumlu hale getirilmesi, dolayısıyla azaltılması gerekecek. Öte yandan Ukrayna'ya karşı yürütülen damping ve sübvansiyon soruşturmalarında artık DTÖ'nün ortaya koyduğu bağlayıcı kurallar uygulanacak ve ihtilafların halli mekanizması işleyecek. Dolayısıyla yerli üreticileri kayırma imkanları ve alınan önlemler azalacak.

Eremenko ve Lisenkova toplumsal refah etkileri ters yönde işleyen bu iki etkiyi bir kısmi denge modeli ile inceliyor. Vardıkları sonuçlar şöyle: Ukraynalı çelik üreticilerinin karları azalacak, ancak ihracatları artacak. İç piyasada fiyatlar yükselecek. Sübvansiyonların azalması nedeniyle hükümet bütçesi rahatlayacak. Sonuç olarak Ukrayna'nın gayri safi milli hasılasında 343 milyon Amerikan doları tutarında bir iyileşme yaşanacak.

Anlaşılan kuzey komşumuz serbest ticaretten fayda sağlayacak. Ancak hükümet bütçesinde elde edilecek tasarrufun ne şekilde kullanılacağı da çok önemli elbet.

8 Haziran 2008 Pazar

Global Trade and Custom Journal'dan DTÖ Temyiz Organı'nın Sıfırlama Kararı Üzerine

Fernando Piérola. 2008. "Doing as I Am Told? The Panel Report in United States—Stainless Steel (Mexico) and the Question of WTO Panels Disagreeing With Previous Appellate Body Rulings". Global Trade and Customs Journal 3 (6): pp. 229-230.

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Temyiz Organı, DS344 sayılı "Birleşik Devletler - Meksika'dan Paslanmaz Çeliğe ilişkin Nihai Anti-Damping Önlemleri" ihtilafına ilişkin 30 Nisan 2008 tarihli raporunda konuyla ilgili Panel raporunu kısmen geriye çevirerek Amerika Birleşik Devletleri'nin anti-damping soruşturmalarında kullandığı sıfırlama uygulamasını daha önceki kararlar doğrultusunda DTÖ kuralları aykırı bulmuştu (http://antidamping.blogspot.com/2008/05/dtden-sfrlama-ihtilafnda-temyiz.html).

İhtilafların Halli Organı 20 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda bu ihtilafa ilişkin Panel ve Temyiz Organı raporlarını kabul etmiş, bu vesileyle DTÖ üyeleri panellerin daha önceki Temyiz Organı kararları doğrultusunda hareket etmelerine gerek olup olmadığı konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdi (http://antidamping.blogspot.com/2008/06/dt-sfrlama-ihtilafna-noktay-koydu.html).

Nitekim Temyiz Organı raporunun açıklanması bu konunun ilgili çevrelerde tartışılmasına yol açmıştı. Global Trade and Customs Journal'ın son sayısında yer alan DTÖ Hukuku Danışma Merkezi'nden Fernando Piérola imzalı makale işte bu tartışmaya katkıda bulunuyor ve temyiz sürecine eleştirile bir gözle yaklaşıyor.