Hayır, Ticari Savunma Araçları'nı kapatmıyorum. Ancak kendi site ve bloglarını kapatanlar var. http://elmaaltshift.blogspot.com tarafından başlatılan bir kampanya bu, ayrıntılı açıklaması http://anafikir.com'da ("Internette yasağa karşı siteni kendin kapat", http://www.ntvmsnbc.com/news/456410.asp). Amaç Türkiye'de idare ve yargının internet sitelerini gelişigüzel kapatmasını, mevzuatın buna izin vermesini protesto etmek. Benim de canı gönülden desteklediğim bir hareket.
Türkiye, Devlet anlayışının otoriter refleksleri nedeniyle açık bir toplum olma yolunda ilerlemekte güçlük çekiyor. Buna bir de Şerif Mardin'in "mahalle baskısı" adını verdiği, ancak aslında daha geniş bir olguya işaret eden toplumsal tutuculuğu eklemek lazım. Ve kendisi dar görüşlü olan kamunun topluma karşı bireyi korumaktan uzak durmasını.
Internet sitelerinin yasaklanması işte bu zihinsel yapının bir yansıması. Youtube'un bazı kullanıcılar tarafından yüklenen videolar nedeniyle kapatılması örneğin, sadece orantısız bir yaptırım değil, bu siteden faydalanan diğer kimselere karşı haksızlık, bir suç! Pornografik sitelerin kapatılması veya. Bilgisayarlara küçüklerin korunması için güvenlik kalkanları yüklenmesi bir düzenlemeyle zorunlu tutulabilir, ancak bunun yerine sansürcülük yapılması kabul edilebilir değil. Temel özgürlüklere aykırı zira. Önemli bir ticari portal olan Alibaba'nın, bir haber sitesi olan gundemonline'ın kapatılması, üstelik ekranlarda herhangi bir gerekçeye yer verilmemesi, yetmediği gibi yeni düzenlemelerle artık mahkemelerin yanı sıra Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın, yani bir idari organın da kapatma kararı alabilmesi bu baskıcı anlayışın sınır tanımadığını gösteriyor.
Peki hiç mi site kapatılamaz? Sadece yasadışı örgütlerle doğrudan bağlantılı olan ve suçu doğrudan teşvik edenlerle sınırlı bir düzenlemeye kimsenin itiraz edeceğini zannetmiyorum. Ancak ötesi - itiraz edenler de olsa - kabul edilemez; özgür insana, açık topluma, yani insanlığın biricik kapsayıcı ütopyasına karşı kürek çekilemez.
Türkiye, Devlet anlayışının otoriter refleksleri nedeniyle açık bir toplum olma yolunda ilerlemekte güçlük çekiyor. Buna bir de Şerif Mardin'in "mahalle baskısı" adını verdiği, ancak aslında daha geniş bir olguya işaret eden toplumsal tutuculuğu eklemek lazım. Ve kendisi dar görüşlü olan kamunun topluma karşı bireyi korumaktan uzak durmasını.
Internet sitelerinin yasaklanması işte bu zihinsel yapının bir yansıması. Youtube'un bazı kullanıcılar tarafından yüklenen videolar nedeniyle kapatılması örneğin, sadece orantısız bir yaptırım değil, bu siteden faydalanan diğer kimselere karşı haksızlık, bir suç! Pornografik sitelerin kapatılması veya. Bilgisayarlara küçüklerin korunması için güvenlik kalkanları yüklenmesi bir düzenlemeyle zorunlu tutulabilir, ancak bunun yerine sansürcülük yapılması kabul edilebilir değil. Temel özgürlüklere aykırı zira. Önemli bir ticari portal olan Alibaba'nın, bir haber sitesi olan gundemonline'ın kapatılması, üstelik ekranlarda herhangi bir gerekçeye yer verilmemesi, yetmediği gibi yeni düzenlemelerle artık mahkemelerin yanı sıra Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın, yani bir idari organın da kapatma kararı alabilmesi bu baskıcı anlayışın sınır tanımadığını gösteriyor.
Peki hiç mi site kapatılamaz? Sadece yasadışı örgütlerle doğrudan bağlantılı olan ve suçu doğrudan teşvik edenlerle sınırlı bir düzenlemeye kimsenin itiraz edeceğini zannetmiyorum. Ancak ötesi - itiraz edenler de olsa - kabul edilemez; özgür insana, açık topluma, yani insanlığın biricik kapsayıcı ütopyasına karşı kürek çekilemez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder