11 Eylül 2008 Perşembe

Referans: "Tekstilde yeni ürünler dünya gündeminde"

Referans
22.08.2005 Anadolu Basın Merkezi

SUSEB Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Şankaya:


Dampingli ithalata karşı ciddi önlemler alındığını bildiren Şankaya, dünya sentetik sektörünün Çin'in aşırı kapasitelerle devreye girmesinin ardından daralan talebi genişletebilmek ve rekabet avantajı yaratabilmek için yeni ürün ve üretim teknikleri arayışına gittiğini bildirdi.


Dünyadaki eğilimin Türkiye'de iki yönde ortaya çıktığını ifade eden Şükrü Şankaya, bunların mevcut kapasitelerinin yükseltilmesi ve teknik tekstillerde iddialı konuma gelmek olduğunu söyledi. Şankaya, "Bunun başlıca nedeni Türkiye'nin AB'ye girmeden Birliğin teşvik mekanizmalarını kabul etmesi sonucu yeni yatırımları teşvik edememesidir" dedi. 2002 yılındaki toplam sentetik ithalatının 456 bin 929 ton, 2003'te ise 469 bin 956 ton olduğu bilgisini veren Şankaya, 2004'te sentetik iplik ve elyaf ithalatında ödenen tutarın 752 milyon dolar, 2003'te ise 616 milyon dolar olduğunu ifade etti. Şankaya, hammaddede Çin'in izlediği politikalar nedeniyle geçen yıl büyük iniş ve çıkışlar yaşanmasına rağmen üretim ve istihdamda yükseliş olduğunu belirtti.

KDV ve enerji maliyetleri düşmeli
Şankaya "Kısa, orta ve uzun vadeli testil politikasına ihtiyaç var. Türk tekstilinin ayakta kalması için başka bir elzem nokta da Çin başta olmak üzere dampingli ithalata karşı alınacak önlemler konusunda bir politika oluşturulmasıdır. AB'nin tekstil politikalarının ülkemize verdiği zararın giderilmesi için ciddi koruyucu farklılıklar yaratılması; üretim faktörlerinin, yanı KDV ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi gerekiyor" dedi.

SUSEB Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Şankaya:Dampingli ithalata karşı ciddi önlemler alındığını bildiren Şankaya, dünya sentetik sektörünün Çin'in aşırı...

Yorum: Sayın SUSEB Başkanı KDV ve enerji maliyetlerine dikkati çekmekte haklı, ancak korumacılık talebine hak veremiyoruz.

Polietilen ve Polipropilen Mensucat: Gözetim Uygulamasında Değişiklik

Dış Ticaret Müsteşarlığı 12 Ağustos 2008 Salı ve 26965 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2005/16 sayılı Tebliğ'de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/ithalatta-gzetim-uygulanmasna-ilikin.html) aracılığıyla polietilen ve polipropilen mensucata ilişkin olarak uygulanmakta olan gözetim uygulamasının kapsamını yeniden belirledi.

Orijinal önlem CIF kıymeti 1.500 ABD Doları/tondan daha az olan 5407.20 gümrük tarife istatistik pozisyonlu "şerit ve benzerlerinden dokunmuş mensucat" ile 2.000 ABD Doları/tondan daha az olan 6305.32 pozisyonlu "dökme maddeler için esnek mahfazalar" ve 6505.33 pozisyonlu "diğerleri (Polietilen ve polipropilen şeritlerden benzerlerinden elde edilenler)" ürünlerini kapsıyordu. Daha önce 2005/16 sayılı Tebliğ ile değiştirilmiş olan bu ürün kapsamının yeni hali aşağıdaki şekilde:


Uygulama menşe ülkesi ayrımı gözetilmeksizin ileriye yönelik olarak sürdürülüyor. Tek bir gümrük beyannamesi kapsamında brüt 100 kilogramdan daha az miktarda yapılan ithalatlar önlemden muaf.

10 Eylül 2008 Çarşamba

İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2005/16 Sayılı Tebliğ'de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ

12 Ağustos 2008 Salı ve 26965 sayılı Resmi Gazete

Dış Ticaret Müsteşarlığından:

İTHALATTA GÖZETİM UYGULANMASINA İLİŞKİN 2005/16 SAYILI TEBLİĞ'DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA TEBLİĞ


MADDE 1 – 27/8/2005 tarihli ve 25919 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2005/16 sayılı Tebliğ'in, 19/12/2007 tarihli ve 26735 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin 2005/16 Sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ ile değişik 1 inci maddesinde yer alan tablo aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.


MADDE 2 – Bu Tebliğ yayımını takip eden 15. gün yürürlüğe girer.

MADDE 3 – Bu Tebliğ hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bağlı olduğu Bakan yürütür.

GSO: "Pamuk İpliği İthalatına Koruma Önlemi"

Gaziantep Sanayi Odası
13 Ağustos 2008


Gaziantep ve Kayseri Sanayi Odaları ile, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman, Isparta, Uşak, Niğde, Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından, Dış ticaret müsteşarlığı nezdinde pamuk ipliği ithalatına yönelik korunma önlemi soruşturması açılmış ve soruşturma tamamlanarak 11 Ağustos 2008 tarihli resmi gazetede yayımlanarak karara bağlanmıştır.

Buna göre 52.05 başlığında sınıflandırılan; dikiş ipliği hariç, ağırlık itibariyle % 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olan, pamuklu dokuma ve örgü kumaş sanayinde temel girdi olarak kullanılan pamuk ipliğinin ithalatında 3 (üç) yıl süreyle ek mali yükümlülük şeklinde korunma önlemi uygulanacaktır.

Soruşturma kapsamında “İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulunca” Kahramanmaraş ve Gaziantep’te bulunan pamuk ipliği üreticisi firmalar ve İstanbul ile Denizli’de bulunan pamuk ipliği kullanıcısı firmaların üretim tesislerinde yerinde inceleme yapılmıştır. Ayrıca yerli üreticilerin, ithalatçıların, ihracatçıların, yabancı ülke temsilciliklerinin ve diğer ilgili taraflardan da görüşler alınmıştır.

Kurulun yapmış olduğu soruşturma neticesinde, 52.05 Gümrük tarife numarasındaki pamuk ipliğinin ithalatının özellikle son dönemde ani ve önemli oranda arttığı; bu artışın yerli üreticilerin ekonomik göstergelerinde bozulmalara neden olduğu, ithalat dışındaki faktörlerin söz konusu bozulma üzerinde etkisi olmadığı belirtilmektedir.

Ayrıca, soruşturma yapılan 52.06 ve 52.07 Gümrük tarife numarasındaki pamuk ipliklerinin ithalatında yerli üretim üzerinde ciddi zarar ve ciddi zarar tehdidi oluşturacak ve korunma önlemi alınmasını gerektirecek koşulların oluşmadığı belirtilmiştir.

http://www.gso.org.tr/default.asp?syf=haber_detay&haber_id=1218607900
Not: GSO haberi birçok gazeteden daha iyi vermiş!

Sabah: "'İplikçiler, anti damping önlemlerini fırsat bilip etik olmayan zam yaptılar'"

Sabah
02:05:11 22.07.2008



Dış ticaret Müsteşarlığı 'nın (DTM ) başlattığı pamuk ipliği ithalatına karşı korunma soruşturması sürerken, 200 günlüğüne ithal pamuk ipliğine karşı getirilen ek mali yükümlülükler tartışma yarattı. Örme Sanayicileri Derneği (ÖRSAD) Başkanı Fikri Kurt dün bir yazılı açıklama yaparak, yerli iplik Sanayini soruşturmanın başlamasından kısa bir süre sonra ipliğe zam yaptığını ve bunu 'şık ve etik' bulmadıklarını söyledi. Kurt, 'Kendilerinden talebimiz ve beklentimiz; durgunluğun had safhada olduğu Temmuz-Ağustos boyunca ipliğe zam yapmamalarıdır' dedi. Kurt, sektörün en önemli girdi kalemi olan pamuk ipliğinin öncelikle yerli Sanayi tarafından karşılanmasını istediklerini vurgularken, 'Ancak koruma önleminin yürürlüğe girmesinden hemen sonra, bazı iplikçilerin, elektrik zamlarını gerekçe göstererek, ipliğe zam yapmaya başladıkları yönünde duyumlar alıyoruz. Bu durum bizi üzüyor. İplik, örme ve konfeksiyon sektörü bir zincirin halkalarıdır. Halkalardan biri zayıflarsa, zincir kopar. Bu gerçekten hareketle, keyfe keder zamlardan kaçınalım. Zam fırsat değil, bindiği dalı kesmektir' değerlendirmesinde bulundu.

HİÇBİR MANASI YOK

Buna karşılık Sini ve Sentetik İplik Üreticileri Birliği (SUSEB) Başkanı Eray Sanver , herhangi bir zam dalgasının söz konusu olmadığını söyleyerek, şöyle devam etti: 'Bizim hammaddemiz petrol türevleri. Petrol fiyatlarının durumu ortada. Elektriğe gelen zam ortada. Bu şartlar altında bir süredir zaten fedakârlıklarla yürüyen sektörde maliyete göre zam yapmak anlaşılabilir bir şey. Ne yapalım ayakta kalmak için? Üreticiler her türlü dengeyi gözetmeye çalışıyor. Bu konjonktürde böyle bir suçlamanın manası yok. Üç kuruşluk menfaat için bir ülkenin kaynaklarına, ekonomisine böyle yapılmaz.'

Rota Haber: "İplik ithalatına ek mali yük kızdırdı"

Rota Haber
11:50:16 04.08.2008

Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Tarık Bozbey, iplik ithalatına ek mali yük getirilmesine tepki göstererek, ''Ek mali yük getirilmesinin, iplik Sanayine faydası olmayacağı gibi hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne de zararı olacak'' dedi.

Bozbey , yaptığı açıklamada, BakaBakanlar Kurulu kararıyla , ince iplik ithalatında kil başına 35 cent, kalın iplik ithalatında ise 1,03 dolarlık ek mali yük getirildiğini, hazır giyim ve konfeksiyon sektörü olarak bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını söyledi.

İplik üreticilerinin geçen yıl 184 bin ton ithalat yapılması nedeniyle yerli üretimin zarar gördüğünü ve kapanmaların başladığını dile getirmelerinin ardından ithalata ek mali yük getirildiğini belirten Bozbey , ''İplik ithalatında ek mali yük getirilmesinin, iplik Sanayine faydası olmayacağı gibi, hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne zararı olacak'' dedi.

Bozbey , 15 milyar dolarlık yatırıma sahip olan iplik fabrikalarının zarar görmesini kendilerinin de istemediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

''İplik fabrikaları hepimizin ortak malı ve milli servetidir. Hasar görmelerini içimize sindiremeyiz. Ancak, bu alanda Türkiye 'nin rekabet edememesinin cezasını da hazır giyim ve konfeksiyon sektörüne yüklememek lazım. İplik sektörünü koruyup kollayalım ama daha sonrakilerini de cezalandırmamalıyız. Kumaş , boya terbiye ve konfeksiyon sektörlerimiz de milli servet değil midir?''

-''İPLİK DEĞİL HER ŞEYİ BOL BOL İTHAL ETTİK''

Bozbey , Türkiye 'nin son 6 yılda toplam ithalatını 5 kat artırarak 40 milyar dolardan 210 milyar dolara çıktığını ifade ederek, ''Ülke olarak bu süre içerisinde sadece iplik değil her şeyi bol bol ithal ettik'' diye konuştu.

Türkiye 'de şu anda üretilen ipliğin 1 milyon 500 bin ton olduğunu anlatan Bozbey , şöyle devam etti:

''Yani ithalatın 8 katı tüketilen ipliğin yüzde 85'i zaten yerli iplik. Dışarıdan gelenler ya çok ince üretilemeyen veya pahalı ürünler ya da uzun vade ile firmaları finanse eden iplikler. Türkiye şu an yılda 114 bin ton iplik ihraç edebiliyor. Yönetimi, kalitesi ve teknolojisi çağdaş olan firmalar ihracata devam edebiliyor.

Getirilen bir dolarlık vergi ile Türkiye 'ye iplik satan Mısır , Özbekistan ve Hindistan gibi ülkeler getirilen ek mali yüke mutlaka bir tepki vereceklerdir. Türkiye aynı zamanda Mısır 'a önemli ölçüde iplik ihraç ediyor. Getirilen ek mali yükle iplik ithalatı duracak, iplik fabrikaları 1 dolar daha pahalıya iplik satmak durumunda kalacaklar. Bu farkı konfeksiyon ihraç ettiğimiz ülkeler kabul etmeyecekleri için firmalar, dışardan gelen iplikten mamul ürün yerine, dışarıdan kumaş getirtmeye başlayacak. Sonuçta hem dokuma boya terbiye fabrikaları kapanacak, hem de talep olmadığından iplik fabrikaları kurtarılamayacak.''

Bozbey , çözümün, 1 dolarlık vergi koymak yerine tarımda ve taşımacılıkta olduğu gibi iplik üretenlere de kilo başına 30 cent civarında devlet desteği verip, aşırı vergili petrol, elektrik, personel ve telefon gibi girdilerdeki yüklerin azaltılması ve uzun vadeli satış ve pamuk alımı yapabilmelerinin desteklenmesi olduğunu sözlerine ekledi.

Şevket Sürek: "İplik ithalatındaki 1.03 dolarlık koruma yumuşatıldı"

Şevket Sürek
Referans, 30.07.2008



Hatırlayacaksınız, bir süre önce iplik sanayicileri Dış Ticaret Müsteşarlığı'na (DTM) müracaat ederek "İthal ipliğe antidamping vergisi" koydurtmak istemişlerdi. DTM İthalat Genel Müdürlüğü uzmanları yaptıkları inceleme sonrasında "200 gün sürede ve kiloda 1.03 dolar geçici koruma önlemi" için bakanlar kuruluna bir teklif sunmuşlar, teklif onaylanmış ve uygulama başlamıştı.

Uygulamanın ardından ithalatçılar, Hazır Giyim ve Konfeksiyoncular şiddetli tepki koydular. DTM İthalat Genel Müdürlüğü Uzmanlarının ev sahipliğinde yapılan seri toplantılar sonrasında nihayet bir mutabakat sağlanarak Pamuk İpliği İthalatındaki 1.03 dolarlık geçici koruma önlemi değiştirilerek yumuşatıldı.

Mutabakata göre, 2 ila 9 numaraya kadar ithal edilecek pamuk ipliklerinde yüzde 9, 9 ila 25 numaraya kadar olan ipliklerde yüzde 15 ve 25 numara üstü ipliklerde ise yüzde 20 oranında vergi uygulanması karara bağlandı. Ayrıca bu oranların kilogram fiyatlarla olan bağlantıları 1 doların üzerinde olmayacağı gibi, 0.35 dolardan da az olmayacak. Bir başka önemli gelişme 200 günlük uygulama 3 yıl olarak değişti ve koruma önlemi niteliğini kaybederek antidamping vergisine dönüştü. Karar Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğü girecek ve böylece halen geçerliği olan 1.03 dolarlık önlem uygulamadan kalkacak.

Anlaşmaya rağmen gerek pamuk ipliği üreticilerini ve gerekse hazır giyim ve konfeksiyoncuları memnun etmeyen bu gelişme sonuçlarını yakın bir gelecekte verecek.
Nedir bu sonuçlar?

Pamuk iplikçiler kendi açılarından batkılarında haklıydılar. Zira çok miktarda iplik ithalatı vardı ve bu iplikler ihracatçı ülkelerin hükümetlerinden sübvansiyon alıyorlar ve güçle yüklü miktarlarda iplik ve kumaş hammadde fiyatına Türkiye'ye giriyordu. Bu tablonun sonucunu sizlere geçen hafta "184 iplik fabrikası kapandı" haberimizle vermiştik.

Yasa uygulamaya girdiğinde iplik sanayicileri beklediklerini pek alamayacaklar. Uygulanacak yeni yapı daha önce de defalarca yazdığım gibi Dahilde İşleme Belgeli ithalatı patlatacak. İplik ithalatı daha çok örme ve dokuma kumaşa kayacak ve iplikçilerin attıkları taş ürküttükleri kurbağaya değmeyecek. Üstelik, yapacakları her zam büyük tepki ile karşılanacak.

İplikçiler varılan sonuçtan memnun değiller ve olacakların farkındalar. Bu nedenle "Uygulama sadece iplikte kalmamalı hazır giyim, konfeksiyon ürünleri ile birlikte ham, örme ve dokuma kumaşlara da uygulanmalıdır" şeklinde yine tartışma yaratacak ve hayli gürültü koparacak bir başka çıkışın hazırlığındalar.

Madalyonun diğer tarafındaki ithalatçılar, hazır giyim ve konfeksiyoncular da tepki koymakta kendi açılarından haklıydılar. Ucuz ithal hammadde ile rekabet edebiliyorlardı. Kararın ardından, zaten dahilde işleme belgesiyle ithalat yaptıklarından onların cephesinde bir değişim olmayacak. Bu uygulama yürürlüğe girmeden büyük sorunları ve başka dertleri vardı. Evet düşük kur onlara ithalatta bir fırsat sunuyordu ama aynı zamanda da ihracatta fiyat tutturmalarını engelliyordu . TGSD başkanı Ahmet Nakkaş'ın geçen hafta içerisinde yaptığı "Son 4 yılda 10 bine yakın küçük ve büyük üretici firma kapandı" açıklaması manidardır ve henüz uygulamaya alınmamış olan ithalde koruma önlemi veya antidamping ile alakası olmayan bir durumdur. Bu aşamada "uygulama daha başlamadan hazır giyim ve konfeksiyoncu bu hale geldiyse sonrasında neler olacaktır?" sorusunu gündeme getirmektedir. Onları da memnun etmeyen bu karar daha uzun süre tartışılacaktır.

Görülüyor ki, 1.03 dolarlık geçici koruma önlemi yumuşatılsa da taraflar yumuşamayacak ve korkarım yakın gelecekte sesler tekrar yükselecek.

Evrensel: "Pamuk ipliği ithalatına ek mali yük"

Evrensel
12 Ağustos Salı, 2008


İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu, pamuk ipliğinde yürütülen koruma önlemi soruşturmasında yüzde 85’ten az pamuk içeren ve perakende satış için hazırlanmamış pamuk ipliklerinin önlemsiz kapatılmasına, yüzde 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olan pamuk ipliklerinde ise üç yıl süre ile ek mali yükümlülük getirilmesine karar verdi.

Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliği Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu yüzde 85’ten az pamuk içeren ve perakende satış için hazırlanmamış olan ipliğin ithalatı soruşturmasının önlemsiz kapatılmasını, yüzde 85’ten veya daha fazla pamuk içeren ve perakende satılacak hale getirilmemiş olan pamuk ipliklerinin ithalatında ise ek mali yükümlülük getirilmesini kararlaştırdı. Ek mali yükümlülük birinci yıl en yüksek kilogram başına en yüksek 1 dolar, en düşük 0.35 dolar, ikinci yıl en yüksek 0.95 dolar, en düşük 0.33 dolar, üçüncü yıl ise en yüksek 0.90 dolar, en düşük 0.30 dolar olacak. Ayrıca Kurul gelişmekte olan ülkelere muafiyet tanınması konusunda Bakanlar Kuruluna öneride bulunacak.

Pamuk İpliği İthalatında Korunma Önlemi Soruşturmasına İlişkin Sonuç Raporu’nda ise, 2007 yılında 432 milyon 425 bin dolar değerinde 141 bin 342 ton, bu yılın Ocak-Mayıs döneminde ise 173 milyon 686 bin dolarlık 54 bin 643 ton yüzde 85 veya daha fazla pamuk içeren ipliğinin ithal edildiği kaydedildi. 2005 ve 2006 yıllarında yüzde 63.6 ve yüzde 46.9 düzeylerinde gerçekleşen ithalat artış oranı özellikle 2007 yılında yüksek seviyelere ulaşarak, bir önceki yıla göre yüzde 120 oranında artış gösterdiği görüldü. İthalatın, piyasa payını sürekli olarak artırdığı belirlenirken, 2003 yılında yüzde 2.6 olan piyasa payı 2006’da yüzde 5.6’ya ulaştı. 2007 yılında ise iki katından fazla bir artışla yüzde 12.5’e yükseldi. 2003 yılında yüzde 2.2 olan ithalatının yerli üretime oranı 2006 yılında yüzde 4.8’e çıktı. 2007 yılında ise bu oran ithalattaki önemli artışın etkisiyle büyük bir sıçrama yaparak yüzde 10.8’e ulaştı. (Ankara/ANKA)

Referans: "Pamuk ipliğinde ithalat önlemi"

Referans
12.08.2008 Anadolu Ajansı


Pamuk ipliği ithalatında 3 yıl süreyle korunma önlemi alınacak. Dış Ticaret Müsteşarlığının ithalatta korunma önlemlerine ilişkin tebliğ, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, Gümrük Tarife Pozisyonu "52,05" olan pamuk ipliği için 1. yılda yüzde 20 (en yüksek 1 dolar/net kilogram-en düşük 0.35 dolar/net kilogram), 2. yılda 19 (en yüksek 0.95 dolar/net kilogram-en düşük 0.33 dolar/net kilogram) ve 3. yılda yüzde 18 (en yüksek 0,90 dolar/net kilogram-en düşük 0.31 dolar/net kilogram) ek mali yükümlülük getirildi.



Not: Referans bu konuya gerçekten büyük önem vermiş. Üst üste iki gün aynı tebliğ konusunda haber yapmış! (İlk haber doğrudan ANKA'dan alınmıştı, burada biraz özetleme yapılmış.)

Referans: "İplik ithalatında korunma önlemleri"

Referans
11.08.2008 Anadolu Ajansı


Pamuk ipliği ithalatında 3 yıl süreyle korunma önlemi alınacak. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ithalatta korunma önlemlerine ilişkin tebliğ, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Gümrük Tarife Pozisyonu "52,05" olan pamuk ipliği için 1. yılda yüzde 20 (en yüksek 1 ABD Doları/Net kilogram-en düşük 0,35 ABD Doları/net kilogram), 2. yılda 19 (en yüksek 0,95 ABD Doları/Net kilogram-en düşük 0,33 ABD Doları/net kilogram) ve 3. yılda yüzde 18 (en yüksek 0,90 ABD Doları/net kilogram-en düşük 0,31 ABD Doları/net kilogram) ek mali yükümlülük getirildi.

Gümrük Tarife Pozisyonu "5205,12", "5205,22", "5205.32" ve "5205,42" olan iplik çeşitleri için 1. yılda yüzde 15 (en yüksek 1 ABD Doları/net kilogram-en düşük 0,35 ABD Doları/net kilogram), 2. yılda yüzde 14 (en yüksek 0,95 ABD Doları/net kilogram-en düşük 0,33 ABD Doları/net kilogram) ve 3. yılda yüzde 13 (en yüksek 0,90 ABD Doları/net kilogram-en düşük 0,31 ABD Doları/net kilogram) ek mali yükümlülük konuldu.

Pamuk ipliği ithalatında 3 yıl süreyle korunma önlemi alınacak. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın ithalatta korunma önlemlerine ilişkin tebliğ, Resmi Gazet...
( KB)
http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=103741&KTG_KOD=486

Turkey to Apply Safeguard Measures Against Cotton Yarn

The Turkish Undersecretariat of Foreign Trade, through Communiqué no 2008/7 about Safeguard Measures in Importation published in the Official Gazette dated 11th of August 2008, declared that the Board for the Evaluation of Safeguard Measures in Importation decided to recommend the Council of Ministers to apply a safeguard measure against the imports of cotton yarn classified under harmonized system code 5205.

The recommended measures take the form of additional financial duties applicable for a period of three years.

Pamuk İpliğinde Tartışmalı Korunma Önlemi Karara Bağlandı

Dış Ticaret Müsteşarlığı 11 Ağustos 2008 Pazar tarih ve 26964 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2008/7 sayılı Tebliğ (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/ithalatta-korunma-nlemlerine-ilikin_10.html) aracılığıyla İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu'nun 52.05, 52.06 ve 52.07 gümrük tarife istatistik pozisyonlarında yer alan dikiş ipliği hariç pamuk ipliklerine (sırasıyla ağırlık itibariyle % 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olanlar, ağırlık itibariyle % 85 den az pamuk içeren ve perakende satış için hazırlanmamış olanlar ve perakende olarak satılacak hale getirilmiş olanlar) ilişkin olarak yürütülmekte bulunan korunma önlemi soruşturmasında karara vardığını açıkladı.

Soruşturma birçok ticaret ve sanayi odası ile bir firmanın yaptığı başvuru üzerine 23 Mayıs 2008 Cuma tarih ve 26884 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2008/5 sayılı Tebliğ aracılığıyla başlatılmış, İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu sadece soruşturma açılmasına değil, aynı zamanda söz konusu ürünlerin ithalatında 200 gün süreyle geçici önlem uygulanması, geçici önlemin net kilogram başına 1,03 ABD Doları tutarında ek mali yükümlülük olarak belirlenmesine de karar vermişti (http://antidamping.blogspot.com/2008/05/pamuk-ipliine-korunma-nlemi-soruturmas.html).

Ancak bu karar söz konusu iplikleri hammadde olarak kullanan tekstil ve konfeksiyoncuların büyük tepkisini çekmiş, Bakanlar Kurulu tarafından da zor benimsenmişti (Referans'tan Şevket Sürek'in bu konudaki yazısı için bakınız: http://antidamping.blogspot.com/2008/08/ithal-iplikteki-103-dolarlk-ek-vergi.html). Geçici önlemin önerilmesinden bir süre sonra gelen zamlar tepkileri doruğa çıkartmıştı (Tabi konuyla ilgili tüm haberlere yer veremeyeceğiz günlüğümüzde; ancak Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği'nin tepkisi için http://antidamping.blogspot.com/2008/09/rota-haber-iplik-ithalatna-ek-mali-yk.html, ÖRSAD'ın tepkisi için ise http://antidamping.blogspot.com/2008/09/sabah-iplikiler-anti-damping-nlemlerini.html örnek olarak faydalı.).

Sonuç olarak soruşturma geçici önlemin ciddi şekilde değiştirilmesiyle kapandı. Nitekim böyle olacağı bir süredir biliniyordu (Yine bir Şevket Sürek yazısı: http://antidamping.blogspot.com/2008/09/evket-srek-iplik-ithalatndaki-103.html). Buna göre Bakanlar Kurulu'na korunma önleminin sadece 52.05 gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer alan, ağırlık itibariyle % 85 veya daha fazla pamuk içeren ve perakende olarak satılacak hale getirilmemiş olan pamuk iplikleri için alınması önerilecek. Diğer ürünler için soruşturma kapatılmış, yani korunma önlemi alınması imkanı ortadan kaldırılmış durumda. Yani yerli iplik üreticileri ile ithal hammaddeleri kullananlar arasında bir orta yol bulunmuş sayılır. Önlemin mahiyeti de değiştirilmiş ve aşağıdaki şekli almış:


Ayrıca Dünya Ticaret Örgütü'nün önlemden olumsuz etkilenecek üyeleriyle istişare hükmü de getirilmiş ki bu önleme dışarıdan da ciddi tepkiler yağdığını gösteriyor. Kısacası pamuk ipliği soruşturması ticari savunma araçlarının ekonomi politiğinin sergilenmesi açısından çok iyi bir örnek teşkil ediyor.

İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2008/7 Sayılı Tebliğ

Referans: "Elektrikli alet ithalatına ek mali yükümlülük"

Referans
11.08.2008 ANKA


Öğütücü, mikser, blender, et kıyma makinesi ve tost makinelerinin ithalatına ek mali yükümlülük uygulaması getirildi. Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın, İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliği Resmi Gazete'de dün yayımlandı. Uygulamaya göre, adet başına 1'inci yıl öğütücü, mikser, blenderler için 5 dolar, et kıyma makinesi için 8 ve tost makinesi için 6 dolar ek mali yükümlülük getirilecek. 3'üncü yıl ise adet başına öğütücü, mikser, blenderler için 4 dolar, et kıyma makinesi için 6 ve tost makinesi için 5 dolar ek mali yükümlülük uygulaması getirilecek.

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=103708&KTG_KOD=486

Ekspres: "İthalatta Korunma Önlemleri"

Ekspres Günlük Siyasi Gazete
10.08.2008

ANKARA - Dış Ticaret Müsteşarlığının ithalatta korunma önlemlerine ilişkin tebliği Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlanarak, yürürlüğe girdi. Buna göre, öğütücüler, mikserler, blenderler, komple setler, et kıyma makineleri, tost makineleri ve benzerlerin ithalatında 3 yıl süreyle korunma önlemi uygulanacak. Öğütücüler için 1. yıl 5 ABD Doları/adet, 2. yıl 4,5 ABD Doları/adet, 3. yıl için 4 ABD Doları/adet, mikserler için 1. yıl 5 ABD Doları/adet, 2. yıl 4,5 ABD Doları/adet, 3. yıl 4 ABD Doları/adet, blenderler 1. yıl 5 ABD Doları/adet, 2. yıl 4,5 ABD Doları/adet, 3. yıl 4 ABD Doları/adet, komple setler için 1. yıl 8 ABD Doları/adet, 2. yıl 7 ABD Doları/adet, 3. yıl 6 ABD Doları/adet, et kıyma makineleri 1. yıl 8 ABD Doları/adet, 2. yıl 7 ABD Doları/adet, 3. yıl 6 ABD Doları/adet, tost makineleri 1. yıl 6 ABD Doları/adet, 2. yıl 5,5 ABD Doları/adet, 3. yıl 5 ABD Doları/adet tutarında ek mali yükümlülükler belirlenmesine karar verildi.

ANKA: "Elektrikli Aletlerin İthalatına Ek Mali Yükümlülük"

ANKA Ajansı
10:25:36 10.08.2008


Öğütücü, mikser, bilender, et kıyma makinesi ve tost makinelerinin ithalatında 3 yıl süreyle ek mali yükümlülük şeklinde korunma önlemi uygulanacak.

Ankara(ANKA)- Öğütücü, mikser, bilender, et kıyma makinesi ve tost makinelerinin ithalatına ek mali yükümlülük uygulaması getirildi.

Dış ticaret Müsteşarlığı'nın, İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre, İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu, soruşturma kapsamında yer alan meyve ve sebze presleri, ekmek kızartma makineleri, fritözler ile su kaynatma kapları için soruşturmanın önlemsiz olarak kapatılmasına karar verdi. Soruşturma kapsamında yer alan öğütücü, mikser, bilender, et kıyma makinesi ve tost makinelerinin ithalatında 3 yıl süreyle ek mali yükümlülük şeklinde korunma önlemi uygulanması kararlaştırıldı.

Uygulamaya göre, adet başına 1'inci yıl öğütücü, mikser, bilenderler için 5 dolar, et kıyma makinesi için 8 ve tost makinesi için 6 dolar ek mali yükümlülük getirilecek. Adet başına 2'nci yıl öğütücü, mikser, bilenderler için 4,5 dolar, et kıyma makinesi için 7 ve tost makinesi için 5,5 dolar ek mali yükümlülük uygulanacak. 3'üncü yıl ise adet başına öğütücü, mikser, bilenderler için 4 dolar, et kıyma makinesi için 6 ve tost makinesi için 5 dolar ek mali yükümlülük uygulaması getirilecek. (ANKA)

Turkey to Apply Safeguard Measures Against Electrical Kitchen Appliances

The Turkish Undersecretariat of Foreign Trade, through Communiqué no 2008/6 about Safeguard Measures in Importation published in the Official Gazette dated 10th of August 2008, declared that the Board for the Evaluation of Safeguard Measures in Importation decided to recommend the Council of Ministers to apply a safeguard measure against the imports of various electrical kitchen appliances such as mixers and blenders.

The recommended measures take the form of additional financial duties applicable for a period of three years.

Elektrikli Mutfak Aletlerinde Korunma Önlemi

Dış Ticaret Müsteşarlığı 10 Ağustos 2008 Pazar tarih ve 26963 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2008/6 sayılı Tebliğ (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/ithalatta-korunma-nlemlerine-ilikin.html) aracılığıyla İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu'nun 8509.40.00.00.14, 8516.72.00.00.00, 8516.79.20.00.00 ve 8516.79.70.00.11 gümrük tarife istatistik pozisyonunda kayıtlı muhtelif elektrikli mutfak eşyalarında korunma önlemi alınmasını Bakanlar Kurulu'na önerdiğini bildirdi.


Önlemin son zamanlardaki uygulama doğrultusunda üç yıl boyunca ve ek mali yükümlülük olarak uygulanması öneriliyor. Muafiyet sınırı ve ek mali yükümlülük yukarıda görüldüğü gibi her ürün için ayrı ayrı belirlenmiş durumda.

9 Eylül 2008 Salı

İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2008/6 Sayılı Tebliğ

10 Ağustos 2008 Pazar tarih ve 26963 sayılı Resmi Gazete

Dış Ticaret Müsteşarlığından:

İTHALATTA KORUNMA ÖNLEMLERİNE İLİŞKİN TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO: 2008/6)

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Tebliğ, 19/12/2007 tarihli ve 26735 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2007/4 sayılı Tebliğ ile başlatılan ve 10/5/2004 tarihli ve 2004/7305 sayılı Kararnamenin eki İthalatta Korunma Önlemleri Hakkında Karar ve İthalatta Korunma Önlemleri Yönetmeliği çerçevesinde yürütülen korunma önlemi soruşturması sonucunda İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulunca alınan kararın ilgili taraflara duyurulmasıdır.

Soruşturma sonuç raporu

MADDE 2- (1) Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından belirli elektrikli aletlerin ithalatında yürütülerek tamamlanan soruşturma sonucunda hazırlanan soruşturma sonuç raporu ekte yer almaktadır.

Kurul Kararı

MADDE 3- (1) İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu, soruşturma kapsamında yer alan 8509.40.00.00.14, 8516.72.00.00.00, 8516.79.20.00.00 ve 8516.79.70.00.11 Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonlu eşya için soruşturmanın önlemsiz olarak kapatılmasına; soruşturma kapsamında yer alan diğer eşyanın ithalatında 3 (üç) yıl süreyle ek mali yükümlülük şeklinde korunma önlemi uygulanmasına; Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Korunma Önlemleri Anlaşması’nın (Anlaşma) 12.3 maddesi gereğince korunma önlemi kapsamı eşyanın ihracatçıları olarak önemli bir menfaati olan DTÖ üyeleri ile istişarelerde bulunulmasına; önlemin ürün başına aşağıdaki tabloda belirtilen tutarlarda ek mali yükümlülük olarak belirlenmesi ve tabloda “Muafiyet Sınırı” sütununda belirtilen CIF birim kıymet ve üstünde birim kıymeti haiz eşyaya ve Anlaşma’nın 9.1 maddesi gereğince gelişmekte olan ülkelere muafiyet tanınması hususlarında Bakanlar Kurulu’na öneride bulunulmasına karar vermiştir.


Yürürlük

MADDE 4- (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 5- (1) Bu Tebliğ hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakan yürütür.

EK

BELİRLİ ELEKTRİKLİ ALETLERİN İTHALATINDA KORUNMA ÖNLEMİ SORUŞTURMASINA İLİŞKİN SONUÇ RAPORU

1. SORUŞTURMAYA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER

1.1. Kapsam

Bu rapor, İthalatta Korunma Önlemleri Hakkında Karar hükümleri çerçevesinde yürütülen korunma önlemi soruşturması sonucunda yapılan tespitleri içermektedir.

1.2. Soruşturmanın başlatılması

Belirli elektrikli aletlerin ithalatına yönelik korunma önlemi soruşturması, yerli üreticileri temsilen Küçük Ev Aletleri Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği’nin yapmış olduğu başvuruya istinaden, 19/12/2007 tarihli ve 26735 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin 2007/4 sayılı Tebliğ ile başlatılmıştır.

1.3. Yerinde inceleme

Soruşturma aşamasında muhtelif üretici ve ithalatçı firmaların tesislerinde yerinde inceleme yapılmıştır.

1.4. İlgili tarafların bilgilendirilmesi ve dinlenmesi

Soruşturma konusu eşyanın yerli üreticilerine, ithalatçılarına, ihracatçılarına, yabancı ülke temsilciliklerine ve diğer ilgili taraflara görüşlerini göndermeleri ve sözlü dinlenme taleplerini iletmeleri için yeterli süre tanınmıştır. İlgili taraf başvuru formları ve bilgi formları Müsteşarlık internet sayfasında yayımlanarak duyurulmuştur. Soruşturmaya ilgili taraf olarak iştirak etmek isteyen tüzel kişiliklerin başvuruları kabul edilmiş ve söz konusu tarafların görüşlerinin dinlenebilmesini teminen, 5/3/2008 tarihinde tarafları dinleme toplantısı yapılmıştır. Gerek bu toplantı öncesinde, gerekse toplantıdan sonra Müsteşarlığımıza yazılı olarak iletilen bilgi formları ve ilgili taraf görüşleri ile soruşturma kapsamında yapılan ara tespitler Müsteşarlık internet sayfasında yayımlanarak kamuoyuna duyurulmuştur.

1.5. Sonuçların değerlendirilmesi

Soruşturma sonucunda elde edilen bilgiler ve değerlendirmeleri içeren soruşturma raporu İthalatta Korunma Önlemlerini Değerlendirme Kurulu’nun 29/7/2008 tarihli toplantısında değerlendirilmiştir.

1.6. Soruşturma konusu eşya

2007/4 sayılı Tebliğ ile ithalatına karşı korunma önlemi soruşturması başlatılan eşya içerisinde yer alan 8509.40.00.00.14 Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonlu (GTİP) “meyva ve sebze presleri”, 8516.72.00.00.00 GTİP’li “ekmek kızartma makinaları”, 8516.79.20.00.00 GTİP’li “fritözler” ve 8516.79.70.00.11 GTİP’li “su kaynatma kapları-kettlelar”ın ithalatına karşı korunma önlemi alınmasını gerektiren şartların oluşmadığı tespit edilmiş olduğundan, soruşturma söz konusu ürünlerin ithalatına karşı önlemsiz olarak kapatılmıştır. Bu itibarla, raporun ilerleyen bölümlerinde soruşturma konusu eşyaya ilişkin olarak yapılan atıflar ve tespitler anılan 4 ürünü kapsamamaktadır.

Soruşturma konusu eşyanın sınıflandırıldığı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonları aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.


Soruşturma kapsamında yer alan 8509.40 Gümrük Tarife Pozisyonlu ürünler ile 8509.80.00.00.11 GTİP’li “et kıyma makinaları”, talep koşulları ve üretim süreçleri göz önünde bulundurularak gruplandırılmış olup raporun ilerleyen bölümlerinde yer alan tespitler “Ürün 1” isimli bu gruba ilişkin bilgiler üzerinden yapılmıştır.

1.7. Benzer veya doğrudan rakip ürün

Soruşturma konusu eşyanın yerli ve ithal olanlarının üretim süreçleri, dağıtım kanalları, nihai kullanım alanları ve talep yapıları açısından yapılan incelemeler neticesinde aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.

Soruşturmaya konu olan ürünlerin yerli ve ithal olanlarının üretim süreçleri birbirine benzerdir. Emek-yoğun olan üretim sürecinde, firma içerisinde üretilen veya dışarıdan tedarik edilen yarı mamuller ile girdiler bir montaj hattı boyunca birleştirilerek nihai ürün haline getirilmektedir. Soruşturmaya konu olan ürünlerin hem ithal hem de yerli olanlarının plastik, metal veya diğer maddelerden dış aksamı, büyük ölçüde, üretici firma bünyesinde üretilmektedir. Bu itibarla, enjeksiyon kalıplama ve metal presleme, ithal ve yerli ürünlerin üretiminin önemli aşamalarını oluşturmaktadır. Tüm ürünler, montaj hattının sonunda montaj uygunluk kontrolü, fonksiyonel kontrol, niteliksel kontrol ve elektriksel dayanım kontrolü gibi performans ve fonksiyon testlerine tabi tutulmaktadır. Bu itibarla, soruşturmaya konu olan ürünlerin ithal ve yerli olanları arasında üretim süreçleri açısından herhangi bir farklılık bulunmamaktadır.

Soruşturma konusu ürünlerin ithal ve yerli olanları, dağıtım kanalları açısından da birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Yapılan incelemelerde, ithal ve yerli ürünlerin aynı noktalarda tüketiciye sunulduğu tespit edilmiştir. Söz konusu ürünlerin satışı, genel itibariyle, geleneksel bayiler ile özellikle son yıllarda önem kazanmaya başlayan zincir marketler ve sanal mağazalar vasıtasıyla yapılmaktadır. Ürünler, perakende aşamasına ise marka sahibi firmalar ve distribütörler/toptancılar kanalıyla ulaşmaktadır. Söz konusu marka sahibi firmalar ile distribütörler/toptancılar, hem yerli hem de ithal ürünlerin dağıtımını yapmaktadırlar ve ürün tercihlerini, pazar segmentleri çerçevesinde fiyata ve fiyat dışı unsurlara dayanarak belirlemektedirler. Bu itibarla, yerli ve ithal ürünler arasında dağıtım kanalı yönünden bir farklılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Yerli ve ithal ürünler nihai kullanım alanları itibariyle incelendiğinde, söz konusu ürünlerin elektrik enerjisi ile çalışarak günlük hayatta yapılan kişisel ve evsel işleri kolaylaştırmak ve konfor sağlamak amacıyla özel olarak tasarlanmış aletler olduğu söylenebilmektedir. Bu itibarla, söz konusu ürünler, yoğun olarak evler, iş yerleri, oteller ve benzeri yaşam alanlarında, sınai olmayan ölçeklerde, gıda hazırlama, besinleri ısıtma/kızartma, temizlik ve kişisel bakım işlerinin yapılması amaçlarıyla kullanılmakta olup bu açıdan değerlendirildiğinde yerli ve ithal ürünlerin aynı nihai kullanım alanlarına sahip olduğu tespit edilmiştir.

Son olarak, soruşturma konusu ürünler, talep yapıları itibariyle incelendiğinde, şehirleşme, milli gelir ve harcanabilir gelir artışıyla birlikte söz konusu ürünlere olan talebin genişlediği söylenebilir. Ayrıca, bu ürünler, tüketiciler tarafından hediye amaçlı olarak da talep edilebilmekte ve firmalar tarafından promosyon olarak başka birtakım ürünlerle birlikte de satılabilmektedir. Talebi belirleyen bu gibi unsurlar açısından yerli ve ithal ürünler arasında bir farklılık bulunmamaktadır. Bunun yanında, anılan ürünlerin pazarında rekabet, fiyata ve fiyat dışı faktörlere dayanmaktadır. Bu itibarla pazarı, alt, orta ve üst segment ürünler yönünden değerlendirmek mümkündür. Alt segmentte yer alan ürünler, marka imajı veya bilinirliğine sahip olmayan, kullanım ömrü görece düşük ve fiyat ile rekabetçilik yaratmaya çalışan ürünlerdir. Bu segmentte yer alan ürünlerde, talebin fiyat esnekliği yüksektir. Orta segmentte, marka imajı veya bilinirliğine sahip, belirli ölçüde ar-ge yatırımıyla üretilen ve genel itibariyle yasal zorunlulukların öngördüğü ölçüde satış sonrası hizmetleri sunan ürünler yer almaktadır. Pazarın üst segmentinde yer alan ürünler ise çok güçlü marka imajıyla rekabet eden ve tüketicilerin genel itibariyle dayanıklılık, estetik unsurlar, boyut ve mevzuatın gerektirdiğinin ötesinde seviyede sağladıkları satış sonrası hizmetler nedeniyle tercih ettiği ürünler olup söz konusu ürünlerde talebin fiyat esnekliği oldukça düşüktür. Alt segmentten üst segmente doğru ilerledikçe ürünün satış fiyatı içerisinde imalatın payı giderek düşmektedir. Soruşturma kapsamında bilgi sunan yerli üreticilerin her üç ürün segmentinde yer alan ürünleri ürettikleri ancak yerli üretimin daha ziyade orta ve üst segment ürünlerde yoğunlaştığı tespit edilmiştir. Ayrıca, pazarın en üst segmentinde rekabet eden ve oldukça yüksek fiyat seviyeleriyle tüketiciye sunulan ithal ürünlerin, talep yapıları ve teknik özellikleri itibariyle yerli ürünler ile doğrudan rekabet etmediği tespit edilmiştir. Bu itibarla, bütün olarak değerlendirildiğinde, yerli ve aşağıdaki tabloda belirtilen eşik kıymetlerin altında kıymetleri haiz ithal ürünlerin, talep koşulları açısından benzer ürünler oldukları sonucuna varılmıştır.

Bu çerçevede, soruşturmaya konu olan ürünlerin yerli ve belirli kıymetlerin altında olmak üzere ithal olanlarının, üretim süreçleri, talep koşulları, dağıtım kanalları ve nihai kullanım alanları açısından benzer ürünler olduğu sonucuna varılmıştır. Bu itibarla, söz konusu birim kıymetlerin üzerinde kıymetleri haiz ürünler, ithalat artışına, ciddi zarar ve ciddi zarar tehdidine ve nedensellik ilişkisine dair analizlerde değerlendirme dışı bırakılmış olup, söz konusu kıymetlerin altında kıymetlere sahip eşya, raporun ilerleyen bölümlerinde “soruşturma konusu eşya” olarak veya ürün numaraları kullanılarak isimlendirilmiştir.

1.8. Yurt içinde yaratılan katma değer

Yerli üreticiler, ürünlerin dış görünümünü oluşturan plastik, metal veya diğer hammaddelerden aksam ve parçaları kendileri üretmektedirler. Bunun yanında, ürünün niteliğine göre işlevini yerine getirmesini sağlayan temel iki malzeme motor ve rezistans olup bu iki malzeme de yurt içinde üretilebilmektedir. Dolayısıyla, ilk madde ve malzemeler ile direkt işçiliğin soruşturma konusu eşyanın sınai maliyetinin kayda değer bir kısmını teşkil ettiği göz önünde bulundurulduğunda, plastik veya metal veya diğer hammaddeden mamul, ürünün dış görünümünü oluşturan aksam ve parçalar ile rezistans ve/veya motor bir araya geldiğinde, ilgili ürünün katma değerinin önemli ölçüde tamamlanmış olduğu sonucuna varılmaktadır.

Ürün 1 (Yemek hazırlama ürünleri) ve Ürün 4 (Şarjlı el süpürgeleri)’ün dış aksamı büyük ölçüde enjeksiyonla kalıplanmış plastikten oluşmaktadır. Ürünün dış görünümünü oluşturan plastik aksam ve bu ürünlerde kullanılmaya mahsus bir adet motor bir araya geldiğinde ürünün katma değerinin önemli bir kısmı meydana gelmektedir.

Ürün 2 (Tost makinaları)’nin dış aksamı büyük ölçüde kesilip şekillendirilmiş sactan oluşmaktadır. Ürünün dış görünümünü oluşturan sac aksam, iki adet rezistans ve bu ürüne mahsus iki adet alüminyum plaka bir araya geldiğinde ürünün katma değerinin önemli bir kısmı meydana gelmektedir.

Ürün 3 (Saç kurutma makinaları)’ün dış aksamı büyük ölçüde enjeksiyonla kalıplanmış plastikten oluşmaktadır. Ürünün dış görünümünü oluşturan plastik aksam, bir adet rezistans ve bu üründe kullanılmaya mahsus bir adet motor bir araya geldiğinde ürünün katma değerinin önemli bir kısmı meydana gelmektedir.

2. SORUŞTURMA KONUSU EŞYANIN İTHALATI İLE İLGİLİ BİLGİLER

2.1. Ürün 1

Ürün 1’in toplam ithalatı, 2003 yılında 1,2 milyon adet düzeyinde gerçekleşmiştir. İthalat, izleyen iki yılda sırasıyla % 33 ve % 18 oranlarında artış göstermiş ve 2005 yılında 2 milyon adet seviyesine ulaşmıştır. 2006 yılında % 12 ve 2007 yılında % 8 oranında yükselen ithalat, dönem sonunda 2,4 milyon adet seviyesinde değer almıştır. İthalatın piyasa payında da ithalattaki artış seyrine benzer bir eğilim olduğu görülmektedir. Ürün 1’de yer alan ithal ürünler, piyasa paylarını, 2006 yılı dışında sürekli olarak arttırmış ve 2007 yılında yurt içi piyasadan % 80 oranında pay almıştır. Benzer şekilde, 2003 yılında % 75 olan ithalatın yerli üretime oranı, izleyen yıllarda gösterdiği artışların sonucunda 2007 yılında % 132’ye ulaşmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) % 91’lik pay ile 2007 yılında Ürün 1’in ithalatında en önemli tedarikçi ülke olmuştur. ÇHC’yi sırasıyla % 3 ve % 2’lik paylar ile Slovenya ve Polonya izlemiştir. Bu rakamların incelenmesiyle, Ürün 1’in ithalatının soruşturma konusu dönemde mutlak olarak ve yerli üretime oranla artış gösterdiği ve buna paralel olarak söz konusu dönemde ithalatın piyasa payında da önemli oranlı bir genişleme olduğu sonucuna varılmaktadır.

2.2. Ürün 2

2003 yılında 120 bin adet seviyesinde gerçekleşen Ürün 2 ithalatının izleyen yıllarda sırasıyla % 214, % 19, % 20 ve % 55 oranlarında artış göstererek 2007 yılında 830 bin adet düzeyini aştığı görülmektedir. İthalatta görülen bu artış sonucunda ithal ürünlerin yurt içi piyasadan aldığı pay sürekli olarak genişlemiştir. 2003 yılında % 50 olan ithalatın piyasa payı 2007 yılında % 89’a çıkmıştır. Bu ürünün ithalatının % 99’u ÇHC’den yapılmaktadır. Bu rakamlardan hareketle, Ürün 2’nin ithalatının soruşturma konusu dönem içerisinde mutlak olarak ve yerli üretime oranla önemli oranda artış gösterdiği ve bu artış sonucunda ithalatın piyasa payında da genişleme olduğu sonucuna varılmaktadır.

2.3. Ürün 3

Ürün 3’ün ithalatı, 2003 yılında 1,25 milyon adet olurken ithalat izleyen iki yılda sırasıyla % 24 ve % 2 oranlarında artarak 2005 yılında 1,5 milyon adet seviyesine ulaşmıştır. 2006 yılında % 5 oranında düşüş gösteren ithalatın 2007 yılında % 21 oranında artışla 1,8 milyon adet seviyesine yaklaştığı görülmektedir. İthal ürünler, soruşturma konusu dönemde piyasa paylarını kademeli olarak arttırarak 2007 yılında % 97 payla yurt içi piyasanın hakimi konumuna gelmiştir. İthalatın yerli üretime oranının da soruşturma konusu dönemde önemli ölçüde artış gösterdiği görülmektedir. 2007 yılında ithal ürünlerin % 96’sı ÇHC menşelidir. Sonuç olarak, Ürün 3’ün ithalatının soruşturma konusu dönemde mutlak olarak ve yerli üretime oranla ciddi artış gösterdiği ve bu artışın ithalatın piyasa payında genişlemeye yol açtığı söylenebilmektedir.

2.4. Ürün 4

Ürün 4’ün ithalatı 2003 yılında 186 bin adet olurken sonraki yılda ithalat, % 137 oranında artmıştır. 2005 yılında gerçekleşen % 11 oranlı düşüşten sonra ithalat, sonraki yıllarda % 26 ve % 4 oranlarında artarak 2007 yılında 514 bin adet olmuştur. Soruşturma konusu dönem, ithal ürünlerin piyasa paylarındaki genişlemeye de sahne olmuştur. 2003 yılında % 57 olan ithalatın piyasa payı 2007 yılında % 88 olarak gerçekleşmiştir. Yine, ithalatın yerli üretime oranı da soruşturma konusu dönemde önemli oranda yükselmiştir. Bu ürünün 2007 yılı ithalatının yaklaşık % 98’i ÇHC menşeli ürünlerdir. Bu rakamlardan hareketle, Ürün 4’ün ithalatının soruşturma konusu dönemde önemli oranda arttığı ve bu artışın ithalatın piyasa payındaki gelişime de yansıdığı görülmektedir.

3. ÖNGÖRÜLMEYEN GELİŞME

Soruşturma konusu eşyanın tüketici talebinin fiyat esnekliğinin ürünün hangi segmentte yer aldığına göre değişiklik gösterdiği bilinmektedir. Buna göre, alt segmentten orta ve üst segmentlere doğru ilerledikçe, ürünün talebinin fiyat esnekliği düşmekte ve işlev, tasarım, satış sonrası hizmetler gibi faktörlerin talep üzerindeki etkisi artmaktadır. Buna karşın, perakende noktasında rekabet eden firmaların önemli bir kısmı marka sahibi firmalar olup bu firmaların, hangi segmentte olursa olsunlar, pazarlayacakları ürünleri hangi üreticilerden tedarik edecekleri yönündeki tercihleri üzerinde maliyet ve fiyatlar önemli bir rol oynamaktadır. Bir başka ifadeyle, talebin fiyat esnekliği, arz edenin yurt içi ve yurt dışında yerleşik üreticiler, talep edenin ise marka sahibi olan firmalar olduğu piyasa ile arz edenin perakendeciler, talep edenin ise tüketiciler olduğu piyasa arasında önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Bu itibarla, yurt içi ve yurt dışındaki üretim maliyetleri ve fiyat seviyelerine ilişkin gelişmelerin soruşturma konusu eşyanın yerli üreticileri üzerinde önemli etkileri olabilmektedir. Bu kapsamda, soruşturma konusu dönem boyunca, genel itibariyle, ülke genelinde tüketici fiyatları üretici fiyatlarından daha yüksek oranda artışlar göstermiştir. Üreticilerin fiyatlarını ülke genelinde satın almanın maliyetinin arttığı ölçüde arttıramamasında, bu dönemde YTL’nin yabancı ülke paraları karşısındaki değerinin önemli bir etkisi olmuştur. Son beş yıl içerisinde önemli oranda değer kazanan YTL, üreticilerin soruşturma konusu dönem boyunca ithal ürünlerin beklenmedik fiyat baskısı altında zorlanmasına yol açmıştır.

Bunun yanında, soruşturma konusu eşyanın ithalatında görülen artış üzerinde etkili olan yurt dışı faktörlerin neler olabileceği hususu da araştırılmıştır. Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), kalabalık nüfusu ve hızlı kentleşme oranı ile elektrikli ev aletleri için çok önemli bir pazar konumundadır. Ayrıca, ÇHC’deki ucuz işgücü maliyeti, soruşturma konusu eşyanın da içinde bulunduğu emek-yoğun ürünlerin üretiminin ÇHC’de yoğunlaşmasını açıklayan bir diğer faktör olarak göze çarpmaktadır. Söz konusu faktörlere bağlı olarak soruşturma konusu eşyanın 2006 yılında dünya genelinde önemli oranda ÇHC’den ihraç edildiği aşağıdaki tablodan görülmektedir.

ÇHC’deki üretim ve yatırım artışı, söz konusu ülkede soruşturma konusu eşyanın üretiminde kapasite fazlası oluşmasına ve fiyatların baskılanmasına yol açmıştır. ÇHC’de oluşan kapasite fazlasının Türkiye üzerindeki etkilerini de yukarıdaki tablodan görmek mümkündür. Tüm ürünler için, ÇHC menşeli ürünler Türkiye ithalatından, dünya ihracatından aldıkları paydan daha yüksek oranda pay almıştır. TÜİK verilerine göre 2007 yılı sonu itibariyle 70,6 milyon nüfusa sahip Türkiye’de bu nüfusun 20,8 milyonu kırsal kesimde yaşamaktadır ve bu kırsal nüfusun kente yönelimi süreci halen devam etmektedir. Bu itibarla, pazar büyüklüğü ve demografik yapısıyla Türkiye, kapasite fazlası ve görece düşük birim fiyatlı ÇHC menşeli ürünler için uygun bir piyasa konumuna gelmiştir.

Sonuç olarak, yurt içi ve yurt dışındaki üretim maliyetleri ve fiyatların gelişimi, ÇHC’nin ilgili ürünlerin üretiminde en önemli üretim üssü haline gelmesi ve demografik faktörler, Türkiye’nin soruşturma konusu eşya ithalatında ani bir artış yaşanmasına yol açan öngörülmeyen gelişmeler olarak değerlendirilmektedir.

4. YERLİ ÜRETİCİLER ÜZERİNDE CİDDİ ZARAR TESPİTİ İLE İLGİLİ BİLGİLER
4.1. Ürün 1


Ürün 1’de 2003 yılında 1,95 milyon adet düzeyinde gerçekleşen yurt içi tüketimin, izleyen yıllarda sırasıyla % 29, % 8 ve % 18 oranlarında artarak 2006 yılında 3,2 milyon adet düzeyine ulaştığı görülmektedir. Tüketimde 2007 yılında % 4 oranlı bir düşüş gerçekleşmiştir.

Ürün 1’de yer alan ürünlerin toplam yurt içi üretim kapasitesi, 2003 yılından 2006 yılına önemli oranda bir değişim göstermemiştir. 2007 yılında ise üretim kapasitesi % 75 oranlı artışla 3,42 milyon adet olmuştur. Bu artış, yıllar içerisinde yapılan makine ve kalıp yatırımlarının, 2007 yılında güncellenen kapasite raporlarına yansıtılmasından kaynaklanmıştır.

Ürün 1’in üretiminde kapasite kullanım oranı, 2003-2005 yılları arasında % 90-95 aralığında gerçekleşmiştir. 2006 yılında görülen üretim artışına bağlı olarak kapasite kullanım oranı % 108’e yükselmiştir. Bu sektörde yer alan firmaların elektrikli ev aletleri grubunda birçok ürünü üretebilmesi ve öngörü ve planlamaya bağlı olarak kaynakların ürünler arasında dağıtılabilmesi, bu yılda üretimin üretim kapasitesinin üzerinde gerçekleşmesine yol açmıştır. 2007 yılında kapasite kullanım oranının % 53’e gerilemesi, kısmen bu yıldaki kapasite artışından, kısmen de üretimde görülen düşüşten kaynaklanmıştır.

Ürün 1’in üretimi 2003 yılında 1,7 milyon adet olmuştur. Takip eden iki yılda önemli oranlı bir değişim göstermeyen üretimin 2006 yılında % 26 oranında artışla 2,1 milyon adet seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir. Üretim, 2007 yılında % 13 oranında düşüş göstermiş ve 1,8 milyon adet olarak gerçekleşmiştir.

Soruşturma konusu dönemin ilk yılında 663 bin adet olarak gerçekleşen yurt içi satışlar, izleyen iki yılda sırasıyla % 19 artmış ve % 15 düşmüş ve 2005 yılında başlangıçtaki seviyesinde gerçekleşmiştir. Satışların 2006 yılında önemli oranda artarak soruşturma konusu dönemin en yüksek seviyesine ulaştığı, ancak % 34 oranlı düşüş sonucunda satışların 2007 yılında soruşturma konusu dönemin en düşük seviyesine gerilediği görülmektedir.

2003 yılında 90 bin adet olan dönem sonu stoklar, 2004 yılı sonunda, yurt içi satışların bir kısmının stoklardan yapılması sonucunda 76 bin adede gerilemiştir. 2005 yılında ise yurt dışı satışlarda görülen artış sonucunda stoklar 59 bin adet düzeyine inmiştir. 2006 yılındaki üretim artışı, stokların bir miktar artmasına yol açmış ve 2007 yılında üretimde yaşanan düşüş ve yurt dışı satışlarda yaşanan artış sonucunda dönem sonu stoklar bu yılda soruşturma konusu dönemin en düşük değerine gerilemiştir.

Ürün 1 üretiminde çalışan direkt işçi, 2003 yılında 474 kişi olurken 2004 yılında % 18’lik düşüş ile 387 kişi olmuştur. Direkt işçi sayısı 2005 yılında fazla değişmemiş ve 2006 yılında üretim artışına bağlı olarak en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Direkt işçi sayısında 2007 yılında % 1 oranlı düşüş olduğu görülmektedir.

2003 yılından 2004 yılına % 18 oranında artan işgücü verimliliği, izleyen iki yılda aynı seviyede gerçeklemiş ve 2007 yılında üretimde görülen düşüşe bağlı olarak % 12 oranında gerilemiştir.

Ürün 1 üretiminde 2003 yılından 2006 yılına pozitif değerler alan kârlılığın 2007 yılında %-2 olarak gerçekleştiği görülmektedir.

Sonuç itibariyle, Ürün 1’in ekonomik göstergelerinin incelenmesinden, üretim, kapasite kullanım oranı, yurt içi satışlar ve kârlılıkta 2007 yılında önemli oranda bozulmalar olduğu görülmektedir. Özellikle, bu yılda, yurt içi satışlar, dönem sonu stoklar ve kârlılık oranı, soruşturma konusu dönemin en düşük değerlerini almıştır. İstihdamın da genel itibariyle üretimde yaşanan değişimlere paralel olarak değiştiği görülmektedir. Ürün 1 üreticilerinin, bu dönemde yurt içi piyasa paylarını hızla kaybettikleri ve satışlarını dış pazarlara kaydırmaya çalışarak üretimlerini belirli bir seviyede tutmaya çalıştıkları tespit edilmiştir.

4.2. Ürün 2


2003 yılında 240 bin adet düzeyinde gerçekleşen toplam tost makinası tüketiminin izleyen yıllarda sırasıyla % 107, % 13, % 16 ve % 45 oranlarında artarak 2007 yılında 1 milyon adet seviyesine yaklaştığı görülmektedir.

Yerli üretimin tost makinası üretim kapasitesinin 2005 yılındaki düşüş dışında bir değişim göstermediği görülmektedir. Kapasite kullanım oranı ise 2005 yılı dışında sürekli olarak gerilemiş ve soruşturma konusu dönemin sonunda % 71 olarak gerçekleşmiştir.

Tost makinası üretimi soruşturma konusu dönem boyunca sürekli olarak gerileyerek 2007 yılında 110 bin adede kadar düşmüştür.

Yurt içi satışlar da üretime benzer bir seyir izleyerek 2007 yılında 105 bin adet ile soruşturma konusu dönemin en düşük seviyesine gerilemiştir.

Yerli üretimin dönem sonu stokları ise incelenen dönem içerisinde 2004 yılı dışında sürekli olarak yükselerek 2007 yılında 12 bin adet seviyesine ulaşmıştır.

Tost makinası üretiminde çalışan direkt işçi sayısı, soruşturma konusu dönem boyunca azalmıştır. 2003 yılında 46 kişi olan istihdam, 2007 yılında 24 kişi olarak gerçekleşmiştir.

Yerli üretimde verimliliğin soruşturma konusu dönem içerisinde artış eğilimi gösterdiği görülmekte olup bu artış tamamıyla istihdamdaki düşüşle açıklanabilmektedir.

Yerli üretimin kârlılığı, 2006 yılı dışında pozitif değerler almış ancak kârlılık genel itibariyle sektör için makul kabul edilebilecek yüzdenin bir miktar altında kalmıştır.

Sonuç olarak, yurt içinde tost makinası tüketiminin soruşturma konusu dönem boyunca önemli miktar ve yüzdelerde artış gösterdiği tespit edilmiş olup bu artış, ithal ürünlerin pazarda hakim konumlarını oldukça güçlendirmelerine yol açmıştır. Aynı zamanda, 2003-2007 yılları arası, yerli üretimin ekonomik göstergelerinde genel itibariyle bozulmaların da yaşandığı bir dönem olmuştur. Yerli üretimin üretim, satışlar, kapasite kullanım oranı, istihdam gibi göstergeleri soruşturma konusu dönem boyunca kötüye gitmiş ve 2007 yılında en düşük değerlerine gerilemiştir. Stokların da dönem sonunda en yüksek seviyesine ulaştığı görülmektedir. Yerli üretimde genel itibariyle bir işgücü verimliliği problemi yaşanmadığı da tespit edilmiştir. Kârlılık yüzdeleri ise dönem boyunca esaslı bir değişim göstermemiştir. Bu itibarla, tüketimin ve ithalatın pazar payının genişlediği soruşturma konusu dönemde yerli üretimin ekonomik göstergelerinin önemli bir kısmının bozulduğu sonucuna varılmaktadır.

4.3. Ürün 3


Saç kurutma makinalarının toplam yurt içi tüketimi 2003 yılında 1,4 milyon adet seviyesine yakın olmuştur. Tüketim izleyen iki yılda sırasıyla % 23 ve % 2 oranlarında artış göstererek 2005 yılında 1,7 milyon adedin üzerinde gerçekleşmiştir. 2006 yılında % 8 oranlı düşüş gösteren tüketim, 2007 yılında % 17 oranında artışla soruşturma konusu dönemin en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

Saç kurutma makinalarının üretim kapasitesinin, büyüyen piyasanın ihtiyaçları doğrultusunda bir seyir izlediği görülmektedir. 2003 yılında 500 bin adet olan kapasite 2004 yılında % 100 ve 2005 yılında % 25 oranlarında arttırılmış ve 2006 ile 2007 yıllarında bu seviyede kalmıştır.

Saç kurutma makinalarının üretiminde kapasite kullanım oranı, soruşturma konusu dönemde sürekli olarak gerileyerek 2007 yılında % 6’ya düşmüştür.

Saç kurutma makinalarının 2003 yılında 120 bin adet seviyesinde gerçekleşen üretiminin, izleyen iki yılda artarak 2005 yılında 132 bin adede ulaştığı, ancak son iki yılda yaşanan önemli oranlı azalmaların sonucunda 2007 yılında soruşturma konusu dönemin en düşük seviyesine gerilediği görülmektedir.

Yerli üretimin yurt içi satışlarında da üretime benzer bir seyir yaşanmıştır. 2005 yılında zirve noktasına ulaşan yurt içi satışlar 2006 ve 2007 yıllarında sırasıyla % 34 ve % 40 oranlarında düşüş göstererek 2007 yılında 51 bin adede kadar gerilemiştir.

2004 ve 2005 yıllarında yaşanan üretim artışına bağlı olarak 2005 yılında en yüksek seviyesine ulaşan stokların son iki yılda eritilmeye çalışıldığı görülmektedir.

Üretim, satışlar ve stoklara benzer bir seyir izleyen üretimde çalışan direkt işçi sayısı, 2007 yılında 6’ya düşmüştür.

Saç kurutma makinalarının yerli üretiminde işgücü verimliliğinin, özellikle 2003 ve 2007 yıllarında önemli ölçüde yüksek değerler aldığı görülmektedir. 2007 yılındaki yüksek işgücü verimliliği, büyük ölçüde, işgücünde yaşanan ciddi büyüklükteki gerilemeye bağlıdır.

Kârlılığın yıllar itibariyle seyrinin 2007 yılına kadar üretim, satışlar, stoklar ve istihdamdaki seyre paralel olduğu görülmektedir. 2007 yılında ise kârlılıkta 2006 yılına göre 3 puanlık bir artış olduğu görülmekte olup bu artış, işçi sayısındaki düşüşe bağlı olarak işgücü maliyetlerindeki azalma ve faaliyet giderlerinin kısılması nedeniyle gerçekleşmiştir.

Sonuç itibariyle, soruşturma konusu dönemde büyüyen yurt içi piyasada ithal ürünlerin piyasa payını ciddi oranda arttırdığı ve yerli üretimin, üretim ve yurt içi satış adetleri ile işçi sayısının son iki yılda önemli ölçüde bozulduğu görülmektedir. Bunun yanında, kapasite kullanım oranı son beş yıl boyunca sürekli olarak düşmüştür. Kârlılık yüzdesinin ise dalgalı bir seyir izlediği görülmektedir. Ayrıca, son beş yıl içerisinde yerli üretimin işgücü verimliliğinde bir sorun yaşanmadığı tespit edilmektedir. Bu bulgulardan hareketle, ithalatın arttığı ve tüketimin genişlediği soruşturma konusu dönemde, yerli üretimin belirli ekonomik göstergelerinde önemli miktar ve yüzdelerde bozulmalar gerçekleştiği düşünülmektedir.

4.4. Ürün 4


Şarjlı el süpürgelerinin yurt içi tüketiminin soruşturma konusu dönem boyunca, 2005 yılı hariç olmak üzere, arttığı görülmektedir. Tüketim 2007 yılında 620 bin adet seviyesinde gerçekleşmiştir.

Şarjlı el süpürgesi toplam üretim kapasitesinin soruşturma konusu dönem boyunca fazlaca bir değişiklik göstermeyerek 200 bin adet civarında seyrettiği görülmektedir.

Bu ürünün üretiminde kapasite kullanım oranı, soruşturma konusu dönem boyunca sürekli olarak gerilemiş ve 2007 yılında % 51 olarak gerçekleşmiştir.

2003 yılında 182 bin adet seviyesinde gerçekleşen şarjlı el süpürgesi üretimi, izleyen yıllarda sırasıyla % 20, % 3, % 21 ve % 8 oranlarında düşerek 2007 yılında soruşturma konusu dönemin en düşük düzeyine gerilemiştir.

Benzer şekilde, şarjlı el süpürgesinin yurt içi satışlarının da, 2003 yılındaki 140 bin adet seviyesindeki değerinden, izleyen yıllardaki sürekli düşüşler sonucunda, 2007 yılında 70 bin adede kadar gerilediği görülmektedir.

Üretim ve yurt içi satışlardaki sürekli olarak düşme eğiliminin dönem sonu stoklar ve istihdam için de geçerli olduğu göze çarpmaktadır.

Şarjlı el süpürgesi üretimindeki işgücü verimliliğinin soruşturma konusu dönem içerisinde esaslı bir değişim göstermediği görülmektedir.

2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla % 7 ve % 8 olarak gerçekleşen kârlılık, 2005 yılında % 26’ya çıkmıştır. Kârlılığın izleyen iki yılda ise düşme eğilimine girdiği görülmektedir.

Bu bulgular çerçevesinde, soruşturma konusu dönemde önemli ölçüde artan şarjlı el süpürgesi talebinin artan oranlarda ithal ürünlerle karşılandığı tespit edilmektedir. Yerli ürünlerin piyasa paylarının sürekli olarak eridiği bu dönemde, yerli üretimin, üretim, satışlar, kapasite kullanım oranı, istihdam gibi belirli ekonomik göstergelerinde ciddi oranlı bozulmalar yaşandığı görülmektedir. Kârlılığın da 2005 yılı sonrasında bir azalma eğilimine girdiğini söylemek mümkündür. İşgücü verimliliği ise soruşturma konusu dönem içerisinde aynı seviyede seyretmiştir. Bu itibarla, ithalatın arttığı ve tüketimin genişlediği 2003-2007 yılları arasında, yerli üretimin ekonomik göstergelerinin önemli ölçüde kötüye gittiği düşünülmektedir.

5. NEDENSELLİK İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

5.1. Fiyat Kırılması

Fiyat karşılaştırması, yerli ürünlerin fabrika çıkış fiyatına ÖTV eklenerek; ithal ürünlerin ise CIF ithal fiyatına ÖTV, gümrük vergisi ve diğer masraflar eklenerek yapılmıştır. Aşağıdaki tabloda ürün bazında fiyat kırılması oranları gösterilmektedir.









Doğrayıcılar/kıyıcılar dışında kalan soruşturma konusu eşya için, incelenen dönemin tümünde ya da belirli bölümlerinde, ithal ürünlerin fiyatlarının yerli ürünlerin fiyatlarını çeşitli oranlarda kırdığı yukarıdaki tabloda görülmektedir. Doğrayıcılar/kıyıcılara yönelik olarak ise ayrıca bir fiyat incelemesi yürütülmesinde fayda görülmüştür.

Öncelikle, soruşturma konusu eşya içerisinde yer alan doğrayıcılar/kıyıcıların sınıflandırıldığı GTİP, mutfak işlerinde kullanılan ve diğer GTİPler altında sınıflandırılamayan elektro-mekanik cihazları kapsamaktadır. Bu itibarla, doğrayıcı/kıyıcıların ithal olanlarının yurt içi fiyatlarına yönelik olarak soruşturma kapsamında ithalatçı firmalardan toplanan istatistiki bilgiler ve perakende noktasında geçerli olan fiyatlar temelinde bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmada, pazarda yer alan ürünler alt segment, alt/orta segment, orta/üst segment ve üst segment ürünler olmak üzere dörde ayrılmıştır. Bu ayrışma neticesinde, her bir segmentte yer alan ürünlerin tahmini ithal birim maliyetlerine ulaşılmıştır. Buna dayanarak, ürünlerin fiyatı ilgili segmentin miktar bazında pazardaki ağırlığıyla orantılandırılmış ve buradan bir ithal birim fiyatına ulaşılmıştır. Buna göre, doğrayıcı/kıyıcıların ağırlıklı ortalama ithal birim fiyatı 11 USD/Adet olarak hesaplanmıştır. Bu itibarla, ithal ve yerli ürünlerin maliyetlerinin birbirlerine yakın seviyelerde olduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, yerli ürünlerin birim satış fiyatlarının soruşturma konusu dönemde bir artış göstermediği, YTL cinsinden bakıldığında 2003 yılında 16 YTL/Adet olan yerli ürün satış fiyatının 2007 yılında 14 YTL/Adet’e gerilediği tespit edilmiştir. Bu çerçevede, yerli doğrayıcılar/kıyıcıların, ithal ürünlerin fiyat baskısı altında olduğu sonucuna varılmıştır.

5.2. Diğer Faktörlerin Etkisi

Soruşturma konusu eşyanın ithalatındaki artış dışında kalan faktörlerin yerli üretim üzerinde zarara yol açıp açmadığı hususu da incelenmiştir.

Bu itibarla, öncelikle soruşturma konusu eşyanın yıllar itibariyle yurt içi piyasa koşulları değerlendirilmiş olup, ithalatında artış tespit edilen ürünlerin, soruşturma konusu dönemde yurt içi talebinde bir daralma yaşanmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, söz konusu eşyanın talebini belirleyen en önemli faktörlerden birinin ekonomik büyüme olduğu göz önüne alındığında, son yıllarda Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarının ilgili piyasa üzerinde daraltıcı bir etki yaratmayacak düzeylerde gerçekleştiği bilinmektedir.

Ayrıca, ithalatında artış yaşanan soruşturma konusu eşyanın yurt içinde üretim kapasitelerinin incelenen dönemde ürünlere olan taleple orantılı bir seyir izlediği tespit edilmiştir. Bir başka ifadeyle, soruşturma konusu dönemde yurt içi talebi aşacak seviyede bir kapasite artışına gidilmemiştir. Bununla da bağlantılı olarak, ithalatında artış olan ve ciddi zarar veya ciddi zarar tehdidi tespitine ulaşılan ürün kalemlerinde verimliliğe dayalı bir sorun yaşanmadığı tespit edilmiştir. Verimlilik rakamları, genel itibariyle bu sektör için makul kabul edilebilecek seviyelerde seyretmiştir.

Bunun yanında, yerli üretimin yurt dışı satışlarının seyri ve toplam satışlar içerisindeki ağırlığı, yurt dışı satışların soruşturma konusu dönem içerisinde yerli üretim üzerinde ciddi zarara veya ciddi zarar tehdidine yol açmadığını ortaya koymaktadır.

Ayrıca, finansman maliyetleri, amortisman giderleri ve yerli üreticiler arasındaki rekabet koşullarının ekonomik göstergeler üzerinde ortaya çıkan bozulmada etkisi bulunmamaktadır.

6. SONUÇ

Sonuç olarak, soruşturma konusu eşyanın ithalatının özellikle son dönemde ani ve önemli oranda arttığı; bu artışın yerli üreticilerin ekonomik göstergelerinde bozulmalara neden olduğu, diğer faktörlerin söz konusu bozulma üzerinde etkisinin olmadığı, ithalat artışı ve gerçekleşme koşulları ile yerli üreticilerin ciddi zarar ile karşı karşıya kalması arasında nedensellik ilişkisi olduğu anlaşılmıştır.

Financial Times: "Let us not trade protection for protectionism "

By Horst Widmann
Published: September 8 2008 12:23 Last updated: September 8 2008 12:23


In the coming weeks Brussels will have to decide whether it wants to reopen the bitter and divisive debate on trade defence that has been a recurring feature of recent years. By launching a review of anti-dumping duties on shoes from China and Vietnam, Europe will be putting off a long overdue departure from an outdated vision of global trade. Prolonging the shelf-life of ill-conceived policies in the name of protecting European industry demonstrates a complete disregard for economic reality. Protectionism in the name of protection makes no sense at all.

The shoe industry is not the only sector under the European Union’s spotlight. However, the footwear case neatly illustrates the dilemma faced by all European companies doing business on a global scale.

Operating between Europe and emerging markets presents both abundant opportunities and formidable challenges. The EU’s ability to compete will be conditioned by the way in which it responds to those challenges. It is clear that bringing down long-standing barriers to free trade better serves the interests of European businesses and consumers than erecting new ones.

This is not to underestimate the might of the emerging economies – China, for one, has undergone a staggering evolution over the past few decades. But to assume that one region’s economic success comes at the expense of another’s is a fallacy.

China’s rapid economic development certainly would not have been possible without the steady dismantling of barriers to international trade and investment that characterises today’s global economy.

The fortunes of the European footwear industry have been intimately linked to China’s economic surge and have contributed to the country’s transformation. At the same time, our industry and our employees have been among its main beneficiaries while European consumers have enjoyed an ever-widening choice of products at increasingly favourable prices.

The footwear industry is a prime example of how modern European businesses, big and small, position themselves between Asia and Europe to succeed. On the one hand, they expand their capacity in Europe to excel in product research and development, marketing, distribution, advertising, retailing and global corporate strategy. On the other hand, they invest in efficient global production and supply chains to deliver affordable goods to consumers both in Europe and in the rapidly expanding consumer markets in emerging economies, not least China.

Other parts of our industry have specialised in the production in Europe of such high-technology or high-quality products that they can compete internationally despite competitive pressures from Asia and other emerging markets.

For Europe to be globally competitive, its industry needs to find ways to harness the benefits of the Asian miracle. The European footwear industry identified this imperative more than 20 years ago. As a result, our brands are among the most successful in the world. Today, our companies are global market leaders which have consistently increased their investment in quality, high added-value jobs in Europe. This is not despite our engagement in China, but because of it.

It is wrong, therefore, to pose the choices facing many companies and industries as a strategic dilemma between “Europe or China”. They will need both in a partnership of solid mutual interest.

Peter Mandelson, the EU trade commissioner, said in a recent speech that “there is no longer a drawbridge to lift up between ‘them’ and ‘us’.” Indeed, Europe and China are now better placed than ever before to secure the huge opportunities and benefits that are within our grasp.

For Europe to continue delivering jobs and innovation and give consumers access to the quality, choice and prices they deserve, EU policymakers have to draw the right conclusions from China’s growth and success. In the footwear sector, and elsewhere, this means finally letting go of some archaic notions about how successful businesses operate and compete in today’s world.

The first misconception is that European companies only compete against Chinese or other foreign companies. Our brands, many of them European, compete with each other – in all markets across the globe – but we all depend on suppliers in China and their highly developed production know-how. This is a fact of global competition.

The second myth is that production in China occurs at the expense of production in Europe. Indeed, whenever manufacturing is outsourced to other parts of the world, it is Europe that creates product value, from research & development and design to marketing, distribution, retailing and advertising. These activities generate investment at home, growth in quality employment and cutting-edge technology embodied in footwear products that meet the expectations of the modern consumer.

Equally false as the idea that offshore production is a zero-sum game is the notion that China produces only for Europe and America. China’s 1.3bn people do not only produce, they also consume. And they consume more every day. European manufacturers with a presence in China have direct access to the most important consumer market of the future. Investment in China adds strength to the European economy rather than weakening it.

As the prospects for global and European economic growth become increasingly dependent on the continued success of the Chinese economy, Europe needs to build on its strengths and make China’s success its own. Above all we must avoid falling into the “us versus them” trap. It is the responsibility of policymakers, business leaders and decision makers to communicate to citizens the growing interdependencies in today’s world economy and what they mean for Europe’s own interests.

The writer is president of the Federation of the European Sporting Goods Industry and vice president of Puma. He is supported by Adidas Group, Asics, Nike and Timberland.

http://www.ft.com/cms/s/0/328f6bce-7d98-11dd-bdbd-000077b07658.html

AFP: "EU to extend anti-dumping duties on Chinese shoes: source"

BRUSSELS (AFP) — The European Union is to extend anti-dumping tariffs on shoes from China and Vietnam into next year, an EU source said Monday.

The anti-dumping measures were introduced in 2006 to combat an influx of leather shoes into Europe from the two Asian countries that Brussels said unfairly benefited from state aid.

The measure has been strongly attacked in Asia and, at the time they were imposed, the tariffs were supported by the smallest majority of EU states, with 13 of the 25 nations in favour.

The tariffs were originally imposed for two years and were due to expire next month.

Now, the source close to the dossier said, they will be extended into 2009 or beyond.

The EU anti-dumping measures involve import duties of 16.5 percent on Chinese shoes with leather uppers and 10 percent on the same kind of shoes from Vietnam.

The step provoked strong opposition from Chinese shoemakers and the government in Beijing, which said the measures did not conform with EU and World Trade Organization regulations.

Asked about the possibility of a tariff extension, a spokesman for EU Trade Commissioner Peter Mandelson refused to comment.

However a report in the London Sunday Times cited a senior official working in Mandelson's department as saying that the commission would call for an expiry review when the current tariff period ends next month.

That would in effect extend the tariff period for a year or more after Mandelson tells his fellow commissioners about his decision this week, said the official, who was speaking to reporters posing as industry lobbyists.

The original two-year tariff period was a compromise to get the measures passed after the European Commission had proposed a five-year penalty.

The main vote faultline ran between Europe's economically liberal north, hostile in principle to anti-dumping measures, and the more protectionist south, sympathetic to the views of EU producers.

The tariffs were imposed after a commission investigation found that shoemakers in China and Vietnam unfairly benefited from state aid in the form of soft loans, tax breaks and cheap rents.


http://afp.google.com/article/ALeqM5ixKOFAgJQfglfW6F9eqkuO4_BNPA

Reuters: "EU set to extend dumping duties on Asian shoes"

Mon Sep 8, 2008 9:00am EDT

BRUSSELS, Sept 8 (Reuters) - European Union anti-dumping duties on shoes from China and Vietnam are set to be extended into 2009 or longer, rather than expire in October as originally scheduled, people familiar with the situation said on Monday.

In a controversial case in 2006, the leather shoe duties were introduced for two years, despite opposition from the Asian countries, some EU governments and leading international footwear companies that make shoes in China and Vietnam.

The European Commission now plans to review whether the duties should be introduced for a second period or dropped after Italian shoemakers earlier this year formally asked for them to be renewed, people familiar with the case said.

A review may last as long as 15 months, during which time the duties remain in place.

http://www.reuters.com/article/rbssConsumerGoodsAndRetailNews/idUSL87068720080908

The duties stand at 16.5 percent for leather shoes from China and 10 percent for Vietnam.

Normally, EU anti-dumping dissent last five years but the shoes case created so much controversy, with EU countries split down the middle on whether they were justified or merely protectionist, that a two-year compromise was approved instead.

Critics of the decision said at the time that the possibility of an expiry review meant the duties were likely to be in place for more than three years.

Trade experts from EU member states are due to discuss the Commission's plan for a review on Sept. 17 but have no power to block it, the people familiar with the case said. (Reporting by William Schomberg; Editing by Matthew Jones)

Avrupa Birliği Ayakkabılara Anti-Damping Vergisi Uygulamaya Devam Edecek

Avrupa Komisyonu'nu sarsan anti-damping soruşturmaları konusunda içeriden bilgi sızdırma skandalı (http://antidamping.blogspot.com/2008/09/avrupa-komisyonu-anti-damping.html) aynı zamanda Avrupa Birliği'nin Çin Halk Cumhuriyeti ve Vietnam menşeli ayakkabılara yönelik olarak uygulamakta olduğu dampinge karşı vergilerin süresinin uzatılacağını da ortaya çıkardı. Zira suçlamaların odağında yer alan Komisyon'un Ticaret Genel Müdürlüğü'nde görevli Fritz-Harald Wenig kendilerini lobici olarak tanıtan The Sunday Times muhabirlerine bu yönde açıklamada bulunmuştu.

Avrupa Birliği ayakkabılara ilişkin anti-damping vergisini 2006 yılında karara bağlamıştı. Ancak önlemin alınma süreci çok sancılı olmuş, hem hedefteki ülkelerden hem de bazı Avrupa Birliği Üye Devletleri'nden tasarılara sert tepkiler gelmişti. Puma, Adidas ve Nike gibi büyük markalar önleme karşı cephe almış, buna karşılık Birlik'in büyük çaplı ayakkabıcılık sektörlerine sahip olan güney ülkeleri, özellikle İspanya ve İtalya verginin arkasında sağlam durmuştu. Sonuç olarak normalde olduğu gibi beş yıllık değil, Ekim 2008'de sona erecek iki yıllık bir vergi getirilmişti.

Fakat Wenig'in açıklamaları ve bunun üzerine Avrupa basınında yer alan haberler bu verginin süresinin 2009 yılına, belki de daha ilerisine kadar uzatılacağını iddiasını atıyor ortaya. Aslında şaşırtıcı bir gelişme olmaz bu, ancak ortaya çıkış şeklinin gelecek tepkileri arttırıcı bir etkisi olduğu açık.

Konuyla ilgili haberler için bakınız:

Bir de yorum, Avrupa Spor Malzemeleri Sanayisi Federasyonu adına ve önlemin uzatılmasına karşı:
http://antidamping.blogspot.com/2008/09/financial-times-let-us-not-trade.html

European Voice: "Commission investigating corruption claims"

By Simon Taylor
08.09.2008 / 16:12 CET


Senior trade official under suspicion goes on leave as internal and independent investigations begin.

A senior EU official has gone on leave while the European Commission investigates allegations that he passed commercially sensitive information on to undercover journalists, the Commission has said.

Johannes Laitenberger, a spokesman for José Manuel Barroso, the president of the European Commission, said the official requested leave after the Commission announced late on 5 September that it had launched an investigation to establish the truth of allegations subsequently published in the Sunday Times newspaper.

Siim Kallas, the European commissioner for administrative affairs, said that the official, Fritz-Harald Wenig, will return from what he described as “parental leave” for questioning. The issue of formal suspension will be discussed by the college of commissioners when they meet on 10 September, Kallas said.

The article, which appeared on 7 September, claimed that Wenig, a director in the Commission's directorate-general for trade, had provided reporters posing as lobbyists with information related to companies affected by anti-dumping probes.

Under the Commission's code of conduct, officials should not make “unauthorised disclosure of information received in the line of duty unless that information has already been made public is accessible to the public”.

The official, Fritz-Harald Wenig, has rejected accusations that he passed on commercially sensitive information, claiming that it was “semi-public”. The official did not receive payment for the information provided, although transcripts published by the paper indicate that he discussed the possibility of payment once he had retired from the Commission or “when you [the fake lobbyists] have results”.

The official's case will be investigated by a special team from the Commission's directorate-general for administration.

The Commission's investigation will focus on whether the official broke staff rules on the handling of commercially sensitive information. If found guilty, the official could be suspended and have part of his salary withheld.

The Commission's anti-fraud office, OLAF, will also assess whether the official was guilty of criminal behaviour and whether formal charges should be brought against him. The OLAF investigation is separate from the Commission's internal probe.

http://www.europeanvoice.com/article/commission-investigating-corruption-claims-/62201.aspx

Bakınız: http://antidamping.blogspot.com/2008/09/avrupa-komisyonu-anti-damping.html

EUobserver: "EU investigates corruption allegations against trade official"

VALENTINA POP

08.09.2008 @ 18:52 CET


EUOBSERVER / BRUSSELS – The EU anti-fraud office (OLAF) opened a case file on Monday (8 September) after a trade director within the European Commission apparently leaked confidential information to reporters of the Sunday Times posing as lobbyists, in exchange for prospective financial benefits.

According to the Sunday Times, commission trade director Fritz-Harald Wenig leaked insider information about Chinese companies likely to get exemptions from EU tariffs.

The German EU official discussed with the two British journalists posing as lobbyists the possibility of being paid in a "frozen" joint bank account he would access after his retirement.

Mr Wenig also disclosed that trade commissioner Peter Mandelson will back moves for further tariffs on Chinese footwear imports, a decision which was due to be presented on Wednesday to the other commissioners.

The European Commission immediately launched an internal inquiry on Friday evening, when contacted by the Sunday Times, said Max Strotmann, commission anti-fraud spokesman, during a press briefing on Monday.

He added that Mr Wenig is on annual leave and said this would not be an impediment to the investigation.

Meanwhile, OLAF decided on Monday to open its own case file and is currently "assessing the information," Joerg Wojahn, a spokesman for OLAF told EUobserver. After the assessment is completed, OLAF will decide to open or not a formal investigation.

Lengthy procedures

When asked in a press briefing about the outcome of previous similar cases, such as the "cereal fraud" which involved a commission official from the Directorate for Agriculture, Mr Wojahn explained that the particular case came up in 2003 and is now "an ongoing case within the Belgian criminal justice system."

"This shows how long these procedures might take," said the OLAF spokesman during the press briefing.

"It is necessary to avoid jumping to conclusions", said commission chief spokesman Johannes Laitenberger, stressing the need to respect the presumption of innocence.

He added that there is no time limit on the internal inquiry, but confirmed that Mr Wenig, depending on the outcome of the investigation, might be suspended "including possible salary or other benefits cuts".