30 Haziran 2008 Pazartesi

Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu Üzerine



Artık işim mi desem sevdiğim bir alışkanlık mı bilmem, her Allah'ın günü resmi gazetelere bakmadan edemem. Mesleğim gereği önce Avrupa Birliği Resmi Gazetesi'yle başlamıştım, sonra bizim Resmi Gazete, son zamanlarda Federal Sicil'i de takip eder oldum, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) idari resmi gazetesini yani. Aslında - laf aramızda - mevzuat okumayı da pek sevmem; hızlıca bir göz atar, işime yarayan, önemli kısımları seçmeye çalışırım. Velhasıl gözüme çarpan ilginç bir başlığı da kaçırmam doğrusu. Bu sayede olduk olmadık şeyler öğrenir, bilgimi, hatta zaman zaman uzmanlığımı pekiştiririm.




Aynen geçen gün, 26 Haziran günü olduğu gibi. Federal Sicil'e bakıyorum Uluslararası Ticaret İdaresi ve Komisyonu'ndan bir duyuru var mı diye, gözüme çarptı: Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu'ndan (İngilizce U.S.-China Economic and Security Review Commission) bir duyuru, kamuya açık toplantı duyurusu. Konu "Çin'de Anahtar Sanayilerde Araştırma ve Geliştirme ile Teknolojik İlerlemeler". Toplantıdan ziyade Komisyon'un kendisi ilgimi çekti benim, nedir, ne değildir birkaç dakika araştırayım dedim. Zaten zor bir iş değil, duyuruda kısa tanıtıcı bilgi var, gerisi de internet sitesinden edinilebiliyor.


Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu 2000 yılında oluşturulmuş, 2001 yılı Ulusal Güvenlik Yetkilendirme Yasası aracılığıyla. Komisyon'un amacı ABD ile Çin arasındaki ikiltaraflı ticari ve ekonomik ilişkilerin ulusal güvenlik yansımalarını izlemek, araştırma ve Kongre'ye bu konuda yıllık bir rapor sunarak gerekli görüldüğü taktirde idari ve yasal önerilerde bulunmak. Senato ve Temsilciler Meclisi'nin önderleri tarafından seçilen 12 üyeden oluşan Komisyon çalışmalarını sekiz alanda yoğunlaştırıyor: silahlanma faaliyetleri, ekonomik transferler, enerji, Birleşik Devletler sermaye piyasaları, bölgesel (yani Asya'da) ekonomik ve güvenlik etkileri, ikiltaraflı programlar, Dünya Ticaret Örgütü düzenlemelerine uyum ve Çin'de düşünceleri açıklama ve bilgiye erişim konusundaki kısıtlamalar. Komisyon'un emrinde gerek Çin gerekse de çalışma alanları konusunda uzman bir ekip ve idari personel bulunuyor.




Komisyon inceleme ve raporlama çalışmaları çerçevesinde her yıl bir dizi toplantı da düzenliyor. Bu toplantılar aracılığıyla akademisyenler, iş dünyası ve bürokrasi ile görüş ve bilgi alış verişinde bulunan Komiserler yıllık raporları için önemli girdiler temin ediyor. 2007'de yedi toplantı düzenlenmiş, "Çin'de Anahtar Sanayilerde Araştırma ve Geliştirme ile Teknolojik İlerlemeler" bu yıl düzenlenecek sekiz toplantıdan beşincisi.




Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu hakkında okuduklarım ABD ile ilgili üç gözlemimi teyit ediyor. Birincisi, Washington, D.C.'de kökleşmiş Çin'e yönelik realist bakış açısı. Çin uzun, hatta orta vadede ABD'nin küresel hegemonyasına bir numaralı tehdit olarak algılanıyor ve vazgeçilemeyecek konumda olan ekonomik ilişkilere de bu mercekten bakılıyor. Nitekim Komisyon kurulduğu günden beri Çin'e karşı eleştirel bir tutum takınmış. Birkaç yıl önce Çin'in ABD'ye doğrudan yabancı sermaye yatırımların ne kadar rahatsızlık yarattığı da hala akıllarda. İkincisi, ABD'de karar-alma mekanizmalarının, özellikle de yasama sürecinin - elbet ki nihai kertede siyasal, haliyle popülist olmakla beraber - profesyonel istişare ve araştırma işlevine ne kadar önem verdiğini bir kez daha görüyorum. Bizim Meclis'in araştırma ve soruşturma komisyonlarının daha çok fırın gezmesi lazım. Son olarak ABD'de idari sürecin, prosedürlere boğulmuş olmakla beraber, şeffaf ve yazılı işleyişini bir kez daha takdir ediyorum.

Malum günlüğümüzün konusu ticari savunma araçları. Dolayısıyla Komisyon'un çalışmalarını bu açıdan değerlendirmemek olmaz. Bu amaçla Komisyon'un Kongre'ye 2007 Raporu'na göz attım. Rapor sırasıyla ticari ve ekonomik ilişkiler, Çin'in güvenlikle ilgili faaliyetleri, enerji ve çevre politikaları, Çin'in Asya'daki yeri ve Çin'in medya ve bilgi kontrol faaliyetleri. Tahmin edebileceğiniz gibi ilk bölümde damping ve sübvansiyon konularına değiniliyor.

Raporun yönetici özetinde Çin'in ekonomik politikaların Dünya Ticaret Örgütü'ne üyelik yükümlülüklerinin lafzı ve ruhuna aykırı olduğu, ABD'nin Çin'in sanayi politikası taktiklerine sadece Cenevre kanalıyla değil, telafi edici vergiler ve anti-damping soruşturmaları vasıtasıyla karşı koyduğu hatırlatılıyor.

Kuzey Carolina mobilya imalatçılarının Çin karşısında rekabet etmekte yaşadığı zorluk ve anti-dampinge başvurmaları bir vaka incelemesi olarak ele alınıyor. Bu bölgede birçok şirketin üretimi bırakarak Çin'den ithalata başladığının altı çiziliyor. Komisyon'a göre bu durum ileride damping şikayeti başvurusu yapılmasını imkansız kılabilir. Yanlış bir yorum tabi.

Ticari ve ekonomik ilişkiler kısmının sonunda yer alan önerilerden üç tanesi anti-damping ve telafi edici önlemlerle ilgili (sayfa 74 ve 75). Komisyon Kongre'den ilgili mevzuatta iki değişikliklere gitmesini istiyor. İlk değişiklik döviz kuru manipülasyonunun yasadışı ihracat sübvansiyonu olarak kabul edilmesi ve telafi edici önlemlerin hesaplanmasında dikkate alınmasını sağlamak. İkincisi ise soruşturmalarda yer alabilmek için temsil oranının aşağıya çekilmesi. Komisyon bu değişikliğin gerekçesi olarak satışlarda yaşanan kayıplar sonucunda bazı üretim dallarında üreticilerin azınlık haline gelmesini gösteriyor.

Söylemeye gerek bile yok, her iki değişiklik önerisi de öneride bulunmak için uydurulmuş, ipe sapa gelmez düşünceler. Komisyon döviz kuru manipülasyonu ile döviz kuruna kamu müdahalelerinden bahsetmeye çalışıyor, kullandığı terim hatalı. Dünya Ticaret Örgütü Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması'nda yer alan tanımlama bu müdahalelerin sübvansiyon sayılmasını mümkün kılmıyor. Sırf ekonomik açıdan baksak ve sübvansiyona eşdeğer önlem diye kavramsallaştırsak bile pek anlamlı bir tabloyla karşı karşıya kalmıyoruz. Zira aynı mantıktan hareketle Çin hükümetinin ABD tahvilleri alarak ülkenin cari işlemler açığını finanse etmesi ve Walmart'ın ithalatını güvenceye alması da sübvansiyon sayılabilir. Ayrıca damping ve sübvansiyon soruşturmalarında zararın hesaplanmasında döviz kuru dalgalanmalarının dikkate alınarak düzeltmelere gidilmesi Birleşik Devletler üreticilerin aleyhine sonuçlara da neden olabilir.

İkinci öneri ise daha da evlere şenlik. Zira Anti-Damping Anlaşması ithalatçı şirketlerin yerli üretici olarak tanımlanmayabileceğini belirtiyor, dolayısıyla azınlığa düşmek gibi bir sorun yok ortada. Tek bir yerli üretici bile yeterli.
Komisyon'un Kongre'ye son önerisi ise İdare'den, yani yürütmeden (Başkanlık'tan) ABD ekonomisini Çin hükümetinin sübvansiyon politikalarından korumak için Dünya Ticaret Örgütü kurallarının izin verdiği tüm ticari savunma araçlarına başvurmasını talep etmesi.

Görüldüğü gibi Birleşik Devletler-Çin Ekonomik ve Güvenlik Gözden Geçirme Komisyonu anti-damping ve anti-sübvansiyon konularıyla yakından ilgileniyor. Bu durumda bize de en azından yıllık raporlarını takip etmek düşüyor.

Hiç yorum yok: