27 Nisan 2008 Pazar

Serbest Ticaret ve Ticari Savunma Araçları

Küreselleşme sürecinin etkisiyle serbest ticaret günümüzde sadece ülkemizin iktisadi hayatının değil, günlük yaşantımızın da bir parçası haline gelmiş durumda. Ne ithalattan ne de ihracattan vazgeçmek mümkün olmadığı gibi biri olmadan ötekini gerçekleştirmeye de imkan yok. Serbest ticaret ülkenin dünya piyasalarıyla bütünleşmesini sağlayarak üreticilere yeni pazarların kapılarını açıyor, tüketicilerin ayağına yeni seçenekleri getiriyor. Böylelikle ulusal kaynakların en etkin ve verimli şekilde kullanılması temin edilmiş oluyor ve toplumsal refahımız artıyor.

Buna karşılık yurtdışından gelen mallara her zaman “Bırakınız geçsinler.” demek mümkün değil. Nasıl serbest piyasa ekonomisinin sağlıklı bir şekilde işlemesi borçlar, ticaret ve rekabet hukuku gibi kuralları gerekli kılıyorsa serbest ticaretin de gerektirdiği kendine özgü düzenlemeler var. Merkezinde Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması’nın (GATT) yer aldığı ve ülkemizin de mensubu bulunduğu çoktaraflı ticaret sistemi işte bu düzenlemeleri kapsıyor.

DTÖ kuralları arasında haksız rekabet yaratan veya aniden artış gösteren ithalatın yerli üreticilere zarar vermesi veya bu tehlikeyi doğurması ihtimaline karşı başvurulabilecek bir dizi önlem de yer alıyor. Ticari savunma araçları olarak adlandırılan bu önlemler anti-damping, telafi edici önlemler ve korunma önlemlerinden oluşuyor.

GATT Madde VI ve Uygulanmasına dair Anlaşma bir şirketin bir malı kendi piyasasına sürdüğü fiyattan daha düşük bir fiyata ihraç etmesi, yani damping yapması durumunda malın satıldığı ülkenin ithalatta haksız rekabetin önlenmesi için bir soruşturma açıp gerekli görüldüğünde ilgili şirkete karşı telafi edici bir gümrük vergisi koymasına imkan tanıyor.

DTÖ Sübvansiyonlar ve Telafi Edici Önlemler Anlaşması ise hükümetler tarafından verilen ihracat performansına bağlı veya üretimde ithal mal yerine yerli girdilerin kullanılmasını teşvik eden sübvansiyonları yasaklıyor. Yasak olmayan, buna karşın yine de diğer ülkelerin menfaatlerine zarar veren sübvansiyonlara karşı da soruşturma açılarak telafi edici önlemler getirilebiliyor.

Yerli üreticilere zarar veren ithalatın dizginlenmesi için illahi dampingli veya sübvansiyonlu olması gerekmiyor. Korunma Önlemleri Anlaşması ithalattaki ani artışların yürütülecek bir soruşturma sonucunda yerli üreticilere ciddi zarar verdiğinin anlaşılması durumunda ithalatın geçici olarak kısıtlanması mümkün. Kısıtlama gümrük vergilerinin arttırılması, kantitatif sınırlamalar, yani kotalar getirilmesi veya bu ikisinin bir karması şeklinde olabiliyor.

Korunma önlemleriyle yakından ilgili bir konu ise gözetim. Gözetim bir malın ithalatının geçmişe dönük veya ileriye yönelik olarak yakında izleme altına alınması anlamına geliyor. Gözetim önlemleri bir yandan ithalat prosedürlerini arttırırken öte yandan korunma riskinin habercisi işlevini görüyor. DTÖ İthalat Lisansları Prosedürleri Anlaşması bu tür işlemlerin genel olarak basit, şeffaf ve öngörülebilir tutulmasını hükme bağlıyor.

Tüm bu önlemlerin ortak özelliği ise geçici olmaları. Küreselleşen dünyada işletmeler için ayakta kalmanın yolu rekabet gücünü ayakta tutmaktan geçiyor. Ülkeler içinse serbest ticarete açık olmaktan.

Hiç yorum yok: