17 Ağustos 2008 Pazar

İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2008/25 sayılı Tebliğ

1 Ağustos 2008 tarihli ve 26954 sayılı Resmi Gazete


İTHALATTA HAKSIZ REKABETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN TEBLİĞ
(TEBLİĞ NO: 2008/25)

Mevcut önlem ve soruşturma
MADDE 1 – (1) Kore Cumhuriyeti (Güney Kore), Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Tayland, Malezya ve Çin Tayvan’ı menşeli "sentetik filamentten mensucat"ın giyim için olanlarına yönelik olarak 13/2/2002 tarih ve 24670 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2002/2 sayılı Tebliğ ile dampinge karşı önlem yürürlüğe konulmuştur. Uygulanmakta olan önlemin yürürlükten kalkma süresinin bitiminden önce, 8/7/2006 tarih ve 26222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2006/18 sayılı Tebliğ ile nihai gözden geçirme soruşturması açılması talebinde bulunulabileceği ilan edilmiştir.
(2) Yerli üretici İtalteks Ekspo Grup Tekstil San. A.Ş. tarafından dampinge karşı önlemin sona ermesinin damping ve zararın devamına veya yeniden tekrarına yol açacağı iddiasıyla yapılan ve İpeker Tekstil Ticaret ve Sanayi A.Ş., Bursa Elyaf Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Akbaşlar Tekstil San. ve Tic. A.Ş., Saydam Tekstil San. A.Ş., ve Sönmez A.S.F. İplik Dokuma ve Boya Sanayii A.Ş. firmaları tarafından da desteklenen başvuru üzerine, 11/2/2007 tarih ve 26431 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2007/3 sayılı Tebliğ ile başlatılan nihai gözden geçirme soruşturması, Dış Ticaret Müsteşarlığı İthalat Genel Müdürlüğü tarafından yürütülerek tamamlanmıştır.

Kapsam
MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ; 4412 sayılı Kanunla değişik 3577 sayılı İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Kanun, 20/10/1999 tarihli ve 99/13482 İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Karar ve 30/10/1999 tarihli ve 23861 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Yönetmelik (Yönetmelik) hükümleri çerçevesinde yürütülen nihai gözden geçirme soruşturması sonuçlarını içermektedir.

Bilgilerin toplanması ve değerlendirilmesi
MADDE 3 – (1) Soruşturma açılmasını müteakip, söz konusu ürünün tespit edilen ithalatçılarına, Güney Kore, Tayland, ÇHC, Malezya ve Çin Tayvanı’nda yerleşik bilinen üretici/ihracatçılara ve ayrıca anılan ülkelerde yerleşik diğer üretici/ihracatçılara iletilebilmesini sağlamak amacıyla Güney Kore, Tayland, ÇHC ve Malezya’nın Ankara Büyükelçilikleri ile Taipei Ekonomi ve Kültür Misyonuna soru formları gönderilmiştir.
(2) Taraflara soru formunu yanıtlamaları için posta süresi dahil 37 gün süre tanınmış olup, tarafların süre uzatımı yönündeki makul talepleri karşılanmıştır.
(3) Yerli üretici İtalteks firması ile başvuruya destek veren diğer yerli üreticiler, soruşturma süresince Müsteşarlığımız ile işbirliği içinde olmuş ve gerektiğinde talep edilen ilave bilgileri temin etmiştir.
(4) Ayrıca, 2006 yılında ithalat gerçekleştirdiği tespit edilen 497 ithalatçı firmaya soru formu gönderilmiş, bu firmaların 210’undan cevap alınmıştır.
(5) "Üretici-ihracatçı soru formuna" cevap veren ve soruşturma süresince işbirliğinde bulunan üretici/ihracatçı firmalar, G. Kore’de yerleşik ULHWA Corporation, Seo Kwang Trading Co., Ltd., Hyun Ma Co., Ltd., Dongheung Trading Co., Ltd., Seong An Co., Ltd., Sung Kwang Co., Ltd., Duck Dong Co., Ltd., Tayland’da yerleşik Thai Taffeta Co., Ltd., Malezya’da yerleşik Hualon Corporation (M) SDN BHD’dir. Çin Tayvanı ve ÇHC’deki firmalardan soru formuna yanıt vererek işbirliğine gelen bir firma olmamıştır.
(6) Öte yandan, Korea Textile Trade Association (KTTA) tarafından, Güney Kore’de yerleşik firmalar adına süre uzatımı talebinde bulunulmuş, KTTA’ya yetki belgesi vererek soru formuna yanıt vermek için ek süre talep eden firmalardan Sunmoon Corporation ve With Textile Co., Ltd. firmaları soru formuna yanıt vermemişlerdir.

Yerinde doğrulama soruşturması
MADDE 4 – (1) Yönetmeliğin 21 inci maddesi çerçevesinde yerli üretici İtalteks Ekspo Grup Tekstil San. A.Ş. nezdinde yerinde doğrulama soruşturması gerçekleştirilmiştir.

İlgili tarafların bilgilendirilmesi
MADDE 5 – (1) Soruşturma açılmasını müteakip, soruşturma konusu ülkelerin Büyükelçilikleri veya resmi temsilciliklerine ve bilinen üretici-ihracatçı firmalara şikayetin gizli olmayan metni ve soruşturma açılış Tebliği gönderilmiştir.
(2) Ayrıca, ilgili taraflardan alınan bilgi ve belgelerin gizli olmayan özetleri talep eden bütün ilgili tarafların bilgisine sunulmuştur.
(3) Yönetmelik’in 25 inci maddesi uyarınca, soruşturmanın ilgili taraflarına soruşturma sonucundaki belirlemelere esas teşkil eden bilgileri içeren nihai bildirimler gönderilmiş, görüş ve değerlendirmelerini iletmeleri için makul bir süre tanınmıştır. Üretici-ihracatçılara ayrıca, nihai bildirime ilişkin görüşlerini sözlü olarak iletebilmelerini teminen talep gelmesi halinde dinleme toplantıları düzenlenebileceği de bildirilmiş ancak taraflardan bu yönde bir talep gelmemiştir.
(4) Tarafların soruşturma boyunca ortaya koyduğu tüm bilgi, belge ve görüşler incelenmiş, mezkûr görüşlerden mevzuat kapsamında değerlendirilebilecek olanlara bu Tebliğin ilgili bölümlerinde yanıt verilmiştir.

Gözden geçirme dönemi
MADDE 6 – (1) Önlemin yürürlükten kalkması durumunda, dampingin ve zararın devamı veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığının belirlenmesi için 1/1/2004–31/12/2006 arasındaki dönem gözden geçirme dönemi olarak alınmıştır.
(2) Ayrıca, önlemin etkisini ve önlem sonrası ithalat eğilimini görebilmek amacıyla ithalat verileri incelenirken 2000–2006 arası dönem esas alınmıştır.

İKİNCİ KISIM
Soruşturma Konusu Ürün ve Benzer Ürün
Soruşturma konusu ürün ve benzer ürün
MADDE 7 – (1) Soruşturma konusu ürün Güney Kore, ÇHC, Tayland, Malezya ve Çin Tayvanı menşeli 54.07 gümrük tarife pozisyonu altında yer alan ve önleme tabi gümrük tarife istatistik pozisyonları EK’te verilen "sentetik filamentten mensucat"ın giyim için kullanılanlarıdır.
(2) Yerli üretim dalı tarafından üretilen sentetik filamentten mensucat ile soruşturma konusu ülkeler menşeli sentetik filamentten mensucatın benzer ürün olduğu tespiti mevcut önlemin yürürlüğe girmesini sağlayan soruşturmada (esas soruşturma) yapılmıştır. Bu soruşturmada ise gerek yerli üretim dalı tarafından üretilen gerekse soruşturma konusu ülkelerden Türkiye’ye ihraç edilen sentetik filamentten mensucatın işlevsel özellikleri, fiziksel özellikleri, kullanım alanları, dağıtım kanalları, kullanıcıların algılaması ve birbirini ikame edebilmeleri açısından iki ürünün benzer ürün olma durumunu ortadan kaldıracak bir değişiklik olduğuna dair herhangi bir görüş alınmamıştır.
(3) Bu nedenle, Güney Kore, ÇHC, Malezya, Tayland ve Çin Tayvanı menşeli soruşturma konusu ürün ile yerli üretim dalı tarafından üretilen sentetik filamentten mensucatın benzer ürün olduğu tespiti geçerliliğini korumaktadır.

ÜÇÜNCÜ KISIM
Dampingin Devamı veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali
MADDE 8 – (1) Yönetmeliğin 35 inci maddesi çerçevesinde önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingin devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı incelenmiştir.
a) Güney Kore
i) Önleme tabi ülkede sektörün durumu
(1) Önleme tabi ülkedeki sektörün durumu ile ilgili olarak, işbirliğinde bulunan firmaların soru formuna verdikleri yanıtlar, yanıtlarına ek olarak sundukları sektör raporları, Kore’deki meslek kuruluşları tarafından hazırlanmış olan çalışmalar ve uluslararası kaynaklardan yararlanılmıştır.
(2) KTTA tarafından hazırlanan sektör raporuna göre 2005 yılında Güney Kore’nin sentetik mensucat üretiminin %94,7’si ihraç edilmiştir. Nitekim firmalar da soru formlarına verdikleri yanıtlarda Güney Kore’de yurt içi talebin hayli sınırlı olduğunu vurgulamışlar ve üretimlerinin büyük kısmını ihraç ettiklerini ifade etmişlerdir. Soru formlarına verilen yanıtlardan yurt içi piyasada giderek daha fazla ithal ürün baskısının hissedildiği, Güney Kore’li üreticilerin özellikle ÇHC’den artan ithalat nedeniyle yurt içi piyasada rekabet sorunu yaşadıkları anlaşılmaktadır.
(3) Kore Kimyasal Elyafçılar Birliği (Korea Chemical Fibers Association- KCFA)’nin internet adresinde yer alan bilgilere ve burada yayımlanan "Kimyasal İplik El Kitabı 2006" raporuna göre tekstil üretimi son dönemde sürekli olarak azalmış ve üretim kaybı 2005 yılında 2000 yılına göre % 35’e ulaşmıştır. Alt dal olan filamentten dokuma üretimindeki kaybın ise 2000–2004 arasında % 45 olduğu görülmektedir.
(4) Kore Tekstil Endüstrileri Federasyonu’nun (Korea Federation of Textile Industries-KOFOTI) internet sitesinden edinilen bir sektör raporunda da yukarıdaki tespitlere paralel bulgulara yer verilmiştir. Raporda dokuma sanayinde üretim miktarının yüksek petrol fiyatları, ABD dolarının değer kaybı ve yurt içi piyasada tüketimin azalması ile ihracat performansındaki gerileme sonucunda sektör karlılığının da bozulmasıyla birlikte %11,2 oranında düştüğü ifade edilmektedir. Güney Kore ekonomisindeki durgunluk emarelerinin sonucu olarak iç tüketimde de durağan bir seyrin yaşandığı, ayrıca kullanıcı sektörlerin de ithal mallara olan talebinin arttığı ifade edilmektedir.
(5) Textile Outlook International dergisinin Eylül-Ekim 2007 sayısında yer alan ve derginin Uluslararası Tekstil Üreticileri Federasyonu (International Textile Manufacturers Federation-ITMF)’ndan derlediği dünya tekstil makineleri sevkiyatına ilişkin veriler incelendiğinde, Güney Kore’de soruşturmaya konu ürünleri üreten sektörün içinde bulunduğu durgunluk gözlenmektedir. Nitekim 2006 yılında Güney Kore’nin mekiksiz dokuma tezgâhı alımları bir önceki yıla göre %9,5 oranında gerilemiştir. Buna karşılık Güney Kore az da olsa yapılan yatırımlarla dünya sıralamasında on ikinci sırada yer almıştır.
(6) Adı geçen dergide, 1997–2006 yılları arasında gerçekleştirilen mekiksiz dokuma tezgâhlarındaki toplam sevkiyat verilerine de yer verilmiştir. Buna göre Güney Kore 1997–2006 döneminde ithal ettiği 12.927 adet mekiksiz dokuma tezgâhı ile tüm dünyada altıncı sırada yer almıştır.
(7) KTTA tarafından, nihai bildirime ilişkin olarak gönderilen yanıtta, yukarıdaki bulguları destekler nitelikte değerlendirmelere yer verilmiştir. Gözden geçirme döneminde soruşturma konusu ürünün üretiminin ve ihracatının düştüğü, birçok üreticinin de soruşturma konusu ürünün üretimine son verdiği ifade edilmiştir. KTTA, gönderdiği yanıtta bu durumun, önlemin kalkması halinde Türkiye’ye ihracatın artamayacağı şeklinde yorumlanması gerektiğini öne sürmüştür.
(8) Buna karşılık, yukarıdaki tespitler ışığında, Güney Kore’li üretici/ihracatçılar için yurt içi talebin yetersiz olduğu ve ekonomik açıdan uygun ölçekte üretim yapılabilmesi için ihracat yapmalarının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Bununla beraber, yurt dışı pazarlarda artan rekabet koşullarının ihracat olanaklarını da sınırladığı, bu durumun sektörde daralmaya ve atıl kapasite sorununun doğmasına neden olduğu düşünülmektedir. Hali hazırda Türkiye’ye yönelik olarak dampinge karşı önleme tabi olan üretici/ihracatçı firmaların önlemin yürürlükten kalkması sonrasında Türkiye’ye daha rahat koşullarda ihracat yapabilecekleri açıktır. Bu nedenle KTTA tarafından öne sürülen, önlem kalksa dahi ihracatın artamayacağı iddiası müspet bir temele dayanmamaktadır.
ii) Önleme tabi ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) Yurt içinde ithal ürünlerle yaşanan rekabetin yurt dışı piyasalarda da yoğun bir şekilde hissedildiği, bu durumun da Güney Kore’li firmaların yurt dışında pazar kaybına uğramalarına neden olduğu anlaşılmaktadır. Firmalar soru formlarına verdikleri yanıtlarda ABD, AB ve ÇHC’nin başlıca pazarları olduğunu ifade etmiş ancak özellikle ÇHC’nin kurulu kapasitesini arttırması ve yurt dışı pazarlarda daha agresif bir politika benimsemesiyle ihracatlarının gerilediğini vurgulamışlardır.
(2) Nitekim "Kore Ticaret Bilgi Servisi" (Korean Trade Information Services-KITA)’dan elde edilen Güney Kore menşeli sentetik filamentten mensucatın ihracat istatistikleri incelendiğinde de önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında 387.899 ton olan ihracatın izleyen dönemde ciddi bir şekilde düşerek 2006 sonu itibariyle 199.778 tona gerilediği görülmektedir. Her ne kadar bahse konu istatistikler önleme konu tarife pozisyonlarını da içeren 5407 gümrük tarife pozisyonunun (GTP) tamamına ilişkin olsa da söz konusu istatistikler önemli bir gösterge niteliği taşıdığından değerlendirmede göz önüne alınmıştır.
(3) İhracatta yaşanan bu olumsuzluğa www.emergingtextiles.com’da yer alan 7 Şubat 2008 tarihli ve "Kore’nin Polyester Filament Mensucat İhracatı: 2004-2007" başlıklı raporda da yer verilmiştir. Bahse konu rapor önleme konu ürün grubu içerisindeki 5407.52 gümrük tarife pozisyonu altında yer alan mensucatı içeriyor olsa da Güney Kore’nin ilgili ürün ihracatına ilişkin olarak gösterge niteliği taşıdığı dikkate alınarak incelenmiştir. Raporda Güney Kore’nin polyester filament mensucat ihracatının gerilemeye devam ettiği ve 2007 yılı itibariyle son on altı yılın en düşük seviyesine indiği ifade edilmektedir. Rapora göre hemen hemen tüm ülkelere yapılan ihracatta düşüş yaşanmış buna mukabil birim fiyatlardaki artış nedeniyle değer bazında aşırı bir gerileme söz konusu olmamıştır. İhracatın düşüş nedenleri arasında ise ÇHC’de artan kapasite ile Güney Kore para birimi wonun değerindeki artış gösterilmiştir. Rapora göre polyester filamentten mensucat ihracatının 2002-2006 yılları arasında %55 oranında gerilediği anlaşılmaktadır. Söz konusu raporun Türkiye’ye yapılan satışlara ilişkin verileri incelendiğinde ise 2004 yılında 100 birim olan ihracatın 2007 itibariyle 18 birime gerilediği görülmektedir. Raporda ihracattaki bu gerilemenin nedeni olarak en önemli pazar konumundaki ÇHC’de artan kapasite ve bu kapasite artışı nedeniyle ithal girdiye olan talebin düşmesi gösterilmiştir. Güney Kore’nin tekstil ihracatındaki genel gerilemeye ilişkin benzer bir değerlendirmeye Textile Outlook International dergisinin Kasım-Aralık 2007 sayısında da yer verilmiştir.
(4) Güney Kore’nin sentetik filamentten mensucata ilişkin ihracat verileri fiyat açısından da değerlendirilmiştir. KITA’dan elde edilen Güney Koreli üretici-ihracatçıların Türkiye dışındaki herhangi bir önlemin söz konusu olmadığı ülkelere yapmış olduğu ihracatın birim fiyatları incelendiğinde, önlemin yürürlükten kalkması halinde mevcut fiyat düzeyinden daha düşük fiyatlarla Türkiye’ye ihracat yapma olanağının bulunduğu anlaşılmaktadır.
iii) Esas soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Esas soruşturma esnasında tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında Güney Koreli üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen damping marjlarına eşit olacak şekilde konulan vergi oranları %14,64 ila %40 arasında değişmekte olup önemli düzeydedir.
(2) Bununla beraber, Güney Kore’de yerleşik, düşük oranlı bireysel dampinge karşı vergiye tabi bazı üretici ihracatçı firmaların yürürlükteki önlemi etkisiz kıldığı yönünde tespitler yapılmıştır. Bu çerçevede, Güney Kore’de yerleşik With Textile Co., Ltd., Chang Woon Textile Inc. firmaları ile bu soruşturmada da işbirliğine gelen Seong An Co., Ltd. firması için 9/3/2006 tarih ve 26103 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2006/7 sayılı Tebliğ ile başlatılan önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı soruşturma, 2/6/2006 tarih ve 26186 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2006/13 sayılı Tebliğ ile sonuçlandırılmış ve adı geçen firmaların 2002/2 sayılı Tebliğ’de belirtilen Güney Kore’de yerleşik "Diğerleri" kapsamındaki firmaların tabi olduğu CIF bedelin %40’ı oranındaki dampinge karşı vergiye tabi olmasına karar verilmiştir.
iv) Diğer ülkelerce uygulanmakta olan dampinge karşı önlemler
(1) Güney Kore’ye karşı Arjantin tarafından 5407.42.00, 5407.52.10, 5407.61.00 ve 5407.69.00 gümrük tarife pozisyonları altında yer alan sentetik filamentten mensucat için damping soruşturması açıldığı, soruşturma sonucunda aralarında bu soruşturmada da işbirliğine gelen firmalardan olan Seo Kwang Co., Ltd. ve UL HWA Corp., S.A. firmalarının da bulunduğu Güney Koreli firmaların fiyat taahhüdünün kabul edildiği tespit edilmiştir. Söz konusu uygulamanın 22/8/2008 tarihine kadar yürürlükte kalacağı belirlenmiştir. Bu tespitler, Güney Koreli üretici/ihracatçıların sadece ülkemize değil diğer ülkelere de dampingli ihracat yaptığını, önlemin yürürlükten kalkması durumunda benzer eğilimin devam etmesinin muhtemel olduğunu ortaya koymaktadır.
b) Çin Halk Cumhuriyeti
i) Önleme tabi ülkede sektörün durumu
(1) ÇHC’de yerleşik bulunan üretici/ihracatçı firmalar arasından kendilerine gönderilen soru formuna yanıt vererek işbirliğinde bulunan bir firma olmamıştır. Dolayısıyla önleme konu ülkedeki sentetik filamentten mensucatın üretim ve satış miktarı ile üretim kapasitesi hakkında birincil kaynaklardan veri elde edilememiştir.
(2) Uluslararası Ticaret Merkezi (International Trade Center- ITC) verilerine göre, ÇHC’nin soruşturma konusu üründeki ihracat miktarı 2002–2006 döneminde %31 oranında artış göstermiş 2006 yılında 599.338 tona ulaşmıştır. ÇHC bu ihracat miktarı ile soruşturma konusu üründe dünyanın en büyük ihracatçısı konumundadır ve soruşturma konusu üründe dünya ihracatının %28’ini tek başına gerçekleştirmektedir.
(3) Önleme tabi ülkedeki sektörün durumu ile ilgili olarak, Textile Outlook International dergisinin Eylül-Ekim 2007 sayısında dünya tekstil makineleri sevkıyatına ilişkin veriler de incelenmiştir. Buna göre, 2006 yılında ÇHC tüm dünyada mekiksiz dokuma tezgâhlarının en çok sevk edildiği ülke olmuştur. Derginin ITMF’den derlediği verilere göre ÇHC son 12 yıldır dokuma tezgâhlarına en büyük yatırım yapan ülke konumundadır. ÇHC’de yerleşik tekstil üreticilerinin makine yatırımları 2006 yılında bir önceki yıla göre %29 oranında artış göstermiş, bu çerçevede, 2006 yılında 66.633 adet olan toplam dünya mekiksiz dokuma tezgâhı sevkıyatının 42.152 adedini ÇHC’ye yapılan sevkıyat oluşturmuştur. 2006 yılı verilerine göre, ÇHC’nin tüm dünyadaki mekiksiz dokuma tezgâhı sevkıyatı içerisindeki payı %63 olarak gerçekleşmiştir. Bahse konu derginin aynı sayısında belli başlı ülkelerin ITMF’ten derlenen mekiksiz dokuma tezgâhında kurulu kapasite verilerine de yer verilmiştir. Buna göre, ÇHC 2005 yılında 230.870 adet olan kapasitesini 2006 yılında %28,6 oranında arttırarak 296.870 adete çıkarmıştır. Bu verilere göre, ÇHC’nin mekiksiz dokuma tezgâhında dünya kurulu kapasitesinin %32,7’sini elinde bulundurduğu görülmektedir.
(4) Adı geçen dergide, 1997–2006 yılları arasında gerçekleştirilen mekikli ve mekiksiz dokuma tezgâhlarındaki toplam sevkiyat verilerine de yer verilmiştir. Buna göre ÇHC’ye 1997–2006 döneminde 311.235 adet mekiksiz dokuma tezgâhı, 88.236 adet de mekikli dokuma tezgâhı sevk edilmiştir. Bu dönemde mekiksiz ve mekikli dokuma tezgâhlarının dünya sevkiyatı içerisinde ÇHC’nin payı sırasıyla %57,2 ve %84,7 seviyesindedir.
ii) Önleme tabi ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) ÇHC’nin en çok ihracat yaptığı ülkelerin başında, Birleşik Arap Emirlikleri, Hong Kong, Pakistan, İran, Brezilya ve Almanya gelmektedir. ÇHC’nin bu ülkelere yaptığı ihracatın genel ihracat rakamlarına paralel olarak önemli oranlarda arttığı görülmektedir. ÇHC’nin gerçekleştirdiği yatırımlarla kurulu kapasitesini önemli oranda artırdığı, artan kapasitesi doğrultusunda ihracat miktarını da önemli oranlarda yükseltmiş olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim ITC verilerine göre ÇHC’nin 5407 GTP altında yer alan mensucat ihracatı 2002-2006 yılları arasında miktar bazında % 31 oranında artış göstermiştir.
iii) Esas soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Esas soruşturma esnasında tespit edilen damping marjı, firmaların önlemin yürürlükten kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında ÇHC’de yerleşik üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen damping marjı %70,44 ile önemli düzeydedir.
iv) Diğer ülkelerce uygulanmakta olan dampinge karşı önlemler
(1) 5407.52, 5407.54, 5407.61.30, 5407.61.90 ve 5407.69.90 GTP’leri için ÇHC’ye karşı AB tarafından 16/9/2005 tarihinden itibaren %14,1 ila %56,2 arasında değişen oranlarda dampinge karşı vergi uygulanmaktadır. Bu önlemler ÇHC’nin sadece ülkemize değil diğer ülkelere de dampingli ihracat yaptığını ortaya koymaktadır.
v) İşbirliğinin olmaması
(1) Soruşturma sırasında gönderilen soru formlarına cevap alınamamış olması, ÇHC’de yerleşik üretici/ihracatçı firmaların Türkiye’ye ihracat ilgisinin devam ettiği dikkate alındığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingli ihracatın devam etmesinin muhtemel olduğuna işaret etmektedir.
c) Tayland
i) Önleme tabi ülkede sektörün durumu
(1) Önleme tabi ülkedeki sektörün durumu ile ilgili olarak yapılan değerlendirmelerde, Tayland’dan işbirliğine gelen tek firma olan Thai Taffeta firmasının soru formuna verdiği yanıtlar ile uluslararası kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılmıştır.
(2) Thai Taffeta firmasının soru formuna verdiği yanıtlara göre Tayland bahse konu ürünlerde net ihracatçı konumundadır. Buna karşılık, yükselen hammadde fiyatları ile enerji maliyetlerine ek olarak, özellikle ÇHC başta olmak üzere, Vietnam ve Endonezya gibi ülkelerden kaynaklanan rekabetin artmasıyla ülkenin üretim miktarı düşmektedir. Firma verdiği yanıtta ham nitelikteki ürünlerde ÇHC ile rekabet etmenin mümkün olmadığını ifade etmektedir.
(3) Firma verileri incelendiğinde de gerek üretim kapasitesinin gerekse kapasite kullanım oranlarının 2004–2006 yılları arasında düştüğü gözlenmektedir. Firmanın stokları 2004–2005 arasında 28 kat artış göstermiş, 2006 yılında ise bir önceki yıla göre %45 oranında gerilemiştir. Buna karşılık 2006 yılındaki stok miktarı halen 2004 yılındaki seviyenin üzerinde seyretmektedir. Firmanın yatırımları üretim kapasitesindeki düşüşe rağmen sürmekte olup ayrıca firma yanıtında 2007 yılında yatırımların sürdürülmesinin planlandığını da ifade etmiştir.
(4) Textile Outlook International dergisinin Eylül-Ekim 2007 sayısında yer alan ve derginin ITMF’den derlediği dünya tekstil makineleri sevkıyatına ilişkin veriler incelendiğinde ise Tayland’ın mekiksiz dokuma tezgâhı sevkıyatında 2006 yılında dünyada onuncu sırada yer aldığı görülmektedir. Tayland bu dönemde yatırımlarını bir önceki yıla göre %80,7 oranında arttırmıştır. Yine aynı dergide yer alan mekiksiz dokuma tezgâhında kurulu kapasite verilerine bakıldığında ise Tayland’ın 2005 yılında 54.900 adet olan kurulu kapasitesini 2006 yılında %21,7 oranında arttırarak 66.800 adete çıkardığı ve dünyada kayıtlı kurulu kapasitenin %7,4’ünü elinde tuttuğu anlaşılmaktadır. Bu verilere göre Tayland’ın kurulu kapasitesi ile dünyada üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir.
ii) Önleme tabi ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) ITC verilerine göre Tayland’ın en çok ihracat yaptığı ülkelerin başında, ÇHC, ABD, Hong Kong, Vietnam ve Birleşik Arap Emirlikleri gelmektedir. Bahse konu ülkenin ikinci büyük pazarı olan ABD’ye yaptığı ihracatın 2002–2006 yılları arasında miktar bazında %6 gerilediği buna karşılık en büyük pazar konumundaki ÇHC’ye yapılan satışların %35 oranında arttığı görülmektedir. ÇHC’nin artan yatırımlarıyla giderek kendine yeterli hale gelmesi ve yurt dışında agresif bir ihracat politikası izlemesi göz önüne alındığında önümüzdeki dönemde Tayland’ın ihracat olanaklarının olumsuz etkilenmesinin kuvvetle muhtemel olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim Tayland’ın toplam ihracatının 2002–2006 yılları arasında miktar bazında %3 oranında düştüğü görülmektedir. Soruşturma konusu ülkenin kurulu kapasitesinin büyüklüğü göz önüne alındığında yurt içinde artan rekabet ve ihracattaki az da olsa gerilemenin kapasite kullanım oranını düşürdüğü ve önlemin yürürlükten kalkması halinde Türkiye’ye yönlendirilebilecek bir atıl ihracat kapasitesinin bulunduğu düşünülmektedir.
iii) Esas soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Esas soruşturma esnasında tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten kalkması halindeki muhtemel davranışlarını en iyi biçimde yansıtacak önemli bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında Taylandlı üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen damping marjları konulan vergi oranlarına eşit olacak şekilde %8,67 ila %30,93 arasında değişen önemli düzeylerdedir.
ç) Çin Tayvanı
i) Önleme tabi ülkede sektörün durumu
(1) Çin Tayvanı’nda yerleşik bulunan üretici-ihracatçı firmalar arasından kendilerine gönderilen soru formuna yanıt vererek işbirliğinde bulunan bir firma olmamıştır. Dolayısıyla önleme konu ülkedeki sentetik veya suni devamsız liflerden dokunmuş mensucatın üretim ve satış miktarı ile üretim kapasitesi hakkında birincil kaynaklardan veri elde edilememiştir.
(2) ITC verilerine göre, Çin Tayvanı’nın soruşturma konusu üründeki ihracat miktarı 2006 yılında 321.350 ton olarak gerçekleşmiştir. Çin Tayvanı’nın bahse konu ürün ihracatı 2002–2006 döneminde %8 oranında gerilemiş olsa da soruşturmaya konu ülke 2006 yılında gerçekleştirdiği ihracatla dünya sentetik filamentten mensucat ticaretinden %9,95 pay almış ve ilgili üründe dünyanın ÇHC’den sonra gelen en büyük tedarikçisi olmuştur. Tüm bu veriler Çin Tayvanı’nın çok büyük bir üretim kapasitesine sahip olduğuna ve ihracatında 2002–2006 yılları arasında görülen %8 oranındaki gerilemeyle beraber Türkiye’ye yönlendirebileceği fazla kapasitesinin bulunduğuna işaret etmektedir.
(3) Bahse konu ülkedeki üretim kapasitesine ilişkin değerlendirme yapabilmek amacıyla Textile Outlook International dergisinin Eylül-Ekim 2007 sayısında yer alan dünya tekstil makineleri sevkıyatına ilişkin veriler de incelenmiştir. Buna göre, 2006 yılında Çin Tayvanı tüm dünyada mekiksiz dokuma tezgâhlarının en çok sevk edildiği onüçüncü ülke konumundadır. Buna karşılık, 1997–2006 yılları arasındaki yatırımlara bakıldığında Çin Tayvanı’nın mekiksiz dokuma tezgâhlarında ÇHC’den sonra en büyük yatırımcı olduğu anlaşılmaktadır.
(4) Derginin ITMF’den derlediği verilere göre Çin Tayvanı’nın mekiksiz dokuma tezgâhında kurulu kapasitesi 2006 yılında 2005 yılına göre %4,8 oranında gerilemiş olsa da soruşturmaya konu ülke 2006 yılında dünyadaki en büyük beşinci üretim kapasitesini elinde tutmaya devam etmiştir. ITMF verilerine göre Çin Tayvanı, 30.020 adetlik mekiksiz dokuma tezgâhı sayısıyla dünya kurulu kapasitesinin %3,3’ünü elinde tutmaktadır.
ii) Önleme tabi ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) Daha önce de ifade edildiği üzere Çin Tayvanı sentetik filamentten mensucatta 2006 yılında gerçekleştirdiği 321.350 tonluk ihracatı ile dünyanın en büyük ikinci tedarikçi ülkesi konumundadır. ITC verilerine göre Çin Tayvanı’nın ihracat yaptığı başlıca ülkeler ise sırasıyla Hong Kong, ÇHC, Vietnam, ABD ve Endonezya’dır.
(2) Çin Tayvanı’nın sentetik filamentten mensucat ihracatı miktar bazında 2002-2006 yılları arasında %8 oranında gerilemiştir. Her ne kadar başlıca pazarlara olan ihracatında artış yaşanmış olsa da genel ihracattaki gerileme ve özellikle ÇHC’nin ilgili üründeki yatırımları ve artan üretim kapasitesi göz önüne alındığında Çin Tayvanı’nda yerleşik üretici/ihracatçıların yurt dışında bir rekabet sorunu yaşadıkları düşünülmektedir.
iii) Esas soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Esas soruşturma esnasında tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında Çin Tayvanı’nda yerleşik üretici-ihracatçı firmalar için tespit edilen damping marjları %13,91 ila %30,84 arasında değişen önemli düzeylerdedir.
iv) İşbirliğinin olmaması
(1) Soruşturma sırasında gönderilen soru formlarına cevap alınamamış olması, Çin Tayvanı’nda yerleşik üretici/ihracatçı firmaların Türkiye’ye ihracat ilgisinin devam ettiği dikkate alındığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingli ihracatın devam etmesinin muhtemel olduğuna işaret etmektedir.
d) Malezya
i) Önleme tabi ülkede sektörün durumu
(1) Önleme tabi ülkedeki sektörün durumu ile ilgili olarak yapılan değerlendirmelerde, Malezya’dan işbirliğine gelen tek firma olan Hualon firmasının soru formuna verdiği yanıtlar ile uluslararası kaynaklardan elde edilen verilerden yararlanılmıştır.
(2) Hualon firmasının soru formuna verdiği yanıtlar incelendiğinde, firmanın Malezya’da ilgili ürünü üreten sektörün genel durumuna ilişkin bilgi vermediği görülmektedir. Buna karşılık firma mevcut durumun önümüzdeki dönemde de devam edeceğini, dış piyasada ise ÇHC’ye yapılan satışların artacağının öngörüldüğünü ifade etmiştir. Buna gerekçe olarak da ÇHC’de hazır giyim sektöründe artan yatırımlar gösterilmiştir.
(3) Firmanın soru formunda yaptığı bu değerlendirmelerin müspet bir temele dayanmadığı düşünülmektedir. Zira ÇHC’de soruşturma konusu ürün üretiminde de çok ciddi bir yatırım söz konusudur ve bu yatırımlara paralel olarak ÇHC’nin ilgili üründeki ithalat artış hızı da düşmektedir. Nitekim ÇHC bahse konu üründe net ihracatçı konumundadır ve 2002–2006 arasında ihracat artış hızı %31 iken ithalat artış hızı ise %6 olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ÇHC’nin önümüzdeki dönemde diğer tedarikçi ülkeler için ciddi bir rekabet sorunu yaratabileceği düşünülmektedir.
(4) Hualon firması nihai bildirime verdiği yanıtta, kendisinin incelemeye konu üründe Malezya’daki tek ihracatçı ve tek büyük ölçekli üretici olması nedeniyle bahse konu ülkedeki diğer üreticiler hakkında söz etmeye gerek olmadığını ifade etmiştir. Buna karşılık nihai bildirimde yer alan Malezya’daki sektörün durumuna ilişkin değerlendirmelerle ilgili olarak herhangi bir itirazda bulunmamıştır.
(5) Firmanın soru formuna yanıtlarında soruşturma konusu ürünün satışına ilişkin olarak sunduğu veriler incelendiğinde de 2006 yılında Türkiye’ye yapılan satışların soruşturma konusu ürünün toplam cirosu içerisinde önemli bir yer tuttuğu (%30), Türkiye’nin miktar bazında da en önemli pazar konumunda olduğu anlaşılmaktadır (%29,4). İlgili firmanın 2006 yılında yurt içi satışlarının toplam satışlarına oranı ise sadece %9,7’dir.
(6) Bahse konu ülkedeki üretim kapasitesine ilişkin değerlendirme yapabilmek amacıyla Textile Outlook International dergisinin Eylül-Ekim 2007 sayısında yer alan çeşitli ülkelere ait kurulu mekiksiz dokuma tezgâhı kapasitesi verileri incelenmiştir. Buna göre Malezya’nın kurulu kapasitesi 2006 yılında bir önceki yıla göre değişmemiş ve 4000 adet olarak gerçekleşmiştir. Bununla beraber, 2004–2006 yılları arasında Malezya’nın sentetik filamentten mensucat ihracatının %3 oranında gerilediği, ithalatının ise %26 oranında arttığı göz önüne alındığında, atıl kapasitenin arttığı düşünülmektedir. Nitekim Hualon firması da yanıtında 2004 yılında %80 olan kapasite kullanım oranının 2006 yılında %71’e gerilediğini ifade etmiştir.
ii) Önleme tabi ülkenin diğer ülke pazarlarındaki durumu
(1) ITC verilerine göre Malezya’nın ihracat yaptığı başlıca ülkeler sırasıyla Türkiye, Hong Kong, Singapur, Filipinler ve İtalya’dır. Toplam ihracat verileri incelendiğinde 2004–2006 yılları arasında ihracatın %3 oranında gerilediği görülmektedir. Bu durum, sektörün kapasite kullanım oranının da düştüğüne işaret etmektedir.
iii) Esas soruşturmada tespit edilen damping marjları
(1) Esas soruşturma esnasında tespit edilen damping marjları, firmaların önlemin yürürlükten kalkması halindeki muhtemel davranışlarını yansıtacak önemli bir gösterge niteliği taşıdığından dikkate alınmıştır. Buna göre, esas soruşturma sırasında tespit edilen damping marjları Hualon firması için %3,23, Malezyalı diğer üretici-ihracatçı firmalar için ise %15,93’tür.
(2) Hualon firması nihai bildirime ilişkin yanıtında, soruşturmanın açılmasını müteakip kendisine gönderilen soru formuna işbirliğinde bulunarak gerektiği gibi yanıt verdiğini, buna karşılık kendisi için bireysel damping marjı hesaplanmadığını, halen Türkiye’ye gerçekleştirdiği ihracatta damping yapmadığını öne sürerek bu tutumun adil olmadığını ifade etmiştir.
(3) Bununla beraber, yürütülen soruşturma bir nihai gözden geçirme soruşturması olduğundan önlemin kalkması durumunda dampingin devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı hususu değerlendirilmektedir. Yönetmeliğin 41 inci maddesi kapsamında bu soruşturmada damping marjı hesaplanmasına gerek görülmemiştir.

Türkiye pazarının önemi ve talebi etkileyen unsurlar
MADDE 9 – (1) Soruşturmaya konu ürünler hem hazır giyim üreticileri için hem de tekstil işletmeleri için girdi niteliği taşımaktadır. Türkiye coğrafi yakınlığı ve kurmuş olduğu gümrük birliği ile AB’nin önemli tekstil ve hazır giyim tedarikçilerinden birisidir. Bunun dışında ABD ve Rusya gibi diğer büyük pazarlarda da özellikle hazır giyimde ciddi pazar payına sahip bulunmaktadır. Türkiye pazarının canlı talep koşulları soruşturmaya konu ürünlerin yurt dışındaki tedarikçileri için Türkiye’nin önemini arttırmaktadır. Soruşturmaya konu ülkelerdeki üretici/ihracatçıların, üretimlerinin büyük çoğunluğunu ihraç etmek üzere yapılandıkları ve Türkiye pazarının şartlarını, dağıtım ve pazarlama kanallarını iyi bildikleri de göz önüne alındığında Türkiye pazarının bu üreticiler için cazip koşullar sunduğu düşünülmektedir.
(2) Yerli üretim dalı yeterli deneyim ve üretim yapısına sahip olup yeterli kalitede ürün üretebilmektedir. Önlem konusu ürünün tekstil sektörünün bir girdisi olduğu, ithalatçı firmaların cevaplarından da görüleceği üzere çok küçük fiyat avantajlarının tedarikçi tercihinde büyük önem taşıdığı dikkate alındığında, fiyatın talebi etkileyen en önemli unsurlardan olduğu ve pazar payını artırmak isteyen üretici-ihracatçılar için fiyata dayalı rekabetin temel alternatif olduğu anlaşılmaktadır. Soruşturmaya konu ülkelerde yerleşik üretici-ihracatçıların Türkiye dışındaki herhangi bir önlemin söz konusu olmadığı ülkelere yapmış olduğu ihracatın birim fiyatları incelendiğinde, önlemin yürürlükten kalması halinde fiyatlarını önemli ölçüde düşürerek ihracat yapma potansiyellerinin olduğu görülmektedir.
(3) Bununla beraber bazı ithalatçılar, kendilerine gönderilen soru formlarına verdikleri yanıtta Güney Kore’den katma değeri yüksek olan ve yerli üreticilerce üretilemeyen ürün tiplerini ithal ettiklerini ifade etmişlerdir. Yerli üreticinin bu konudaki görüşleri sorulmuş, alınan yanıtta Güney Kore’nin düz boyalı mallarda terbiye teknolojisinin gelişmiş olduğu bu nedenle katma değeri yüksek, nitelikli kumaşların bu ülkeden ithal edildiği ifade edilmiştir. Bununla beraber, yerli üreticilerin de terbiye teknolojisinde ileri olduğu, dünyanın bu konudaki önde gelen üreticileri ile mukayese edilebilecek nitelikte mensucat üretebildikleri de vurgulanmıştır.

Değerlendirme
MADDE 10 – (1) Güney Kore’nin yurt içi piyasasında önleme konu maddelerin kullanıcılarının taleplerinin yetersiz olduğu ve Güney Kore’li üretici/ihracatçıların ekonomik koşullarda üretimlerini sürdürebilmeleri için ihracat yapmalarının zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Hali hazırda ihracat ağırlıklı olarak faaliyet gösteren Güney Koreli üretici/ihracatçıların başta en önemli pazarları olan ÇHC’ye yönelik satışlarının düştüğü ve diğer ülkelere yönelik satışlarında da artan rekabet nedeniyle sıkıntı yaşadıkları göz önüne alınarak, ülkede ciddi bir atıl kapasitenin bulunduğu ve önlemin yürürlükten kalkması halinde Türkiye’ye yönlendirilebilecek ciddi bir üretim kapasitesinin bulunduğu düşünülmektedir.
(2) Öte yandan, mevcut kapasite fazlalığına dış piyasalarda oluşan fiyat rekabeti de eklendiğinde önlemin kalkması durumunda Güney Koreli üretici-ihracatçıların Türkiye’ye dampingli fiyatlardan mal ihracatını artırması muhtemel görünmektedir.
(3) ÇHC ile ilgili olarak, bahse konu ülkenin dünya üretiminde önemli bir paya ve ciddi bir üretim kapasitesine sahip olduğu, gözden geçirme döneminde ÇHC’de kurulu kapasitenin önemli oranda arttığı, dokuma endüstrisinde hızla devam eden yatırımların ihracat kapasitesini de arttırdığı ve önlemin yürürlükten kalkması durumunda Türkiye’ye yönlendirilebilecek önemli bir kapasitenin bulunduğu değerlendirilmektedir.
(4) Bunların yanı sıra, bahse konu ülkeye karşı aynı ürün grubunda diğer ülkelerce de dampinge karşı önlemlerin uygulanmakta olduğu ve ÇHC’de yerleşik üretici/ihracatçıların ciddi düzeydeki dampinge karşı önlemin yürürlükte bulunmasına rağmen işbirliğine gelmedikleri de göz önüne alındığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde bu ülkeden dampingli ithalatın devamının veya tekrarının muhtemel olduğu düşünülmektedir.
(5) Tayland’ın soruşturma konusu ürünün üretiminde ciddi bir üretim kapasitesine sahip olduğu ve Taylandlı firmaların ihracat ağırlıklı olarak çalıştıkları, buna karşılık gözden geçirme dönemini de içeren 2002-2006 yılları arasında ihracatın miktar bazında düştüğü de göz önüne alındığında sektörde ciddi bir atıl kapasitenin bulunduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla, önlemin yokluğunda Türkiye’ye yönlendirilebilecek ciddi bir üretim kapasitesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
(6) Çin Tayvanı’nın soruşturma konusu ürün üretimine yönelik yatırımları hızla devam ettiği ve bahse konu ülkede hali hazırda ciddi bir üretim kapasitesinin bulunduğu, devam eden yatırımlara karşılık ihracat miktarındaki gerilemenin ülkede ciddi bir atıl kapasite yaratabileceği düşünülmektedir. Nitekim ülkedeki üreticilerin iç talebe göre daha fazla üretim kapasitesine sahip olmaları nedeniyle ihracata bağımlı olarak faaliyet gösterdikleri, bu durumun ihracattaki azalma sonucunda atıl kapasiteyi arttıracağı değerlendirilmektedir. Çin Tayvanı’nın toplam ihracatındaki azalma ile birlikte kapasite kullanım oranını etkin bir seviyede tutma sorunuyla karşılaşmasının muhtemel olması nedeniyle, ham madde fiyatlarının sabit kalması durumunda bu ülkenin pazar payını arttırabilmek ve mevcut pazar payını koruyabilmek adına fiyatlarını arttırma kabiliyetinin zayıflayacağı düşünülmektedir. Bu belirlemeler ışığında, bu ülkeden dampingli ithalatın devamının veya tekrarının muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
(7) Söz konusu ülkedeki üretici/ihracatçıların ciddi düzeylerdeki dampinge karşı önleme rağmen işbirliğine gelmemiş olduğu da göz önüne alındığında önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingli ithalatın devamının veya tekrarının muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
(8) Önleme konu son ülke olan Malezya’da sentetik filamentten mensucat üretiminde kullanılan kurulu kapasitede son dönemde bir değişiklik yaşanmadığı, buna karşılık özellikle sektörün ihracat ağırlıklı faaliyet göstermesi ve dış pazarlardaki artan rekabet nedeniyle kapasite kullanım oranlarının düştüğü anlaşılmaktadır. Bu durum, bahse konu ülkede Türkiye’ye yönlendirilebilecek ciddi bir üretim kapasitesinin bulunduğuna işaret etmektedir.
(9) Tüm bu tespit ve değerlendirmeler ışığında, önlem konusu tüm ülkelerin Türkiye’ye yönlendirebilecekleri ciddi üretim kapasitelerinin bulunduğu, bahse konu ülkelerin kapasite fazlası ve bundan kaynaklanan yoğun rekabet nedeniyle fiyat arttırmada zorlandıkları, Türkiye pazarının bu ülkeler için önemli olduğu, ithalatçıların temel güdüsünün fiyatların uygunluğu olduğu, önlemin yürürlükten kalkması durumunda üretici ihracatçı firmaların önlemin yokluğundaki davranışlarının en iyi yansıtacak olan esas soruşturmadaki damping marjlarının önemli oranda olduğu da dikkate alındığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde dampingin devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu ve Malezya özelinde dampingli ithalatın artarak devam ettiği belirlenmiştir.
(10) Hualon firması nihai bildirime verdiği yanıtta, nihai bildirimde dampingli ithalatın daha da artarak devam ettiği yönünde bir değerlendirmede bulunulduğunu ifade ederek kendilerinin en düşük damping marjına tabi olmaları nedeniyle ihracatlarında küçük bir artış olmasının doğal kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
(11) Bununla beraber, nihai bildirime ekli olarak gönderilen ithalat istatistikleri incelendiğinde Malezya menşeli ithalatın 2002-2006 yılları arasında %197 oranında artış gösterdiği görülmektedir. Hualon firmasının nihai bildirime ilişkin yanıtında öne sürdüğü üzere firmanın soruşturma konusu üründe Malezya’daki tek ihracatçı olduğu göz önüne alındığında, ithalattaki bu artış oranının damping önleminin düşük olmasından kaynaklanan küçük bir artış olmadığı değerlendirilmektedir.
(12) Firma nihai bildirime ilişkin yanıtında ayrıca, şirket yönetiminin bankalarca üstlenilmesinden itibaren yeni bir pazarlama ve satış stratejisinin belirlendiğini ve bu andan itibaren fiyatların artış gösterdiğini ifade etmiştir. Hualon firması, bu noktadan hareketle Türkiye’ye yapılan satışlardaki ihraç fiyatlarının daha da arttığını ve gerek yurt içi piyasadaki gerekse üçüncü ülkelere yapılan ihracattaki birim fiyatların üzerinde olduğunu bu nedenle de damping marjının var olamayacağını öne sürmüştür.
13) Bununla beraber, daha sonra da ifade edileceği gibi şirket yönetiminin banka borçları nedeniyle kayyum idaresine devredilmesi 30/11/2006 tarihinde gerçekleşmiştir. Dolayısıyla firmanın bu iddiaları, şirket yönetiminin kayyuma devredilmesi öncesindeki dönemi kapsayan gözden geçirme dönemine ilişkin değerlendirmeleri etkilememektedir. Firmanın ayrıca, satış ve pazarlama stratejisindeki değişiklikle ilgili olarak şirket yönetiminin devir tarihini vermesi, bu tarihten önceki uygulamalar hakkında soru işaretleri doğurmuştur. Soruşturma konusu ürünün birim fiyatlarının bu tarihten itibaren yükseldiği iddiası bu tarih öncesindeki ihracatın dampingli fiyatlarla yapılmış olabileceğine işaret etmektedir.
(14) Öte yandan, yukarıda da ifade edildiği üzere bu soruşturma için geçerli gözden geçirme dönemi sadece 2004-2006 yıllarını kapsamakta, tüm değerlendirmeler bu dönem verileri göz önüne alınarak yapılmaktadır. Dolayısıyla, soruşturma dönemi dışında yer alan gelişmelerle ilgili olarak bir değerlendirme yapılması söz konusu değildir.

DÖRDÜNCÜ KISIM
Zararın Devamı veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali
MADDE 11 – (1) Önlemin yürürlükte olduğu dönemde, yerli üretim dalında zarar durumu ve önlemin yürürlükten kalkması halinde zarara etki edebilecek muhtemel gelişmeler incelenmiştir. Bu çerçevede, ithalatın miktarı ve muhtemel gelişimi, fiyatlarının gelişimi ve muhtemel fiyat baskısı ve potansiyeli ile yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri incelenmiştir. Bununla beraber, önlem öncesinde yaşanan ekonomik krizin etkisiyle ithalatın genelinin düşüş gösterdiği dikkate alınarak değerlendirme dönemine 2000 yılı da dahil edilmiş, önlemin etkisini ve önlem sonrası duruma ilişkin eğilimleri görebilmek amacıyla gözden geçirme dönemini (2004-2006) de içine alan 2000-2006 dönemi ele alınmıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM
Önlem Konusu İthalatın Gelişimi
Maddenin genel ithalatı
MADDE 12 – (1) Soruşturmaya konu olan ürünün genel ithalatı 2000 yılında 42.426 ton iken yaşanan ekonomik krizin etkisiyle 2001 yılında 38.451 tona gerilemiştir. Buna karşılık önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılından 2004 yılına kadar artış göstererek sırasıyla 42.321 ton, 49.013 ton ve 50.744 ton olarak gerçekleşmiştir. 2005 ve 2006 yıllarında gerileyen genel ithalat sırasıyla 49.739 ton ve 47.080 ton olmuştur.
Maddenin soruşturma konusu ülkelerden ithalatı
MADDE 13 – (1) Güney Kore menşeli ithalat önlem öncesindeki 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 14.795 ve 13.763 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında 16.488 tona, 2003 yılında ise 18.695 tona yükselmiştir. 2004-2006 döneminde düşme eğilimine giren ithalatın sırasıyla 17.324, 13.987 ve 9.015 ton olarak gerçekleştiği görülmektedir.
(2) ÇHC menşeli ithalat önlem öncesindeki 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 11.075 ve 11.208 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında 4.564 tona gerilemiş; 2003 ve 2004 yıllarında artış göstererek sırasıyla 5.465 ve 7.806 tona ulaşmış, 2005 ve 2006 yıllarında ise tekrar azalarak sırasıyla 5.933 ve 5.128 ton olarak gerçekleşmiştir.
(3) Tayland menşeli ithalat ise önlem öncesindeki 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 1.975 ve 1.296 ton seviyesindeyken, 2002 yılında önlemin yürürlüğe girmesiyle 341 tona gerilemiş, takip eden senelerde de sırasıyla 416, 243, 137 ve 70 ton olarak kaydedilmiştir.
(4) Önlem konusu ürünün Çin Tayvanı’ndan ithalatı ise önlem öncesi 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 2.843 ve 3.020 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği yıl olan 2002’de 3.295 tona çıkmış, izleyen yıllarda ise sürekli azalarak sırasıyla 2.271, 1.086, 618 ve 594 tona gerilemiştir. Önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılından 2006 yılına kadar geçen dönemde Çin Tayvanı’ndan gerçekleştirilen ithalatta %82 oranında bir gerileme söz konusudur.
(5) Malezya menşeli ithalat önlem öncesindeki 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 4.539 ve 2.547 ton iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılından itibaren artma eğilimine girerek 2002 yılında 6.777 tona, 2003 yılında 11.472 tona, 2004 yılında 13.937 tona, 2005 yılında 18.084 tona ve 2006 yılında da 20.108 tona yükselmiştir. Önleme konu diğer ülkelerin tersine Malezya menşeli ithalatın artış göstermesinin en önemli nedeni Hualon firmasının diğer ülkelerdeki üreticilere nispetle daha düşük düzeyde dampinge karşı vergiye tabi olmasıdır. Malezya’nın önlem öncesi 2000 yılında %11 olan ithalat içi payının 2006 yılında %43’e çıkarak Türkiye’nin ilgili üründeki bir numaralı tedarikçisi haline geldiği görülmektedir.
(6) Hualon firması nihai bildirime verdiği yanıtta bu durumun, firmalarına karşı uygulanan görece düşük oranlı dampinge karşı önlemin doğal bir sonucu olduğunu ifade etmiştir. Bununla beraber, diğer üretici/ihracatçılara nispetle düşük düzeyli de olsa dampinge karşı önleme rağmen Malezya menşeli ithalatta görülen ciddi artış, ithalatın birim fiyatlarındaki gelişim de dikkate alındığında önlemin yokluğunda yerli üretim dalında zararın devamının veya tekrarlamasının muhtemel olduğuna işaret etmektedir.
(7) Önlem konusu ülkeler menşeli toplam ithalatın gelişimi incelendiğinde, önlem öncesindeki 2000 yılında 35.230 ton olan toplam önleme konu ithalatın, 2001 yılında ekonomik krizin, 2002 yılında ise önlemin ilk etkisi ile sırasıyla 31.837 ve 31.464 tona gerilediği görülmektedir. Buna karşılık söz konusu ithalat 2003 ve 2004 yıllarında artarak sırasıyla 38.321 ve 40.399 tona ulaşmış, 2005 ve 2006 yıllarında genel ithalat içerisindeki payını da kaybederek sırasıyla 38.763 ve 34.917 tona gerilemiştir. Önleme konu ithalatın soruşturma konusu ürünün genel ithalatı içerisindeki payının 2000-2006 yılları arasında dalgalı bir seyir izlediği görülmektedir. 2000 yılında %14 olan pay, 2001 yılında %7’ye gerilemiş, ardından 2004 yılına kadar artarak sırasıyla %15, %29 ve %34 olarak gerçekleşmiştir. 2005 ve 2006 yıllarında ise ithalat miktarındaki azalmaya paralel olarak %24 ve %23’e gerilemiştir.

Önlem konusu ithalatın pazar payı
MADDE 14 – (1) Soruşturma konusu ürünün yurtiçi tüketimi, gerekli bilgiyi temin eden yerli üreticinin yurtiçi satışları ile bahse konu maddenin genel ithalatının toplanması suretiyle hesaplanmıştır.
(2) Bu çerçevede hesaplanan toplam tüketim endeksi, 2004 yılında 100 iken 2005 ve 2006 yıllarında gerileyerek sırasıyla 97’ye ve 92’ye düşmüştür. Önleme tabi ülkelerin tüketim içerisindeki toplam payları 2004 yılında 100 kabul edildiğinde, 2005 yılında 99, 2006 yılında ise 94 olarak gerçekleşmiştir. Soruşturmaya konu olan ülkeler tek tek incelendiğinde ise Güney Kore’nin 2004 yılında 100 olan tüketim içerisindeki payının izleyen yıllarda gerilediği, 2005 yılında 83, 2006 yılında ise 57 olarak gerçekleştiği görülmektedir.
(3) ÇHC’nin 2004 yılında 100 olan tüketim içi payının, 2005 yılında 78, 2006 yılında ise 72’ye gerilediği; Tayland’ın tüketim içindeki payının 2004 yılındaki 100 olan seviyesinden sırasıyla 58 ve 32’ye düştüğü; Çin Tayvanı’nın tüketim içindeki payının da aynı dönemde 100’den 58’e indiği, 2006 yılında ise 60 olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.
(4) Önleme konu ülkeler arasında tüketim içerisindeki payını arttıran tek ülke Malezya olmuştur. Malezya’nın 2004 yılında 100 olan payını 2005 yılında 133’e, 2006 yılında ise 158’e yükselttiği belirlenmiştir. Malezya’nın soruşturmaya konu ürünün genel ithalatı içerisindeki payını da arttırmasındaki en önemli sebebin diğer ülkelere göre daha düşük seviyedeki dampinge karşı önlem olduğu düşünülmektedir.

Önlem konusu ithalatın fiyatlarının gelişimi
MADDE 15 – (1) TÜİK verileri esas alınarak, önlemin yürürlükten kalkması durumunda oluşabilecek muhtemel fiyatların tespiti için önleme tabi ülkelerin önlem öncesi ve sonrası ağırlıklı ortalama birim fiyatları incelenmiştir. Buna göre, ÇHC menşeli soruşturma konusu ürünün ağırlıklı ortalama birim fiyatı soruşturma öncesi 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 3,58 ABD Doları/Kg ve 3,06 ABD Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında 3,43 ABD Doları/Kg’ye yükselmiş, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında da artış göstererek sırasıyla 3,52 ABD Doları/Kg, 4,84 ABD Doları/Kg ve de 6,05 ABD Doları/Kg’ye ulaşmış, 2006 yılında ise 6,31 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir.
(2) Güney Kore’nin Türkiye’ye ihracatındaki ortalama fiyatlar ise önlem öncesindeki 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 5,84 ABD Doları/Kg ve 5,12 ABD Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girmesiyle birlikte 2002 yılında 4,76 ABD Doları/Kg seviyesine inmiştir. Birim fiyatlar 2003-2005 yıllarını içeren dönemde artarak sırasıyla 5,47 ABD Doları/Kg, 6,63 ABD Doları/Kg ve 7,28 ABD Doları/Kg’ye yükselmiş, 2006 yılında ise 7,76 ABD Doları/Kg’ye ulaşmıştır.
(3) KTTA tarafından nihai bildirime ilişkin olarak gönderilen yanıtta, Güney Kore menşeli soruşturma konusu ürünlerin katma değeri ve dolayısıyla fiyatı yüksek olan ürünlerden oluştuğu, yüksek fiyat düzeylerine bakılarak dampingin ortadan kalkmış olduğunun anlaşılabileceği öne sürülmüştür. Buna karşılık, yüksek katma değerli ürünlerin birim fiyatlarının ham veya nispeten daha düşük katma değerli kumaşların fiyatlarına göre yüksek olması olağandır. Bununla beraber, fiyat düzeylerinin diğer ülkelere göre yüksek olması dampingin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir.
(4) Malezya’dan gerçekleştirilen ithalatın ortalama birim fiyatları ise önlem öncesi 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 2,80 ABD Doları/Kg ve 2,69 ABD Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında 2,52 ABD Doları/Kg’ye gerilemiş, 2003-2006 yıllarında ise sırasıyla 2,47 ABD Doları/Kg, 3,35 ABD Doları/Kg, 3,31 ABD Doları/Kg ve de 2,94 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. Karşılaştırılabilir miktarlarda ithalat gerçekleştirilen tüm ülkeler arasında en düşük fiyat seviyesine sahip ülke Malezya’dır.
(5) Hualon firması nihai bildirime ilişkin yanıtında, Malezya menşeli ürünlerin ham nitelikteki katma değeri düşük ürünlerden oluştuğunu, bu nedenle fiyat düzeyinin diğer ülkelere göre daha düşük olmasının normal olduğunu ifade etmiştir. Bu bölümde ve nihai bildirimin ilgili maddesinde soruşturmaya konu ülkeler menşeli ithalatın birim fiyatlarının belirtilmesindeki birincil amaç önlem süresince önleme tabi ithalatın fiyat gelişiminin gösterilmesidir. Nitekim yukarıda da görüldüğü üzere Malezya menşeli ithalatın birim fiyatları özellikle 2004-2006 yıllarında sürekli olarak düşüş göstermiştir. Özellikle, söz konusu üründeki temel girdilerden olan petrol fiyatlarında bu dönemde görülen artış da dikkate alındığında, Malezya menşeli ithalatın birim fiyatlarına maliyet artışlarının dahi yansıtılmadığı düşünülmektedir.
(6) Çin Tayvanı’ndan gerçekleştirilen ithalatın ortalama birim fiyatlarına bakıldığında ise önlem öncesi 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 5,45 ABD Doları/Kg ve 4,03 ABD Doları/Kg olan birim fiyatların önlemin alındığı 2002 yılında 4,07 ABD Doları/Kg seviyesine geldiği, 2003 yılında düşerek 3,76 ABD Doları/Kg’ye gerilediği, 2004-2006 döneminde ise sırasıyla 5,70 ABD Doları/Kg, 5,42 ABD Doları/Kg ve 6,21 ABD Doları/Kg olarak gerçekleştiği görülmektedir.
(7) Başvuruya konu ülkelerin sonuncusu olan Tayland’dan gerçekleştirilen ithalatın ortalama birim fiyatları ise önlem öncesi 2000 ve 2001 yıllarında 3,86 ABD Doları/Kg ve 3,82 ABD Doları/Kg iken önlemin yürürlüğe girdiği 2002 yılında önemli oranda artarak 5,46 ABD Doları/Kg’ye ulaşmış, 2003-2005 yılları arasındaki dönemde ise sırasıyla 3,73 ABD Doları/Kg, 6,84 ABD Doları/Kg ve de 6,35 ABD Doları/Kg olarak gerçekleşmiştir. Ortalama birim fiyatlar 2006 yılında artarak 7.00 ABD Doları/Kg’ye ulaşmıştır.
(8) Soruşturmaya konu ülkeler menşeli ithalatın birim fiyatları toplu olarak incelendiğinde, önlem öncesi 2000 ve 2001 yıllarında sırasıyla 4,60 ABD Doları/Kg ve 4,04 ABD Doları/Kg olan birim fiyatların önlemin alındığı 2002 yılında 4,02 ABD Doları/Kg seviyesine indiği, 2003 yılında artarak 4,17 ABD Doları/Kg’ye yükseldiği, 2004-2006 döneminde ise sırasıyla 5,13 ABD Doları/Kg, 5,21 ABD Doları/Kg ve 4,74 ABD Doları/Kg olarak gerçekleştiği görülmektedir.

Fiyat kırılması ve baskısı
MADDE 16 – (1) Önlemin yürürlükten kalkması durumunda oluşabilecek muhtemel fiyat kırılması ve baskısını ortaya koymak amacıyla, gözden geçirme dönemine (2004–2006) ilişkin verilere dayanılarak, uygulanan önlem dikkate alınmadan fiyat kırılması ve baskısı hesaplanmıştır. Hesaplamada, önlem konusu ülkelerden yapılan ithalatın birim fiyatına gümrük vergisi ve ithal masrafları eklemek suretiyle önlem konusu ürünün Türkiye piyasasına giriş fiyatları bulunmuş ve bu fiyat, yerli üretim dalının yurt içi satış fiyatları ve olması gereken satış fiyatlarını veren maliyet artı makul kâr yöntemi ile bulunan fiyatlarla mukayese edilmiştir.
(2) Buna göre, Güney Kore menşeli soruşturma konusu ürünün 2004 yılında yerli üreticinin fiyatları üzerinde %24 kırılmaya, %57 oranında fiyat baskısına, 2005 yılında %35 oranında kırılmaya ve %73 fiyat baskısına, 2006 yılında ise %60 fiyat kırılmasına ve %105 oranında fiyat baskısına neden olduğu tespit edilmiştir.
(3) ÇHC menşeli ithalatın fiyatlarının yerli üreticinin yurt içi satış fiyatları üzerindeki etkisi incelendiğinde, 2004 yılında %73 olan fiyat kırılmasının 2005 yılında gerileyerek %66’ya indiği 2006 yılında ise %99’a yükseldiği görülmektedir. Aynı dönemde fiyat baskısı ise sırasıyla %118, %112 ve %155 olarak gerçekleşmiştir.
(4) Çin Tayvanı menşeli ithalatın neden olduğu fiyat kırılmasının 2004 yılında %45 düzeyinde olduğu, 2005 ve 2006 yıllarında ise artarak sırasıyla %85 ve %102 seviyesine yükseldiği tespit edilmiştir. Aynı dönemde Çin Tayvanı menşeli ithalatın sebep olduğu fiyat baskısı ise sırasıyla %84, %136 ve %159 olarak gerçekleşmiştir.
(5) Gözden geçirme döneminde Tayland menşeli ithalatın fiyat gelişimi ve yerli üreticinin fiyatları incelendiğinde ise 2004 yılında %20 olan fiyat kırılmasının izleyen yıllarda artarak %58 ve %80’e çıktığı, 2004 yılında %52 olan fiyat baskısının ise sırasıyla %101 ve %130’a yükseldiği gözlenmektedir.
(6) Son olarak Malezya menşeli ithalatın yerli üreticinin yurt içi fiyatları üzerindeki etkisi incelendiğinde Malezya menşeli ithalatın ciddi düzeylerde fiyat kırılması ve baskısına yol açtığı görülmüştür. Nitekim 2004 yılında %154 olan fiyat kırılması, 2005 yılında %211’e, 2006 yılında ise %340’a yükselmiştir. Fiyat baskısı verileri de benzer bir tablo ortaya koymaktadır. Buna göre 2004 yılında %220 olan fiyat baskısının, 2005 yılında %294’e, 2006 yılında ise %460’a yükseldiği tespit edilmiştir.
(7) Soruşturmaya konu olan ürün grubu homojen bir nitelik arz etmemektedir. Aynı gümrük tarife pozisyonu altında farklı fiyat düzeylerindeki çok çeşitli ürün tiplerinin ithalatı söz konusu olabilmektedir. Dolayısıyla ürün kompozisyonundaki çeşitliliğin fiyat baskısı ve kırılmasına ilişkin hesaplamaları ciddi ölçüde etkilediği düşünülmektedir. Hualon firması da nihai bildirime ilişkin yanıtında bu noktaya işaret ederek fiyat baskısı ve kırılması hesaplanırken tip bazında karşılaştırma yapılması gerektiğini ifade etmiştir.
(8) Bununla beraber, fiyat kırılması ve baskısına ilişkin tespitlerin birer gösterge niteliği taşıdığı ve belirlenen fiyat kırılması ve baskısı oranlarının dönem içerisinde artış göstermesinin, önleme konu ithalatın fiyatlarının yerli üreticilerin fiyatları üzerindeki olumsuz etkilerini yansıttığı düşünülmektedir. Nitekim gözden geçirme döneminde önleme konu ithalatın birim fiyatlarının giderek daha fazla fiyat kırılması ve baskısına neden olma eğiliminde olduğu anlaşılmaktadır.
(9) Hualon firmasının nihai bildirime ilişkin olarak dile getirdiği bir diğer iddia da fiyat kırılması ve baskısının TL’deki aşırı değerlenme nedeniyle yüksek göründüğü şeklinde olmuştur. Reel döviz kurunun değer kazanması sadece TL’nin değer kazanmasının değil, ABD dolarının tüm dünyada değer kaybetmesinin de bir sonucu olarak gerçekleşmiştir. ABD doları bir çok para cinsi karşısında reel olarak değer kaybetmiş, bu durum her ülkede birbirinden farklı düzeylerde de olsa reel kurların değerlenmesine yol açmıştır.
(10) Bununla beraber, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından hazırlanan ÜFE bazlı reel kur endeksleri incelendiğinde 1995 baz yıl (1995=100) kabul edilerek yapılan hesaplamada reel kurun 2004 yılında ortalama 132, 2005 yılında 143, 2006 yılında ise 144 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Endeksteki bu değerler TL’nin değerlendiğine işaret etmekle beraber, bu artış oranı 2004-2005 yılları arasında %8 olarak gerçekleşmiş, 2006 yılında ise 2005 yılına göre gerilemiştir. Bu tespitler 2004-2006 yılında reel kurdaki değerlenmeye işaret ediyor olsa da bu değer artışının marjinal düzeyde kaldığı ve fiyat kırılması ve baskısı üzerinde doğrudan yükseltici etkiye sahip olduğunun öne sürülmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Nitekim reel kurun 2006 yılında bir önceki yıla göre gerilemiş olmasına rağmen fiyat baskısı ve kırılmasında 2005 yılına göre ciddi oranda artış görülmesi, reel kur artışı ile fiyat baskısı ve kırılması arasında öne sürüldüğü gibi doğrudan bir ilişki olmadığına işaret etmektedir.
(11) Tüm bu veriler ışığında, önlemin yürürlükten kalkması halinde soruşturma konusu ülkelerin birim fiyatlarının yerli üreticilerin fiyatlarını önemli ölçüde kıracağı ve baskı altına alacağı düşünülmektedir. Soruşturma konusu ülkelerin ITC’den elde edilen 2006 yılı ihracat rakamları incelendiğinde bu ülkelerin, kendilerine karşı herhangi bir önlem uygulamayan ülkelere daha düşük birim fiyatlardan ihracat yaptıkları ve benzer fiyatlardan Türkiye’ye ihracata başlamaları halinde yerli üretim dalının fiyatlarını önemli oranda kırma ve bastırma potansiyeline sahip oldukları görülmektedir.

İKİNCİ BÖLÜM
Yerli Üretim Dalının Durumu
Yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri
MADDE 17 – (1) Önlem konusu ithalatın yerli üretim dalı üzerindeki etkisinin belirlenmesinde başvuruya destek veren, soruşturma süresince ihtiyaç duyulan bilgi ve belgeleri sağlayan ve yerli üretim dalını temsil yeteneğini haiz bir yerli üreticinin verileri kullanılmıştır.
(2) Öte yandan, gözden geçirme döneminde yerli üretim dalının ekonomik göstergelerindeki eğilimin net olarak görülebilmesi amacıyla parasal değerlerin endeks haline getirilmesinde yıllık ortalama ÜFE kullanılarak enflasyondan arındırılmış reel değerler esas alınmıştır.
a) Üretim
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründe 2004 yılında 100 olan üretim miktar endeksi, 2005 yılında 78’e, 2006 yılında ise 39’a gerilemiştir.
b) Satışlar
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründe 2004 yılında 100 olan yurtiçi satış miktar endeksi, bu seviyesini koruyamayarak 2005 yılında 88’e, 2006 yılında ise 40’a düşmüştür.
(2) Aynı dönemde satış hâsılatı reel olarak incelendiğinde 2004 yılında 100 olan endeksin 2005 ve 2006 yıllarında azalan satış miktar endeksine paralel olarak sırasıyla 97 ve 53’e gerilediği görülmektedir.
c) İhracat
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründe 2004 yılında 100 olan ihracat miktar endeksi, 2005 ve 2006 yıllarında azalarak sırasıyla 59 ve 41 olarak gerçekleşmiştir.
(2) Aynı dönemde ihracat hâsılatı reel olarak incelendiğinde ise 2004 yılında 100 olan endeksin 2005 yılında ciddi oranda gerileyerek 44’e indiği, 2006 yılında ise bir önceki yıldaki seviyesini muhafaza ederek 46 olarak gerçekleştiği görülmektedir.
ç) Yurtiçi Fiyatlar
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründe ağırlıklı ortalama yurtiçi birim satış fiyatı endeksinin, 2004 yılı verileri 100 olarak alındığında, 2005 ve 2006 yıllarında artarak sırasıyla 109 ve 130’a yükseldiği tespit edilmiştir.
d) Pazar Payı
(1) Soruşturma konusu ürünün yurt içi tüketimi 2004 yılında 100 olarak alındığında 2005 yılında 97’ye, 2006 yılında ise 92’ye gerilemiştir. Yerli üretim dalının ilgili üründe yurtiçi pazar payı ise 2004 yılında 100 iken 2005 yılında 83’e gerilemiş, 2006 yılında ise 64 olarak gerçekleşmiştir.
e) Stoklar
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründeki stok verileri incelendiğinde 2004 yılında 100 olan stok düzeyi endeksinin, 2005 ve 2006 yıllarında sırasıyla 81 ve 59 olarak gerçekleştiği gözlenmiştir.
f) Kapasite ve Kapasite Kullanım Oranı (KKO)
(1) Yerli üretim dalının 2004 yılında 100 olan kapasitesi takip eden yıllarda değişmemiş, KKO ise 2004 yılı 100 olarak kabul edildiğinde 2005 yılında 78’e, 2006 yılında ise 39’a gerilemiştir.
g) İstihdam
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründeki çalışan toplam işçi sayısı endeksi 2004 yılında 100 kabul edildiğinde, 2005 ve 2006 yıllarında düşerek sırasıyla 71 ve 38 olmuştur.
ğ) Ücretler
(1) Yerli üretim dalının ilgili ürün üretiminde çalışan işçilerinin aylık giydirilmiş brüt ücret endeksi 2004 yılında 100 olarak alındığında, 2005 yılında 110’a yükselmiş, 2006 yılında ise 117 olarak gerçekleşmiştir.
h) Verimlilik
(1) Yerli üretim dalının ilgili ürün üretiminde çalışan işçi başına verimlilik endeksi 2004 yılında 100 iken, 2004 yılında bir miktar artış kaydederek 109’a yükselmiş, 2006 yılında ise 102’ye gerilemiştir.
ı) Maliyetler
(1) Yerli üretim dalının ilgili üründe ağırlıklı ortalama birim ticari maliyet endeksi 2004 yılında 100 iken, 2005 ve 2006 yıllarında artarak sırasıyla 111 ve 133’e yükselmiştir. Toplam ticari maliyetteki azalmaya rağmen birim ticari maliyetin bu denli artış göstermesinin öncelikli nedeni üretim ölçeğinin düşmesidir. Nitekim toplam sınai maliyet, finansal giderler ve faaliyet giderlerinde de düşüş yaşanmış olmasına rağmen üretim miktarının düşmesiyle ölçeğe göre artan getiri koşulları ortadan kalkmış, birim maliyetler yükselmiştir.
i) Kârlılık
(1) Yerli üreticinin ilgili üründeki ticari maliyetleri ve cirosu dikkate alınarak hesaplanan ürün karlılığının 2004 yılında pozitif olduğu görülmektedir. Buna karşılık 2005 yılından itibaren firma soruşturma konusu ürünün satışından zarar etmiştir. Nitekim 2004 yılında 100 olarak kabul edilen ürün karlılığı endeksinin 2005 yılında (-) 457’ye gerilediği, 2006 yılında ise bir önceki yıla göre toparlanarak (-) 112 olarak gerçekleştiği görülmektedir.
(2) Birim karlılık ise 2004 yılında 100 olarak kabul edildiğinde 2005 yılında (-) 569’a gerilemiş, 2006 yılında ise (-) 277 olarak gerçekleşmiştir. Karlılıkta yurt içi ve yurt dışı birim satış fiyatlarındaki artışa rağmen bu şekilde bir olumsuzluk yaşanmasının başlıca nedeni birim ticari maliyetlerdeki artışın fiyatlardaki artıştan yüksek olmasıdır.
j) Nakit Akışı
(1) Yerli üretim dalının ilgili ürün satışları ile yarattığı nakit akışı endeksi 2004 yılında 100 iken, bu rakam 2005 yılında (-) 39’a gerilemiş, 2006 yılında ise bir önceki yıla göre toparlanarak 14 olarak gerçekleşmiştir. Nakit akışının bozulmasında en önemli etkenin ürün birim kârlılığındaki düşüş olduğu değerlendirilmektedir.
k) Özkaynakların Kârlılığı ve Yatırım Hasılatı
(1) Yerli üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, 2004 yılı itibariyle (-) 100 olan özkaynak kârlılığının (Kâr/Özkaynak), 2005 yılında daha da azalarak (-) 247’ye gerilediği, 2006 yılında ise bir önceki yıla göre artarak (-) 215 olarak gerçekleştiği görülmektedir.
(2) Yatırım hasılatı (Kâr/Aktif Toplamı) oranına bakıldığında ise 2004 yılında (-)100 olan endeksin 2005 yılında (-) 255, 2006 yılında ise (-) 219 olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.
l) Büyüme
(1) Yerli üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, aktif büyüklüğü reel olarak 2004 yılında 100 iken, 2005 ve 2006 yıllarında gerileyerek sırasıyla 90 ve 78 olmuştur.
m) Sermaye Artışı
(1) Yerli üretim dalının bütün faaliyetleri ile ilgili olarak, 2004 yılında 100 olan öz sermaye endeksi, 2005 ve 2006 yıllarında sırasıyla 93 ve 80 olarak gerçekleşmiştir.
n) Yatırımlardaki Artış
(1) Yerli üretim dalı tarafından gözden geçirme döneminde herhangi bir yatırım yapılmamıştır.

Ekonomik göstergelerin değerlendirilmesi
MADDE 18 – (1) Yerli üretim dalının ekonomik göstergeleri incelendiğinde, yurt içi birim satış fiyatlarındaki reel artışa rağmen birim ticari maliyetlerdeki daha yüksek oranlı artış nedeniyle zararın söz konusu olduğu tespit edilmiştir. Yerli üreticinin üretim miktarı gözden geçirme döneminde sürekli gerilemiş, bu durum KKO’nın düşmesine ve ölçeğe göre artan getiri avantajlarından yararlanamamasına yol açmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda da yerli üretim dalının ürün karlılığı ve ürün nakit akışı gibi göstergeleri olumsuz bir seyir izlemiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Zararın Devamı veya Yeniden Meydana Gelmesi İhtimali
MADDE 19 – (1) Yönetmelik’in 35 inci maddesi hükümleri gereğince, önlemin sona ermesi halinde zararın devamı veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olup olmadığı değerlendirilmektedir. Bu kapsamda, taraflarca ortaya konulan ve yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen veriler çerçevesinde; soruşturmaya konu ithalatın muhtemel seviyesi ve fiyatları ile bunun yerli üretim dalının fiyatları üzerinde etkisi, önlem konusu ülkelerdeki sektörün durumu ve Türkiye’ye yönlendirebilecekleri fazla kapasitelerinin bulunup bulunmadığı, Türkiye dışında bu ülkelere ticaret politikası önlem uygulaması olup olmadığı, önleme tabi ülkelerin diğer ülkelerde pazar bulma imkanları ile önlemin yürürlükten kalkması durumunda soruşturmaya konu ithalatın yerli üretim dalı üzerindeki muhtemel etkileri incelenmektedir.
a) Soruşturmaya konu ithalatın muhtemel seviyesi
(1) Soruşturmaya konu ithalatın muhtemel seviyesinin değerlendirilebilmesi amacıyla önlemin yürürlüğe girişinden itibaren genel ithalat ile önleme konu ülkeler menşeli ithalatta yaşanan gelişmeler göz önüne alınmıştır. Bu amaçla gözden geçirme dönemi olan 2004-2006 yıllarını da kapsayan 2002-2006 yılları arasındaki dönem incelenmiştir.
(2) 2002-2006 döneminde genel ithalatın seyri incelendiğinde miktar bazında ithalatın %11 oranında artış gösterdiği gözlenmektedir. Buna karşılık ithalatın dönem içerisinde sürekli artış göstermediği, dalgalı bir seyir izlediği görülmüştür. Benzer eğilim önleme tabi ithalat için de söz konusu olmuştur. Nitekim önleme konu ithalat da aynı dönemde %11 oranında artış göstermiştir.
(3) Öte yandan, önlemin soruşturmaya konu ülkelerden gerçekleştirilen ithalat miktarı ve ithalatın rejim kompozisyonu üzerindeki etkileri de her ülke için ayrı ayrı incelenmiştir. Buna göre ÇHC menşeli ithalatın 2002–2006 yılları arasında %12 oranında artış gösterdiği gözlenmektedir. ÇHC menşeli ithalatın genel ithalattaki artıştan daha fazla artış göstermiş olması önlemin etkinliği konusunda şüphe yaratmış olsa da ithalatın rejim kompozisyonu incelendiğinde dahilde işleme rejimi kapsamında önlemden muaf olarak gerçekleştirilen ithalatın payının önlemin yürürlüğe girmesinden sonra arttığı tespit edilmiştir. Nitekim 2002 yılında %9 olan dahilde işleme rejimi kapsamında gerçekleştirilen ithalatın payının 2006 yılı itibariyle %93 seviyesine çıktığı belirlenmiştir.
(4) Güney Kore menşeli ithalatın önlemden olumsuz etkilendiği görülmektedir. Nitekim 2002-2006 yılları arasındaki dönemde bahse konu ülke menşeli ithalatın %45 oranında gerilediği görülmektedir. Buna karşılık ithalatın rejim kompozisyonunda bir değişiklik yaşanmamıştır.
(5) Tayland’dan gerçekleştirilen ithalatın seyri incelendiğinde önlemlerin hayli etkili olduğu gözlenmektedir. Nitekim 2002-2006 döneminde Tayland menşeli ithalatın %79 oranında gerilediği tespit edilmiştir. Söz konusu dönemde ithalatın rejim kompozisyonu da değişmemiştir.
(6) Çin Tayvanı menşeli ithalatın gelişimi incelendiğinde, 2002-2006 döneminde önleme konu ithalatın %82 oranında gerilediği görülmektedir. Ciddi orandaki bu gerilemenin önlemin etkinliğine işaret ettiği düşünülmektedir. İthalatın rejim kompozisyonuna bakıldığında ise 2002 yılında dahilde işleme rejimi kapsamında önlemden muaf olarak gerçekleştirilen ithalatın payı %27 iken bu oranın 2006 yılında %55’e yükseldiği gözlenmektedir.
(7) Önleme tabi son ülke olan Malezya menşeli ithalatın gelişimi incelendiğinde, bu ülkeden gerçekleştirilen ithalatın 2002-2006 döneminde miktar bazında %197 oranında arttığı, bahse konu ülke menşeli ithalatın rejim kompozisyonunda ise bir değişiklik olmadığı tespit edilmiştir. Malezya menşeli ithalatın yürürlükteki önleme rağmen genel ithalatın üzerinde bir artış oranı yakalaması ve ithalatın büyük bölümünün düşük marja sahip olan Hualon firması tarafından gerçekleştirilmiş olması Malezya’ya yönelik önlemin etkisinin dampingin artmasıyla ortadan kaldırıldığına ilişkin şüphe uyandırmıştır. Nitekim, Hualon firması tarafından sağlanan veriler çerçevesinde belirlenen damping marjı düzeyinin ciddi ölçüde artmış olması da bu şüpheyi doğrular niteliktedir.
b) Dampingli ithalatın muhtemel fiyatları, fiyat kırılması ve talebe etkisi
(1) Önleme konu ülkelerden yapılan ithalatın fiyatlarını, girdi maliyetleri özellikle de en temel girdi olan petrol fiyatları, yurt dışı piyasalardaki rekabetin yoğunluğu ve ürün tipleri belirlemektedir. Diğer taraftan dünyada oluşan kapasite fazlasının yol açtığı rekabet nedeniyle ham madde fiyatlarının sabit kalması halinde fiyatların yukarı yönde hareket etmesi muhtemel görünmemektedir.
(2) Önlemlerin yürürlükte olduğu dönem boyunca, başta ÇHC olmak üzere önlem konusu ülkelerin kapasite yatırımlarının sürdüğü, özellikle yurt dışı pazarlarda ciddi bir rekabetin söz konusu olduğu görülmektedir. Soruşturma konusu üründe her biri ciddi üretim kapasitelerine sahip olan bu ülkelerin optimum maliyetlerle üretimlerini sürdürebilmek için belirli bir kapasite kullanım düzeyine erişmek zorunda oldukları, maliyetlerin belirleyici etken olacağı bu üretim anlayışının sonucunda da fiyat rekabetinin artacağı değerlendirilmektedir. Bahse konu ülkeler arasında hali hazırda devam eden bu rekabetin, önlemlerin yürürlükten kalkması halinde önemli bir pazar olan Türkiye pazarında da yoğunlaşacağı, bu durumunun halen fiyat kırılması ve baskısı yaratan fiyat düzeylerini yerli üretim dalı için daha da zarar verici düzeye getireceği değerlendirilmektedir. Nitekim bu ülkelerin kendilerine karşı bir önlemin yürürlükte olmadığı ülkelere yaptıkları ihracatın birim fiyatları incelendiğinde Türkiye’ye gerçekleştirilen ihracatın birim fiyatlarının da altında fiyatlarla ihracat yapabildikleri tespit edilmiştir.
(3) Önlem konusu ürünün tekstil sektörünün bir girdisi olduğu ve çok küçük fiyat avantajlarının tedarikçi tercihinde büyük önem taşıdığı dikkate alındığında, önlemin yürürlükten kalkması durumunda bu ülkelerden yapılan ithalatın artmasının muhtemel olduğu değerlendirilmektedir.
c) Önleme tabi ülkelerdeki sektörün durumu ve kapasite fazlası
(1) Önleme tabi ülkelerde önlemin yürürlükten kalkması durumunda Türkiye’ye yönelebilecek fazla kapasitelerinin bulunup bulunmadığı incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, başta ÇHC olmak üzere önleme konu ülkelerin çok yüksek üretim kapasitelerine sahip oldukları, halen kapasite yatırımlarını da sürdürdükleri anlaşılmıştır. ÇHC’nin dünyada çok önemli bir kapasiteye sahip olduğu, dünya ihracatında ilk sırada yer aldığı, bahse konu ürünlerin üretimine yönelik en büyük yatırımcı ülke olduğu tespit edilmiştir.
(2) Güney Kore’nin kapasite fazlası olup olmadığı incelendiğinde, hali hazırda ihracat ağırlıklı olarak faaliyet gösteren Güney Koreli üretici/ihracatçıların başta en önemli pazarları olan ÇHC’ye yönelik satışlarının düştüğü ve diğer ülkelere yönelik satışlarında da artan rekabet nedeniyle sıkıntı yaşadıkları göz önüne alınarak, ülkede ciddi bir atıl kapasite sorununun yaşandığı ve önlemin yürürlükten kalkması halinde Türkiye’ye yönlendirebilecekleri ciddi bir üretim kapasitelerinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
(3) Tayland’ın kullanabileceği fazla kapasitesinin bulunup bulunmadığı incelendiğinde, bu ülkenin kurulu kapasitesi ile dünyada üçüncü sırada yer aldığı dolayısıyla ciddi bir üretim kapasitesinin olduğu, dokuma endüstrisinde yatırımların devam ettiği ve önlemin yürürlükten kalkması durumunda Türkiye’ye yönlendirilebilecek önemli bir kapasitenin bulunduğu belirlenmiştir.
(4) Çin Tayvanı’nın özellikle mekiksiz dokuma tezgâhlarında ÇHC’den sonra en büyük yatırımcı olduğu, dünya kurulu kapasitesinin önemli bir bölümünü elinde tuttuğu dolayısıyla önlemin yürürlükten kalkması halinde Türkiye’ye yönlendirilebilecek ciddi bir üretim kapasitesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
(5) Malezya’nın kurulu kapasitesinin 2006 yılında bir önceki yıla göre değişmediği, ancak, 2004–2006 yılları arasında Malezya’nın sentetik filamentten mensucat ihracatının gerilerken ithalatının arttığı tespit edilmiştir. Bu tespitler ışığında, Malezya’da yerleşik üretici/ihracatçıların atıl kapasitelerinin arttığı düşünülmektedir.
ç) Önlem uygulayan diğer ülkeler ve bunun etkileri
(1) Önleme tabi ülkelerden ÇHC’ye karşı AB tarafından dampinge karşı vergi uygulaması devam etmektedir. Bu durum, AB pazarına yakınlığı ve AB için önemli bir tedarikçi olması nedeniyle Türkiye’nin ÇHC için önemini arttırmaktadır. Önlemin yürürlükten kalkması halinde ÇHC’den yapılacak ithalatta artış yaşanması muhtemel görünmektedir.
(2) Öte yandan, soruşturma konusu ürün grubu içerisinde yer alan bazı ürün tipleri için Güney Kore’de yerleşik belirli üretici/ihracatçılar için Arjantin tarafından fiyat taahhüdü uygulaması yürürlüktedir.
d) Değerlendirme
(1) Yukarıdaki bilgiler dikkate alındığında, önleme tabi ülkelerin büyük üretim kapasitelerine ve kapasite fazlalarına sahip olduğu, ÇHC’ye karşı AB tarafından, Güney Koreli bazı üretici/ihracatçılar için Arjantin tarafından dampingli ithalata karşı önlemlerin yürürlükte olduğu, mevcut önlem dikkate alınmadığı takdirde önleme konu ülkeler menşeli ithalatın birim fiyatlarının yerli üretim dalının fiyatlarını kırdığı ve baskı altına aldığı, Malezya’ya yönelik olarak yürürlükte bulunan önlemlerin etkisinin damping düzeyinin artması yoluyla ortadan kaldırıldığı nitekim bahse konu ülkeden işbirliğine gelen Hualon firmasının damping marjının arttığı tespit edilmiştir. Dolayısıyla, mevcut önlemin ortadan kalkması durumunda dampingli ithalatın artarak devam edeceği ve zararın devamı veya yeniden meydana gelmesi ihtimalinin var olduğu, ayrıca Malezya özelinde damping oranının mevcut önlemin etkisini ortadan kaldıracak biçimde artması nedeniyle önlemin yerli üretim dalı üzerinde beklenen olumlu etkiyi sağlamasının engellendiği değerlendirilmektedir.
(2) Dampingli ithalatın devamının veya yeniden meydana gelmesinin, önleme konu ithalatın yerli üreticilerin fiyatlarlı üzerinde hem kırılmaya hem de baskıya neden olduğu da göz önüne alındığında, yerli üretim dalındaki zararın devamına veya zararın yeniden meydana gelmesine yol açabileceği düşünülmektedir. Nitekim soruşturma konusu ülkelerin Türkiye’ye yönlendirebilecek fazla ihracat kapasitesinin bulunması, önlem konusu ülkelerdeki üretici-ihracatçıların Türkiye pazarını çok iyi bilmeleri ve dağıtım kanallarına kolay ve hızlı biçimde nüfuz edebilecek durumda olmaları nedeniyle yerli üretim dalının pazar payının daha da fazla düşmesinin ve üretim miktarının ve dolayısıyla kapasite kullanım oranının da olumsuz etkilenmesinin muhtemel olduğu düşünülmektedir. Bu durum, önlemin yürürlükten kalkması halinde yerli üretim dalında zararın devamının veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğuna da işaret etmektedir.
(3) KTTA’nın nihai bildirime ilişkin yanıtında yerli üretim dalının önlemin yürürlükte bulunduğu süre boyunca korunduğu, bu sürenin yerli üreticiler için yeterli olması gerektiği ifade edilmiştir. Önlemin devamının, yerli üretim dalı için aşırı bir koruma oluşturacağından hareketle özellikle Güney Kore’de yerleşik üretici ihracatçılar için yürürlükte bulunan önlemlerin kaldırılması talep edilmiştir.
(4) Bununla beraber, dampingli ithalata karşı önlem alınmasındaki amaç yerli üreticilerin ithalata karşı korunması değil, dampingli ithalatın doğurduğu haksız rekabet koşullarını ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla, önlemlerin yürürlükten kalkması halinde devamı veya tekrar başlaması muhtemel görünen dampingli ithalatın önlem öncesindeki haksız rekabet koşullarını da yeniden oluşturacağı ve bu nedenle yerli üretim dalında zararın devamının veya tekrarının söz konusu olacağı değerlendirilmektedir.

BEŞİNCİ KISIM
Diğer Hususlar
Üçüncü ülkelerden ithalat
MADDE 20 – (1) 2002–2006 döneminde üçüncü ülkelerden yapılan ithalat incelendiğinde, önlemin de etkisiyle 2002 yılında ithalatı miktarının ve ithalat içi payın arttığı, izleyen yıllarda hafif dalgalı bir seyir izlediği buna karşılık 2002-2006 yılları arasında ithalatın genel ithalattaki seyre paralel bir şekilde %12 oranında artış gösterdiği görülmektedir. Üçüncü ülkeler menşeli ithalatın birim fiyatlarının önleme tabi ülkelerden gerçekleştirilen ithalatın birim fiyatlarının üzerinde olduğu görülmektedir. Diğer ülkelerden gerçekleştirilen ithalat miktarı ve bu ithalatın fiyat düzeyi incelendiğinde Türkiye pazarındaki temel rekabetin önleme tabi ülkeler arasında yaşandığı, bu durumun önlemin yürürlükten kalkması halinde de önlem konusu ülkelerden yapılan dampingli ithalat nedeniyle yerli üretim dalında zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu tespitini desteklediği düşünülmektedir.
İthalatçıların iddiaları
MADDE 21 – (1) Daha önce de ifade edildiği gibi 2006 yılında ithalat gerçekleştirdiği tespit edilen firmalara da soru formları gönderilmiş, gelen yanıtlarda yer alan iddialar detaylı olarak incelenmiştir.
(2) Soru formuna yanıt veren bazı ithalatçılar düşük metrajlı talepleri nedeniyle ithalata yöneldiklerini ifade ederken bazı firmalar talep ettikleri özel nitelikli mensucatın yerli üretim dalı tarafından üretilemediğini, ithal ürünlerin daha kaliteli olduğunu öne sürmüşlerdir.
(3) Benzer bir iddiaya KTTA’nın nihai bildirime ilişkin yanıtında da yer verilmiş, Güney Kore’de yerleşik üretici/ihracatçıların yerli üretim dalının üretemediği yüksek kaliteli ürünleri ürettiği, dolayısıyla Güney Kore menşeli ürünlerin bir rekabet sorunu yaratmadığı öne sürülmüştür.
(4) Buna karşılık, yerli üretim dalı nezdinde gerçekleştirilen yerinde doğrulama esnasında nihai bildirim sonrasında KTTA tarafından da yinelenen ve daha öncesinde ithalatçılar tarafından gündeme getirilen bu iddialar kendilerine iletilmiştir. Söz konusu iddialara cevaben yerli üretim dalı olarak yüksek kalitede üretim yapıldığı, özel nitelikli ürünlerin de ekonomik olarak yeterli talep gelmesi halinde üretilebileceğini belirtmişlerdir. Esasen herhangi bir sektörde faaliyet gösteren üreticilerin üretimini yaptıkları ürün grubunun tüm çeşitlerini üretmesi beklenemez. Firmaların herhangi bir ürün tipinin üretim kararını verirken maliyetlerini karşılayacak seviyede üretim yapmalarını mümkün kılacak talep koşullarının oluşmasını beklemeleri olağandır. Nitekim, yerli üretim dalı tarafından yeterli termin ve talep koşullarının oluşması halinde her çeşit kumaşın üretilebileceği ifade edilmiştir.
(5) Öte yandan bazı ithalatçılar tarafından yerli üretim dalının yurtdışındaki firmalara göre termin koşullarının yetersiz olduğu da öne sürülmüştür. Bu iddialara cevaben yerli üretim dalının piyasadaki en kısa termin süresini sunduğu ifade edilerek Türkiye’deki tekstil üreticilerinin özellikle Uzakdoğu menşeli ithalata karşı en büyük avantajının bu olduğu vurgulanmıştır.
(6) İşbirliğinde bulunan ithalatçılar tarafından dile getirilen bir diğer iddia ise yerli üreticilerin yeterli kalitede ürün üretmediği ve satış sonrası teknik destek vermediği yönünde olmuştur. Buna karşılık yerli üretim dalının ürettiği ürünler bakımından bir kalite sorununun olmadığı, satış sonrası teknik destek hizmetinin ise tüm müşterilere sunulduğu ifade edilmiştir.

İsim değişikliği talebi
MADDE 22 – (1) Soruşturma sırasında, kendisine gönderilen soru formuna yanıt vererek işbirliğine gelen Hualon firması ile Recron (Malaysia) SDN BHD (Recron) firmaları tarafından yapılan başvuru ile daha önce Hualon firmasına ait olan ve soruşturma konusu ürünün üretiminde de kullanılan tüm varlıkların Recron firması tarafından satın alındığı ifade edilerek, gerçekleşen bu değişikliğin devam eden nihai gözden geçirme soruşturmasında ve halen yürürlükte olan dampinge karşı önlem bağlamında dikkate alınması talep edilmiştir. Adı geçen iki firma yaptıkları başvuru ile Hualon firması için esas soruşturmada tespit edilerek yürürlüğe konulan %3,23 oranındaki dampinge karşı önlemin Recron firması için geçerli hale getirilmesini istemişlerdir.
(2) İsim değişikliğine yönelik talebin Hualon firması aracılığıyla gelmesi nedeniyle mezkûr firmaya konuya ilişkin soru formu gönderilmiş, iki firma arasında tesis edilen işlemin mahiyetini anlamak üzere bazı bilgi ve belgeler talep edilmiştir. Firmanın süre uzatımı yönündeki makul talepleri karşılanmıştır.
(3) Gönderilen soru formuna verilen yanıtların incelenmesi neticesinde iki firma arasında tesis edilen işlemin isim değişikliğinden ziyade varlıkların devrine yönelik bir düzenlemeyi içermesi nedeniyle talep edilen tüm belgelerin sunulamadığı tespit edilmiştir. Bununla beraber, gelen yanıtların ve belgelerin incelenmesi sonucunda Hualon firmasının yatırım aşamasında yüklü miktarda banka kredisi kullanmış olduğu bu kredilerin geri ödenmesinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle alacaklı bankalarla borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin yeni bir borç sözleşmesi yapıldığı anlaşılmıştır. Buna karşılık, yapılan borç sözleşmesinin hükümlerine uygun olarak, borçların ödenmesinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle firmanın 30/11/2006 tarihinde kayyuma devredildiği, söz konusu kayyum idaresinin de bahse konu borç sözleşmesinin ilgili maddelerine dayanarak firma varlıklarını satışa çıkardığı tespit edilmiştir.
(4) Şirket varlıklarının satışı ile ilgili olarak Hindistan’da yerleşik Reliance Industries Limited (Reliance) ile 3/8/2007 tarihinde başlayan müzakereler Reliance firmasına ait olan Malezya’da yerleşik Recron firması ile 3/9/2007 tarihinde yapılan alım satım anlaşması ile sonuçlanmıştır. Söz konusu anlaşma kapsamında Hualon firmasının Malezya’da Nilai ve Melaka’da yer alan tüm fabrika, donanım ve varlıkları Recron firmasına satılmış, 1/1/2008 tarihi itibariyle de Recron firması soruşturmaya konu ürünlerin üretici/ihracatçısı haline gelmiştir.
(5) İki firma arasında tesis edilen alım satım anlaşması ile Hualon firmasının sadece Malezya’daki varlıkları el değiştirmiş aynı firmanın Çin Tayvanı, Vietnam ve ÇHC’de yer alan iştiraklerine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır. Nitekim sadece Malezya’da yerleşik olan firma kayyuma devredilmiş, diğer ülkelerdeki iştiraklerin yönetimi kayyum tarafından görevlerine son verilen yöneticilerin kontrolünde kalmaya devam etmiştir. Soru formuna verilen yanıtlardan anlaşıldığı kadarıyla bahse konu varlık devri anlaşması Hualon firmasının hisse ve ortaklık yapısında bir değişikliğe yol açmamıştır.
(6) Yapılan incelemeler neticesinde,
Firmaların aralarında tesis ettikleri anlaşmalar çerçevesinde bir isim değişikliğinin söz konusu olduğuna dair belge sunamadıkları;
- İki firma arasında yapılan anlaşmanın daha önce Hualon firmasına ait olan varlıkların firmanın borçlarına karşılık olarak tasfiyesi çerçevesinde gerçekleştirildiği, bu bağlamda yapılan işlemin varlıkların el değiştirmesine yönelik olduğu;
- Tesis edilen işlem sonucunda Hualon firmasının hukuki varlığının sona erdiğine ilişkin bir belge sunulamadığı; zira varlıkların devrine ilişkin anlaşma sonucunda her iki firmanın da ayrı tüzel kişilikler olarak varlıklarını korudukları,
- Söz konusu işlemin mevcut bir firmanın yeni bir isim altında faaliyetlerini sürdürmesini değil, yeni bir firmanın (Recron) mevcut bir firmanın (Hualon) varlıklarını satın alarak faaliyete geçmesini mümkün kıldığı;
- Recron firmasının varlıkların devriyle beraber mevcut çalışanların büyük kısmını da kadrosuna kattığı anlaşılmakla beraber yönetim yapısının ve üst düzey yöneticilerin tamamen değiştiği;
- Yapılan işlemler neticesinde Recron firmasının Hualon firmasının hissedarları arasına girmesinin söz konusu olmadığı tespit edilmiştir.
(7) Dampinge karşı önlemler yurtdışında yerleşik firmaların ithalatta haksız rekabet yaratan fiyatlandırma davranışlarının yerli üreticiler üzerindeki zarar verici etkilerini ortadan kaldırmak üzere yürürlüğe konulmaktadır. Dolayısıyla, bundan sonra dampinge karşı önleme tabi olan ürünlerin üretim ve pazarlamasını yapacak olan Recron firmasının kendisine karşı bireysel damping önlemi yürürlükte olan Hualon firmasından bağımsız bir tüzel kişiliği bulunduğu, firmanın diğer ülkelerdeki bağlantılı firmalarının üretim ve ticaret politikaları çerçevesinde farklı bir satış politikası benimseyebileceğinden hareketle Hualon firmasından farklı bir fiyatlandırma politikası izlemesinin olası olduğu düşünülmektedir.
(8) Yukarıdaki tespitler göz önüne alınarak Hualon ve Recron firmalarınca Müsteşarlığımıza yapılan isim değişikliği başvurusu reddedilmiştir. İki firma arasında tesis edilen işlem çerçevesinde Hualon firmasının soruşturmaya konu ürünün üreticisi olma vasfını kaybettiği anlaşıldığından, her ne kadar firmanın nihai gözden geçirme soruşturması çerçevesinde sunduğu tüm veriler kullanılarak bir değerlendirme yapılmış olsa da mezkur firmaya yönelik olarak esas soruşturmada hesaplanan ve yürürlüğe konulan %3,23’lük önlemin geçerliliğini kaybettiği düşünülmektedir. Bu bağlamda, Malezya’daki tüm üretici/ihracatçılar için hali hazırda yürürlükte bulunan %15,93’lük önlemin uygulanmaya devam etmesinin yerinde olacağı değerlendirilmektedir.
(9) Hualon firması nihai bildirime ilişkin yanıtında kendisinin de Malezya’daki diğer üretici/ihracatçıların tabi olduğu dampinge karşı önleme tabi tutulmasının adil olmayacağını, kendisinin soruşturma kapsamında işbirliğine gelerek iyi niyetini gösterdiğini ifade etmiştir. Öte yandan, böyle bir uygulamanın işbirliğine gelmeyen ve gerçek damping marjlarını saklı tutan tarafları ödüllendirirken işbirliğine gelen firmaları cezalandırmış olacağını da öne sürmüştür.
(10) Benzer şekilde KTTA tarafından nihai bildirime ilişkin olarak gönderilen yanıtta da Güney Kore’de yerleşik üretici/ihracatçıların işbirliğine gelmiş olmalarının önlemlerin kalkması halinde dampingin ve zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu yönündeki değerlendirme yapılırken göz önüne alınması gerektiği ifade edilmiştir.
(11) İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesi Hakkında Mevzuat, işbirliğine gelmeyen firmaların işbirliğine gelmemeyi caydıracak muameleye tabi tutulmasına izin vermekle birlikte işbirliğine gelen firmalar için ayrıcalıklı bir durumun yaratılmasına imkan vermemektedir.
(12) Öte yandan, Hualon firmasının Malezya’daki diğer üretici/ihracatçıların tabi olduğu dampinge karşı önleme tabi olmasının nedeni işbirliğine gelmiş olması değil, nihai bildirimde de açık bir şekilde ifade edildiği üzere, kendisinin soruşturmaya konu ürünün üreticisi olma vasfını kaybetmesidir.

ALTINCI KISIM
Sonuç
Karar
MADDE 23 – (1) Soruşturma sonucunda, yürürlükteki önlemin ortadan kalkması durumunda dampingin ve zararın devam etmesinin veya yeniden meydana gelmesinin muhtemel olduğu tespit edildiğinden İthalatta Haksız Rekabeti Değerlendirme Kurulu'nun kararı ve ilgili Devlet Bakanı’nın onayı ile;
- Güney Kore, ÇHC, Tayland ve Çin Tayvanı menşeli soruşturma konusu maddenin Türkiye’ye ithalatında 13/2/2002 tarih ve 24670 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2002/2 sayılı Tebliğ ile konulan ve 2/6/2006 tarih ve 26186 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan İthalatta Haksız Rekabetin Önlenmesine İlişkin 2006/13 sayılı Tebliğ ile değiştirilen ve aşağıda sunulan tabloda belirtilen dampinge karşı önlemlerin değiştirilmeden devam etmesi ve
- Malezya’da yerleşik Hualon firmasının soruşturmaya konu ürünün üreticisi olma vasfını kaybettiği anlaşıldığından, mezkûr firmaya yönelik olarak esas soruşturmada hesaplanan ve yürürlüğe konulan CIF bedelin %3,23’ü oranındaki önlemin yürürlükten kaldırılarak Malezya’daki diğer üretici/ihracatçılar için hali hazırda yürürlükte bulunan CIF bedelin %15,93’ü oranındaki önlemin bahse konu ülkede yerleşik tüm üretici/ihracatçılar için uygulanması uygun görülmüştür.

Uygulama
MADDE 24 – (1) Gümrük idareleri, Karar maddesinde gümrük tarife pozisyon numarası, tanımı ve menşe ülkesi belirtilen eşyanın ithalatında, karşılarında gösterilen tutarlarda dampinge karşı vergiyi tahsil ederler.


Yürürlük
MADDE 25 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme
MADDE 26 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu Bakan yürütür.

Ek- Önlem Kapsamındaki GTİP'ler
GTİP Madde Tanımı
5407.30.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.30.00.90.00 Diğerleri
5407.41.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.41.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.41.00.90.19 Diğerleri
5407.42.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.42.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.42.00.90.19 Diğerleri (naylon elek/ağ hariç)
5407.43.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.43.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.43.00.90.19 Diğerleri
5407.44.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.44.00.90.19 Diğerleri
5407.51.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.51.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.51.00.90.19 Diğerleri
5407.52.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.52.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.52.00.90.19 Diğerleri
5407.53.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.53.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.53.00.90.19 Diğerleri
5407.54.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.54.00.90.19 Diğerleri
5407.61.10.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.61.10.90.13 Astarlık mensucat
5407.61.10.90.19 Diğerleri
5407.61.30.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.61.30.90.13 Astarlık mensucat
5407.61.30.90.19 Diğerleri
5407.61.50.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.61.50.90.13 Astarlık mensucat
5407.61.50.90.19 Diğerleri
5407.61.90.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.61.90.90.19 Diğerleri
5407.69.10.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.69.10.90.13 Astarlık mensucat
5407.69.10.90.19 Diğerleri
GTİP Madde İsmi
5407.69.90.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.69.90.90.19 Diğerleri
5407.71.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.71.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.71.00.90.19 Diğerleri
5407.72.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.72.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.72.00.90.19 Diğerleri
5407.73.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.73.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.73.00.90.19 Diğerleri
5407.74.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.74.00.90.19 Diğerleri
5407.81.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.81.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.81.00.90.19 Diğerleri
5407.82.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.82.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.82.00.90.19 Diğerleri
5407.83.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.83.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.83.00.90.19 Diğerleri
5407.84.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.84.00.90.19 Diğerleri
5407.91.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.91.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.91.00.90.19 Diğerleri
5407.92.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.92.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.92.00.90.19 Diğerleri
5407.93.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.93.00.90.13 Astarlık mensucat
5407.93.00.90.19 Diğerleri
5407.94.00.10.00 Elastiki mensucat (kauçuk ipliklerle birleştirilmiş dokumaya elverişli maddelerden olanlar)
5407.94.00.90.19 Diğerleri

Hiç yorum yok: