27 Nisan 2008 Pazar

Başlarken...

2002 yılının yaz ayları. İzmir’deki evimizin mutfağında, eskiden balkon olan, sonra aradaki duvarı kaldırıp mutfakla birleştirdiğimiz oturma köşesinde bağdaş kurmuş, bir kitaba gömülmüşüm. Marmara Üniversitesi Avrupa Topluluğu Enstitüsü öğretim görevlilerinin hazırladığı, Emlak Bankası tarafından 1996 yılında basılan Gümrük Birliği Rehberi. Az sayıda basılmış, o da sağa sola dağıtılmış olsa gerek ki hiçbir kütüphane rafında görmediğim bir kitap. Ve daha önce okumadığıma ciddi ciddi hayıflandığım.

Boğaziçi’nde siyaset bilimi değil de iki yıllık bir dış ticaret bölümü okumuş olsam bana sıradan, çalışma hayatına atılmamış olsam kuru gelecek kavramlar belki: gümrük antrepoları, harmonize sistem, teknik mevzuata uyum... Ancak önümde yeni bir dünyanın kapısını açıyorlar şimdi.

Birkaç hafta sonra kitabı hazırlayan Avrupa Topluluğu Enstitüsü’nde yüksek lisansa kabul ediliyorum, birincilikle. Sait Akman’dan aldığımız uluslararası ticaret ve Avrupa Birliği politikaları dersleri en merakla takip ettiklerim. Ekonomi politik konusuna özel bir ilgisi var Sait Hoca’nın. Doktora tezinin önemli bir kısmını ayırdığı anti-damping bir yandan son derece teknik öte yandan bir o kadar politik bir ticaret politikası aracı olması nedeniyle dikkatimi çekiyor. Merakla okuyorum verdiği kaynakları, yenilerini buluyorum, açıp Avrupa Komisyonu’nun uzun uzun tüzüklerinin satır satır üzerinden geçiyorum.

Ders yılı bitiyor. Tez konum Devlet yardımları. İşim tarımla ilgili. Tam dış ticaret konularından koptum derken yeni bir işyeri çıkıyor karşıma. O zamanki adı Aslan Çamlıca Toksoy, şimdilerde ACT İstanbul Danışmanlık diye geçiyor. Aslında yine tarımla ilgili bir proje getiriyor bizi bir araya. Ancak bir an bir eleman sıkıntısı çıkıyor, ortaklardan Fevzi Toksoy yanıma gelip anti-damping işlerimiz var, bize yardımcı olabilir misin diye soruyor. Gerçeği söylemek gerekirse kağıt üzerinde farklı ülkeleri temsil eden iki yuvarlak çizip anti-damping nedir diye anlatmaya başladığında sıkılıyorum bayağı, ama kibarlıktan ses etmiyorum.

Üstelik anti-damping konusunda daha öğrenecek çok şeyim olduğu kısa zamanda çıkıyor ortaya. Makaleler, kararlar okumak iyi, ama önünüze faturalar, yazışmalar, istatistikler yığıldığında ne yapılacağını anlatmıyor size. Fermuar, patinaj zinciri, renkli televizyon, peluş ve tırtıl mensucat... Ard arda gelen soruşturmalar sayesinde bir şekilde kıvırıyorum işin ucunu.

* * *

İşte benim ticari savunma araçlarıyla tanışıklığım böyle. Şimdilerde yine ACT İstanbul’la birlikte çalışıyorum, elimde yine anti-damping dosyaları, üstelik yine Sait Hoca’dan ders alıyorum bu konuda, doktora dersi bu sefer.

Anti-damping konusunda araştırma ve danışmanlık yapan Cliff Stevenson’ın http://www.antidumpingpublishing.com/ adresli sitesinin de Türkiye muhabiriyim bu arada. Resmi Gazete’de İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin Tebliğler yayınladıkça bu site için haber ve bilgi notları hazırlıyorum. Türkiye Optik ve Optometrik Meslekler Derneği tarafından yayınlanan ve http://www.gozder.com/seroptik.asp adresinden erişilebilen Optik ve Optometri dergisinde de dış ticaret düzenlemeleri konusunda köşe yazılarım çıkıyor.

Bu esnada farkettim de Türkiye’de anti-damping veya genel olarak ticari savunma araçları üzerine bir internet sitesi yok. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın İthalat Genel Müdürlüğü’nün sayfaları var tabi. Orada burada yayınlanmış birkaç makale ve görüş bulmak da mümkün. Ancak konuyu farklı boyutlarıyla, derli toplu ve nesnel bir şekilde ele alacak bir bilgi kaynağı konusunda eksiklik çekiliyor.

Hal böyle olunca durumdan vazife çıkarmak düşüyor bana. Ticari Savunma Araçları işte bu nedenle karşınızda. Kısa bilgiler, köşe yazılarım, Türkiye’den ve dünyadan gelişmelerle sık sık güncellemeye çalışacağım bu günlüğü. İlgililerin ve meraklıların beğenmesi dileğiyle...

Hiç yorum yok: